Sanatçı Kadir İnanır’ın geçirdiği rahatsızlıkla “inme” ülkemizde yeniden gündeme geldi. İstinye Üniversite Hastanesi, İAÜ VM Medical Park Florya Hastanesi ve Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi’nde faaliyet gösteren “BAVİM - Beyin Anjiyografisi ve İnme Merkezi”nin lideri Prof. Dr. Yakup Krespi, vücudun sağ veya sol tarafında aniden meydana gelen güçsüzlük, uyuşma, karıncalanma, konuşma zorluğu, görme kaybı veya çift görme, bulantı, kusma, dengesizlik gibi şikayetlerin inmenin en önemli belirtileri olduğuna işaret etti.
İnme sırasında hastalar o güne kadar hiç deneyimlemedikleri şiddette bir baş ağrısıyla da karşılaşabiliyor. Ülkemizde bu şekilde yılda 200 bine yakın kişi inme geçiriyor. Yani 3 dakikada 1 yeni inme geçiren bir hastayla karşı karşıya kalınıyor. Prof. Dr. Yakup Krespi, Türkiye’de en yaygın sağlık sorunlarından birisi olan inme ile ilgili önemli bilgiler paylaştı.
YÜZ KAYIYOR, KOL DÜŞÜYORSA…
İnmenin tanısı kolaydır; yüzdeki felci anlamak için hastanın gülümseyip, dişlerini göstermesi istendiğinde yüz bir tarafa kayıyorsa, iki kolunu havaya kaldırdığında kollardan biri erken düşüyorsa, kişi ayağa kalkmaya çalışırken kalkamıyor, konuşmakta güçlük çekiyor ve düzgün cümle kuramıyorsa, felç geçiriyor demektir. Bu şikayetlerle ortaya çıkan inmelerin yüzde 85’i beyin damarlarının tıkanması ile ortaya çıkmaktadır. Beyin damarı tıkanması birçok mekanizmayla oluşabilse de kalp odacıkları içinde oluşan veya boyundaki şah damarı duvarında gelişen damar sertliğine bağlı darlık bölgesinden kopan bir pıhtının normal bir beyin damarını tıkaması en sık felce yol açan durumlardır.
30 DAKİKALIK GECİKME, YÜZDE 15 KAYIP DEMEK
İnme tedavisinde başarılı olunması için tıkanan damarın en kısa sürede açılması gerekir. İnmenin başlangıcından tedaviye giden süreçte her yarım saatlik kayıp iyi olma şansımızı yüzde 15 gibi çok büyük bir oranda azaltmaktadır. Bu nedenle 2018’de inme belirtileri karşısında yapılacaklar artık bellidir; hasta veya hasta yakını olarak belirtilerin farkına vardığımız anda beklememeli, vakit kaybetmeden hastayı tam teşekküllü bir hastaneye, en doğrusu da bir inme merkezine götürmeliyiz. İnmeli hastanın acil tedavisinde en önemli ve maalesef sıklıkla göz ardı edilen unsur zamandır ve boşa harcanmaktadır.
İNMEYİ BİLİYORUZ, TEDAVİ EDİLDİĞİNDEN HABERSİZİZ
Ülkemizde felç belirtileri iyi bilinmesine rağmen genellikle inmenin tedavi edilebildiği bilinmediği için hastalar hastaneye geç ulaşabilmektedir. Oysa zaman beyindir ve zamana karşı yarış halinde uygun tedavinin verilmesi iyi organize olmuş olan sağlık kurumlarında, 24 saat/ 7 gün hizmet veren inme merkezine bir an önce ulaşmakla mümkündür.
İLK 6 SAATTE MÜDAHALE, ÜÇ HASTADAN BİRİNDE FELCE ENGEL
Erken müdahale felcin kalıcı olmasını önleyebilir. Hastaya ne kadar erken müdahale edilirse, felcinin düzelme şansı da o kadar fazla olacaktır. İdeali, hastanın ilk birkaç saat içinde tedavisinin yapılabilmesidir. İlk 4.5 saatte ilaçlı pıhtı eritici tedavi, yani tromboliz tedavisi yıllardır hastalara uygulanabiliyorken 2013 yılından beri ilk 6 saat içinde de anjiyografik pıhtı çıkarma (trombektomi) tedavisinin yararı kanıtlanmıştır. İlk 6 saatte uygulanan anjiyografik pıhtı çıkarma tedavisi o denli yararlıdır ki, tedavi edilen 3 hastanın 1’i tamamen eski hayatına dönmektedir.
TEDAVİ İKİ AŞAMADA GERÇEKLEŞTİRİLİYOR
Bu, tıpta bu alanda nadir görülen bir durumdur ve son 20-25 yılda tıpta benzer güçte sonuçları olan ve yarara yol açan bir tedavi yöntemi tarif edilmemiştir. Acil inme tedavisi iki aşamalı olarak düşünülebilir. İlk aşamada kol damarı yoluyla pıhtı eritici bir ilaç verilir, ardından anjiyografi yöntemiyle kasık damarı yoluyla beyin damarındaki pıhtı içine ulaşılarak geri alınabilir stentlerle pıhtının çıkartılarak damarın açılması sağlanır. Bu modern damar açıcı tedaviler sonucu hastalar olayın ilk saatleri içinde tedavi edildiklerinde inme belirtileri tümüyle o anda gerileyebilmekte ve hasta eski haline dönebilmektedir.
BU YIL İNME TEDAVİSİNDE DEVRİM YAŞANABİLİR
2018’in hastalar için yararlı tedavilerin müjdecisi olacağı anlaşılmaktadır. Tıp insanlarının yürüttüğü ‘DAWN’ adlı yeni bir çalışma, ilk 6 saatte yapılan müdahalede elde edilen sonuçlara benzer sonuçların, 6-24 saate aralığında da almanın mümkün olduğunu gösteriyor. Bu hem tıp bilimi hem de hastalar açısından çok sevindirici bir gelişme olacaktır.