HABER

İlk 6 ayda cari açık 13.7 milyar dolar

İlk 6 ayda cari açık 13.7 milyar dolar

ANKARA (İHA) - Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, ekonomi muhabirleriyle düzenlediği sohbet toplantısında soruları da cevaplandırdı. Babacan, Türkiye'nin başarısının açık bir toplumdan geçtiği açıklamasının hatırlatılması ve Başbakan Erdoğan tarafından da dile getirilen Kürt sorununda kendisinin bir açıklık tarifinin olup olmadığı yönündeki soruya da cevap verdi. Babacan, Türkiye için öngördükleri ortamın öncelikle her alandaki özgürlüklerin ve insan haklarının doyasıya yaşandığı bir ortam olduğunu belirterek, Türkiye'nin bu konularda geldiği noktanın çok daha ileri gitmesi gerektiğini dile getirdi. Babacan, "Tabuların yıkıldığı, gerçek anlamda gelişmiş ülkelerdeki toplumların yaşadığı özgürlükleri, insan haklarını bizim de yaşadığımız bir Türkiye'den ve çok sıhhatli işleyen bir demokrasiden bahsediyorum" dedi.

Türkiye'nin demokrasi kazanımının çok önemli olduğunu belirten Babacan, Avrupa Birliği ile birlikte gerçekleştirilmeye başlanan demokratik reformların çok önemli olduğunu ifade etti. Babacan, ancak Türkiye'nin bunları uygulama konusunda ideal bir noktada olmadığını söyledi. Kopenhag siyesi kriterleri için pek çok reform gerçekleştirildiğini dile getiren Babacan, çıkarılan yasalar ve düzenlemelerin tam olarak uygulandığının söylenemeyeceğini kaydetti. Tüm bu değişimlerin zihinsel bir değişim gerektirdiğine de dikkat çeken Babacan, "Hiçbir ülkede bu tür reformların uygulaması akşamdan sabaha olmaz. Önemli olan bu değişimin arkasındaki siyasi irade ve toplumsal destektir" diye konuştu. Türkiye'de 206 televizyon kanalı ve bin 100 radyo olduğunu hatırlatan Babacan, bu rakamların Türkiye'deki özgürlüklerin nereye gittiği konusunda ipucu verdiğini söyledi. Türkiye'nin çok canlı ve dinamik bir yapısı olduğunu, birçok Avrupa ülkesinin ise bu özelliğinin hızla yitirdiğini kaydeden Babacan, "Ciddi ekonomik ve sosyal sorunlar yaşıyorlar. Bu da içlerinde değişim ihtiyacına sebep oluyor" şeklinde konuştu.

"Türkiye ekonomisinin bugünkü durumuna bakarsak, tarihindeki hiçbir dönemle mukayese edilmeyecek kadar sağlam bir yapıya sahip" diyen Bakan Babacan, dünyadaki genel konjonktüre bakıldığında, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumun değerinin daha iyi anlaşılacağını belirterek şunları kaydetti:

"11 Eylül'den sonra dünya terörizmin artık global bir boyuta ulaştığı farklı bir ortama girdi. Hemen yanı başımızda Irak savaşını yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Eskiden emniyetli görülen petrol üreten ülkelerle ilgili çok ciddi riskler ortaya çıkmaya başladı. Mayıs 2003'te 23 dolar olan petrol bugün üç misli arttı. Petrol fiyatlarındaki artıştaki önemli sebepler hep yanı başımızdaki coğrafyada yaşanıyor. ABD Merkez Bankası'nın faizleri düzenli olarak artırdığı bir dönemdeyiz. Faizleri 1'den 3.5'e çıkardı. Tüm bu olumsuzluklara rağmen, Türkiye yaşadığı ekonomik krizden kısa zamanda çıktı. Artık Türkiye ekonomisini normalleşen bir ekonomi olarak değerlendirmek gerekiyor. Türk ekonomisi 17 Aralık'tan itibaren yepyeni bir döneme girdi. Bu dönem Türkiye'nin AB yolunda somut neticelere ulaştığı, demokratik reformlar açısından Avrupa şartlarına geldiğini de teyit etti."

17 Aralık karının Türkiye'nin demokratikleşme konusunda Avrupa kriterlerini yakalamış, en azından 'kritik eşiği' aşmış olduğunu gösterdiğini de kaydeden Babacan, Türkiye'nin ekonomik yapısının da 17 Aralık öncesi ile karşılaştırılmaması gerektiğini söyledi.

CARİ DENGE, REEL FAİZLER VE KUR Cari açık ve reel faizler tavan yaparken kur ve sanayi üretimindeki düşüşün, makro yönetimde bir gerilim sebebi olup olmadığı yönündeki bir soruyu da cevaplandıran Babacan, cari açığın yükselmesi ve Türk Lirası'nın değer kazanmasının bir gerçek olduğunu söyledi. Reel faizlerin şu anda yüksek olduğu bilgisinin de doğru olduğunu ifade eden Babacan, "Ama nereden geldiğimize bakacak olursak düşüş olduğu da gerçekten çok keskin. Kasım 2002 seçimlerinden önceki son Hazine ihalesindeki nominal faiz yüzde 66, bugünkü enflasyon beklentisi ile reel faiz yüzde 34. Bugün geldiğimiz noktada ise reel faizin artık yüzde 10'un altında olduğunu görüyoruz. Tabii bu kendi başına yine yüksek bir rakam. Ama bunun zaman içinde tedrici olarak düşeceğini de sadece biz değil herkes bekliyor. Eğer Türkiye'de uzun vadeli faizler kısa vadeli faizlere göre daha düşük ise ya da bankalar uzun vadeli kredilerde çok düşük faizle tüketici kredisi kullandırabiliyorsa, bu, gelecekteki faizin düşeceğine yönelik herkesin ortak beklentisinin yansımasıdır" şeklinde konuştu.

Cari denge ve kur konusunda açıklama yapan Babacan, Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkede YTL'nin uzun vadede değer kazanmasının doğal bir sonuç olduğunu söyledi. Uzun vadede ekonomideki olumlu gidiş devam ettiği sürece YTL'nin değer kazanmasının normal olduğunu kaydeden Babacan, önemli olanın YTL'nin değer kazanmasının boyutları ve hızı olduğunu söyledi. Babacan, "Buna dikkat etmek zorundayız" dedi. AB'ye son üye olan ülkelerden Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Macaristan'ın müzakere süreçleri boyunca yüzde 5, 5.5, 6 oranlarına cari açık verdiğini çünkü, bu ülkelerin yatırım ürünleri ithal ettiklerini belirten Babacan, Türkiye'nin de geçen yıl 17.5 milyar dolarlık yatırım ürünü ithali gerçekleştirdiğini ve cari açığının da 15.5 milyar dolar olduğunu bildirdi. Bu yıl ilk 6 ayda cari açığın 13.7 milyar dolar olduğunu belirten Babacan, aynı dönemdeki yatırım ürünü ithalinin de 9.3 milyar dolar olduğunu kaydetti. Yatırım ürünü ithalinde geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 13.5 artış olduğunu belirten Babacan, ilk 6 ayda tüketim ürünlerindeki artışın yüzde 2.7 olduğunu bildirdi. Cari dengeyle ilgili bir başka konunun da finansman olduğunu dile getiren Babacan, "Cari dengemizin finansman kalemine bakacak olursak, yine 6 aylık dönemde 14.4 milyar dolarlık bir finansman görüyoruz. Bunun 8.3 milyar doları bankacılık dışı özel sektörden geliyor.

Öte yandan, yine aynı dönemde 6 milyar dolarlık bir net hata noksan var. Yani neredeyse cari açığın yarısı kadar net hata noksan var ve net hata noksan artı yönde çalışıyor. Yani cari açığı azaltacak yönde çalışıyor. Yine aynı dönemde rezervler 6.7 milyar dolar artmış. Yani cari açık bir yandan var ama, bu cari açık fazlasıyla finanse ediliyor, hatta finansman artışı nedeniyle rezervlerde 6.7 milyar dolarlık artış var. Net hata noksan 6 milyar dolar ve büyük gri bir alan" şeklinde konuştu. Babacan, net hata noksanın ne olduğu konusunda Devlet İstatistik Enstitüsü ve Merkez Bankası'nın çalışma yapacağı söyledi. Sadece Haziran ayında cari işlemlerin 2.3 milyar dolar açık verirken, net hata noksanın artı 2.7 milyar dolarda olduğunu bildiren Babacan, cari açıktan daha büyük bir net hata noksan olduğunu söyledi. Babacan, "Ödemeler dengesinin tümü ele alındığında; eğer Türkiye'de bir döviz bolluğu varsa ve döviz satan çok alan azsa, her serbest piyasa dengesinde oluşan fiyat gibi dövizin fiyatı aşağı iniyor. Bizim da Irak savaşının bittiği Mart 2003'ten beri yaşadığımız bu" dedi.

"ÜRETİMİN ARTMASI YENİ YATIRIMLARLA MÜMKÜN OLACAK" Türkiye'deki kur rejimindeki hızlı iniş çıkışın önündeki en önemli frenleme sisteminin serbest kur mekanizması olduğunu belirten Babacan, bu durumlarda Merkez Bankası'nın hızlı çıkış nedeniyle oluşan kur hareketlerine müdahale etmemesi ve rezervlerini bu sebeple kullanmaması kararının doğru olduğunu söyledi. Serbest kur rejiminde, döviz rezervini önemli bir noktaya getirdiklerini kaydeden Babacan, bunun daha da artmasının bir sakıncası olmadığını ve Merkez Bankası'na da "Döviz rezervlerinizi artırmaktan korkmayınız, Hazine buradadır" mesajını verdiklerini söyledi.

Merkez Bankası'nın geçtiğimiz günlerde yayınladığı Finansal İstikrar Raporu'nda açıklanan "Finansal İstikrar Endeksi'nin tarihindeki en yüksek değerde olduğunu bildiren Babacan, bankalarda artık kur riski olmadığını ve kurdaki aşağı ya da yukarı hareketlenmenin bankacılık sistemini etkilemediğinin kaydetti. 2001'de bankaların açık pozisyonu'olduğunu hatırlatan Babacan, bunun artık olmadığını ve serbest kur rejiminde sadece bankalar değil, reel sektör kuruluşlarının da kendilerini kur riskinden koruması gerektiğini çünkü, artık kurun ne alt ne de üst sınırı olmadığını ve arz taleple oluştuğunu kaydetti. Bunun bilançolardaki döviz aktif-pasif dengesinin kurulu olması ile ilgili olduğunu belirten Babacan, İzmir'deki Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsası'nın gelişmiş ekonomilerdeki gibi kur ve diğer risklere karşı önemli bir enstrüman olduğunu ifade etti.

Sanayi üretim endeksinin artış hızının eskisi kadar hızlı olmadığını belirten Babacan, bunun önemli sebeplerinden birinin de artık kapasite kullanım oranının üst sınırlarda olması olduğunu söyledi. Babacan, "Türkiye'de artık üretimin artması yeni yatırımlarla mümkün olacak" dedi. Geçen sene özel sektör yatırımlarının 60 milyar YTL olduğunu ve bunun 12.7'sinin ilk çeyrekte gerçekleştiğini belirten Babacan, bu sene ilk çeyrekteki özel sektör yatırımının 14.3 milyar YTL olduğunu ve özel sektör yatırımlarında yüzde 15'lik artış olduğunu bildirdi. Artık özel sektörün hızla yatırıma başladığını dile getiren Babacan, aylık İktisadi Yönelim Anketi'nde; sanayicilerin yüzde 19.6'sının yeni yatırım yapmayı düşündüğünü söylediklerini ve bunun anketin yapılmaya başladığı dönemden itibaren en yüksek rakam olduğunu söyledi. Yatırım yapmayacağını söyleyen sanayicilerin ise yüzde 26.7 olduğunu belirten Babacan, bunun da şimdiye kadarki en düşük rakam olduğunu söyledi. Babacan, bunun gelecekte sanayicilerin yatırım yapmaya başlayacaklarının bir sinyali olduğunu belirterek, "Büyümenin kaynağında özel sektör yatırımları var ve büyümenin getireceği istihdamın kaynağında da izel sektör yatırımları var" açıklamasını yaptı.

En Çok Aranan Haberler