Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Anadolu Ajansı ve Boğaziçi Üniversitesi iş birliğinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın katkılarıyla 2'ncisi düzenlenen Haberin Telifi ve Medyada Yapay Zeka Sempozyumu'na katıldı. Sektör profesyonelleri, hukukçular, akademisyenler ve teknoloji uzmanları, medyanın dijitalleşmesiyle ortaya çıkan hukuki, etik ve teknolojik meseleleri tartışmak amacıyla bir araya geldi.
İletişim Başkanı Altun, "Amacımız, açık ve net. Muhabirlerin, gazetecilerin, basın emekçilerinin büyük emek ve özveriyle hazırladıkları özgün içeriklerin, bedeli ödenmeden ticari amaçlarla kullanılmasının önüne geçmek. Yayıncıların ürettiği içeriklerin bedelsizce kullanılmasıyla oluşan haksız rekabeti ortadan kaldırmak ve bu doğrultuda bir an önce basın haber içeriklerinin telifinin koruması için gerekli yasal alt yapı çalışmalarının hayata geçirilmesi için gerekli ortamın hazırlanmasına katkıda bulunmak" dedi.
Altun dijital faşizm kavramına değinerek, "Ne yazık ki Batılı dijital medya şirketleri, sosyal medya platformları, teknoloji devleri bu durumdan haksız kazanç elde etmekte, dahası açık ve net bir şekilde medya sektöründe haksız rekabet ortamı oluşturmaktadır. Bu gidişe bir dur denmesi gerektiği açıktır. Bizler her platformda dilimiz döndüğünce şu gerçeği dile getirmeye çalışıyoruz. Bugün insanlık, küresel düzlemde bir adalet sorunuyla pençeleşmektedir ve bu adalet krizini derinleştiren başlıca dinamiklerinden biri de bütün dünyanın muhatap olduğu medya emperyalizmi ve dijital faşizmdir. Batılı medya şirketleri küresel adaletsizliği yaymakta, kurumsallaştırmaktadır. Tam da bu nedenle toplumlararası iletişim, asimetrik şekilde cereyan etmekte, eşitler arası bir ilişki olarak karşımıza çıkmamaktadır. Sözünü ettiğimiz Batılı medya şirketleri, sosyal medya platformları, orijinal haber içerikleri başta olmak üzere dünya üzerindeki bilgi kaynaklarını sömürmekte, bu içerikleri istedikleri formatlarda dağıtarak büyük gelirler elde etmektedir" ifadelerini kullandı.
Yeni yasal düzenlemelerin gerekliliğinden de bahseden Altun, "Malumlarınız, Türkiye'de haberciliği de içine alacak şekilde telif hakları, 1952 yılında yürürlüğe giren 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunmaktadır.72 yıl önce yapılmış bir yasadan bahsediyoruz. Hakikatin, gerçek haberin korunması kadar, haberciliğin geleceği açısından da bu kanunun bir an önce güncellenmesi, daha doğru bir deyişle modern bir Dijital Telif Yasası'nın yürürlüğe girmesi elzemdir olmazsa olmazdır. Ülkemizde halihazırda dijitalleşen medya sektöründe faaliyet gösteren yayıncıların bu faaliyetleri karşılığında gelir elde etmesine imkan tanıyacak, Avrupa Birliği (AB) müktesebatına da uyumlu şekilde telif haklarını düzenleyecek bir yasa yapılması gündemde. Söz konusu düzenleme için teknik çalışmalar; Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Anadolu Ajansı (AA), Rekabet Kurumu ve Basın İlan Kurumu gibi paydaşların katkılarıyla sürdürülüyor. Umudum odur ki; Yüce Meclisimizin gündemine bu çalışmalar çok hızlı bir şekilde girerek ve Dijital Telif Yasası hayata geçer ve sözünü ettiğimiz bu süreçte emek hırsızlığının da önüne geçilir. Haber içeriklerinin telifinin korunması için gereken adımların atılması, her şeyden önce gerçek haberciliğin gelişmesine, kökleşmesine, gazetecilik mesleğinin güçlenmesine hizmet edecektir. Medya kuruluşlarımızın, haber ajanslarımızın Batılı sosyal medya şirketleri tarafından sömürülmesi böylelikle sona erecektir" diye konuştu.
Yapay zekanın habercilikte kullanımı hakkında da konuşan İletişim Başkanı, "Günümüzde yapay zeka, haberlerin otomatikleştirilmesi, içeriklerin kişiselleştirilmesi ve hatta hedef kitlelere yönelik reklamların belirlenmesi gibi birçok alanda kullanılıyor. Ancak, bu teknolojinin etkileri, sadece iş süreçlerini kolaylaştırmakla kalmıyor. Karşımızda yeni imkanlar kadar yeni riskler yeni meydan okumalar yeni tehditler de var. Yapay zeka araçları bir yandan; verimlilik, zaman tasarrufu, maliyet, pazarlama ve yenilikçi reklam gibi pazarları geliştiriyor bu bağlamda imkan ve fırsatlar sunarken, diğer yandan; mahremiyet, gözetim, deep fake ve dezenformasyon gibi risk ve meydan okumaları da beraberinde getiriyor. Biz, yapay zeka teknolojilerine bu farkındalıkla, tabiri caizse ihtiyatlı bir iyimserlikle yaklaşıyoruz ve özellikle şunun altını çiziyoruz. Esas olan yapay zekanın hakikat namına kullanılmasıdır, bizim gayretimiz bu yöndedir. İletişim Başkanlığı olarak 22 farklı ülkeyle iletişim ve medya alanında yaptığımız anlaşmalarla, bu sorunların çözümünde benimsediğimiz uluslararası işbirliği yaklaşımını esas itibariyle sergilemiş oluyoruz, somut olarak ortaya koymuş oluyoruz .Zira dijitalleşme süreci, yeni medya düzeni, yeni fırsatlar kadar yeni meydan okumaları yeni sınamaları da beraberinde getiriyor. Biz şuna inanıyoruz ki, küresel meydan okumalar küresel çözüm önerileri gerektirir" dedi.