YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

İlhan Cihaner, yargılandığı mahkemeyi suçladı: Hastalıklı ruh haline bürünmüş

CHP Denizli 2. sıra kontenjan milletvekili adayı olan Ergenekon davası sanıklarından İlhan Cihaner, Erzincan Başsavcılığı...

İlhan Cihaner, yargılandığı mahkemeyi suçladı: Hastalıklı ruh haline bürünmüş

CHP Denizli 2. sıra kontenjan milletvekili adayı olan Ergenekon davası sanıklarından İlhan Cihaner, Erzincan Başsavcılığı yaptığı dönemde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı kanunsuz yollarla dinlettiği iddialarına cevap verdi. Seçim irtibat bürosunda düzenlediği basın toplantısında, dinletme iddialarını İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde gündeme getiren gizli tanık Efe ve AK Parti Gaziantep milletvekili adayı Şamil Tayyar’ın açıklamalarının hezeyan olduğunu savundu. Bu iddiaların daha önceden gündeme getirildiğini söyleyen Cihaner, mahkeme sürecinde açıklama yapan kişilerin “maşa” ya da “hasta” olduğunu iddia etti. Bu iddialara inanan ve karar veren mahkemeyi ise, “Hastalıklı ruh haline bürünmüşler.” diyerek suçladı.
Hakkındaki iddiaların tamamının Adalet müfettişleri tarafından incelendiğini belirten Cihaner, “Bunun tekrar tekrar gündeme getirilmesi, ancak seçimdeki bir paniğin göstergesi olabilir. Üstelik İstanbul’daki bir gizli tanıkla Denizli’de bulunan bir gazetecinin yaklaşık aynı cümlelerle ve aynı saatlerde farklı farklı illerde aynı şeyi söylemesi de çok enteresan. Şamil Tayyar gibi bu konuyu incelemiş birinin, ‘69 kişi tutuklandı, 16 ilde yapıldı’ gibi tamamen iftira içeren açıklamalar yapması, ancak hezeyan olarak değerlendirebilir. Buradaki hezeyanlar yetmedi, bir de ithal hezeyan getirdi bu arkadaşlar, çünkü daha önceden hiç ilgim olmayan Kafes eylem planının sanığı olduğum iddia edilmişti. İnternetten bunun iddianamesini görebilirsiniz, benim ismim yok. Başbakan'ı dinlemek gibi artık hezeyanı, iftira kavramını bile aşan suçlanmalarla karşı karşıya kalıyoruz. Başbakan'ın soruşturulması hakkı, telefon dinlenmesi gibi koruma tedbirlerine başvurulması farklı bir prosedüre tâbidir. Yasaya göre bu prosedür işletilmeden bazı tedbirlere başvurulamaz. Hukukçuyum, şimdiye kadar hukuk dışı bir şey yapmadım, yapmam.” şeklinde konuştu.
MHP’deki kaset skandallarına da atıfta bulunan Cihaner, “İftirayı manşetlere çeken arkadaşlarımızın, bu tarz hezeyan ve muhayyel dinlemeler yerine, bir siyasi partinin yönetim kadrosunu hukuk dışı bir şekilde devre dışı bırakan, aradan bir müddet geçtikten sonra aynı şeyi bu sefer seçim atmosferinde yapan gerçek kayıtların peşine düşmelerini, onları eleştirmelerini isterdim.” dedi. Cihaner, Şamil Tayyar hakkında da kanuni yollara başvuracağını söyledi.
Kendisinin telefonunun aylarca dinlendiğini öne süren Cihaner, gizli tanık Efe ile ilgili ise, “Samimi olduğum kişiyle herhalde bir iki kez konuşmalarımızın kaydedilmiş olması lazım. Bahsedilen kişiyle görev gereği nezaketen birkaç kez biraraya gelme dışında samimiyet olmamıştır. Aradaki hiyerarşi gereği samimiyet oluşmaz. Gazetelerin söylediğine göre bu adam cumhuriyet savcısı. Eğer öyleyse bu dediği iki yıl olmuş. Cumhuriyet savcılarının, bildiği eylemleri yasa gereği hemen soruşturması gerekir.” diye konuştu.

‘BİRTAKIM KONUŞMA KAYITLARIMIN SIRADA BEKLETİLDİĞİ SÖYLENİYOR’
İlhan Cihaner, 3. Ordu'da 2009 yılında seminer adı altında yapılan darbe toplantısıyla ilgili iddialar hakkında ise şu açıklamalarda bulundu: “O seminerlere dair bir şey bilmiyorum ama o suçlananların avukatları çok detaylı bilgiler sundu, hattâ ses ve görüntü kayıtlarını verdiler. Benim de kulağıma geliyor, birtakım konuşma kayıtlarımın sırada bekletildiği söyleniyor. Çok önemli değil. Birilerinin bedel ödemesi gerekir. Herkesin bunun üzerine gitmesi gerekir, çünkü tehdidin ve şantajın kimleri teslim aldığını bilemeyiz. Dedikodu olarak geliyor, bazı kararları veren kritik noktalardaki görevlilerin bu tehditlere ve şantajlara boyun eğerek karar verdikleri. Başbakan'ın da böyle bir şantaja, tehdide maruz kalmadığını ben nereden bileyim?”
Gizli tanık Efe açıklamalarıyla ilgili başka bir soruya karşılık da şunları kaydetti: “O süreçte rol alan birçok unsurun ve kişinin, maşa ya da hasta olduğunu düşünüyorum. Acaba hangisi daha vahim diye de sormak istiyorum. Böyle bir kurgunun içinde rol alındığı için belli bir kararları vermek mi, belli davranışlarda bulunmak mı daha tehlikeli, yoksa bu sahiden akıl dışı, mantık dışı iddialara samimi olarak inanmak mı? Anlaşılıyor ki inananlar, hattâ inandıkları için karar verenler var. Sanki ikincisi daha tehlikeli gibi geliyor. Demek ki mantıklarını, hukuk bilgilerini, vicdanlarını bir tarafa bırakmışlar, hastalıklı ruh haline bürünmüşler.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler