İSTANBUL (İHA) - Federal Toplumsal Eğitim Kurumu Başkanı Thomas Krüger, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliği tartışmalarının istedikleri ölçüde pragmatik ve gerçekçi bir şekilde yürütülmediğini söyledi.
Almanya'da faaliyet gösteren Türkiye Araştırmalar Merkezi Vakfı ve German Federal Agency for Civic Education (Alman Federal Toplumsal Eğitim Kurumu) tarafından organize edilen "Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri ve Almanya'nın Rolü" konulu sempozyum, çok sayıda Türk ve Alman politikacı, sivil toplum örgütü temsilcisi ve gazetecilerin katılımı ile Silivri Klassis Resort Otel'de başladı.
Açılış konuşmasını ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın yaptığı sempozyumda, söz alan Federal Toplumsal Eğitim Kurumu Başkanı Thomas Krüger, "Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliği tartışmaları maalesef istediğimiz ölçüde pragmatik ve gerçekçi bir şekilde yürütülmüyor. Bunun için özellikle Türkiye Araştırmalar Merkezi Vakfı'nın desteğiyle geliştirdiğimiz ve kısmen önceden varolan sivil toplum ve resmi kurumlarla olan işbirliği ağının, Türkiye'nin tam üyelik perspektifine ilişkin varolan inatçı stenotipleri ve korkuları bulundukları derinliklerden gerçekçi yüzeye çıkarması gerekiyor. Türkiye'de uzlaşmaya açık ve Avrupa değerler sistemine yakın duran yapıların oluşması her iki tarafta da sivil toplumun ve kültürel inisiyatiflerin güçlenmesini beraberinde getirecektir" dedi.
Türkiye'nin Avrupa ile yüz yıllardan bu yana karşılıklı iletişim ve kültürel alış veriş içerisinde bulunduğunu belirten Türkiye Araştırmalar Merkezi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Enno Vocke ise, "1999 yılında Helsinki'de Türkiye'ye adaylık statüsünün verilmesiyle birlikte tüm üye ülkeler, Türkiye'nin Avrupa yolunu desteklediklerini açık bir şekilde ifade ettiler. Helsinki'de verilen bu mesaj ve tanınan adaylık statüsü Türkiye'yi Avrupa'ya yakınlaştırmak ve ilişkileri bu hedef doğrultusunda sağlam bir temele oturtmak için önemli bir adımdır ve bu doğrultuda varolan eksikliklerin kapatılması ve bunun için gerekli olan desteğin verilmesi karşılıklı samimi bir işbirliğini gerektirmektedir. Bu işbirliğinin sonucunda ekonomik, siyasi ve kültürel anlamda güçlenmiş bir Avrupa ortaya çıkacaktır" diye konuştu.
Türkiye'nin son dönemde gerçekleştirdiği reformların Avrupa kimliği ve değerler sistemine uyum doğrultusunda çok önemli adımlar olarak değerlendiren Vocke, "Almanya'da yaşayan 2.5 milyon Türk göçmeni ve bugüne kadar yalnızca derin insani ilişkiler kurmakla kalmayıp, yanı zamanda ülkelerarası ilişkilerin siyasi, ekonomik ve kültürel düzlemde gelişmesine katkılar sağlamışlardır. Özellikle bu nedenle Almanya'ya Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde özel bir sorumluluk düşmektedir" dedi.
Türkiye'nin AB'ye giden yolda en büyük yardımcısının Almanya'nın olacağını ve bu nedenle Almanya'nın etkin politikacılarını ve gazetecilerini sempozyuma davet ettiklerini söyleyen Türkiye Araştırmalar Merkezi Vakfı Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen ise şunları söyledi:
"Almanya'da halkın Türkiye'ye yaklaşımı pek olumlu değil. Kamuoyu araştırma sonuçlarına göre Alman halkının yalnız yüzde 18'i Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyeliğini istiyor. Bu nedenle basın yoluyla, kamuoyu yoluyla Almanya'ya Türkiye'nin istemleri dile getirmek için bu sempozyumu gerçekleş tirdik."
AB'nin üç lider ülkesi Almanya, İngiltere ve Fransa'nın yaklaşımlarının şu anda Türkiye'ye Kopenhag'da tarih verilmemesine yönelik olduğunu ve tarih verilme konusunu 2004'te İrlanda zirvesinde AB'ye üye olacak diğer 10 ülke ile karar altına almak istediğini belirten Şen, "Artık 13 Aralıkta Türkiye'ye tarih verilmezse Türkiye-AB ilişkileri kopma noktasına gelmezse bile soğuma noktasına gelir. AB'nin de bunun bilincinde olması lazım. Zira Türkiye'de halkın yüzde 70'i AB'ne tam üyeliği istiyor ve bunu hak etti. AB'nin yeşil ışık yakması lazım. Yakmadığı takdirde ilişkilere Lüksemburg zirvesinden sonra olduğu gibi soğuma devresi içerisine girer ve bu da her iki taraf içinde zararlı olur" ifadelerini kullandı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali Coşkun ile Yeni Türkiye Partisi Genel Sekreteri Ercan Karakaş'ın da birer konuşma yapacağı, Volkan Vural, Haluk Bayülken ve Mümtaz Soysal gibi isimlerin de katıldığı sempozyum, 12 Ekim akşamı sona erecek.