ANKARA (ANKA) - Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, ağırlaştırılmış müebbet hapis talebini, "Eğer bu yaklaşım tarihin bile affedemeyeceği boyutta ciddi ise, ortada bir görev vardır. Görevde, öncelikle sözlerinin arkasında durması gereken, yetkili siyasi makamlara düşmektedir" sözleri ile değerlendirdi.
-"TÜRK MİLLETİNE SAVUNMA"-
"Türk Milletine Savunma" başlığını taşıyan açıklamada, Başbuğ, "Aslında, bir hukuk devletinde olması gereken, örgüt yöneticiliğine ilişkin ortada hiçbir somut delilin olmaması neticesinde, savcıların örgüt yöneticiliği suçlamasından beraat istemesidir" değerlendirmesinde bulundu. Savcılara göre örgüt yöneticiliği iddiasının ve delillerin de sıralarında açıklamada, "Örgüt yöneticiliği suçlamasından vazgeçilmesi, diğer bir ifade ile bu suçtan dolayı beraat istenmesi durumunda, kamuoyunda "İnternet Andıcı Davası' olarak bilinen ve bu davaya benzer durumda olan diğer dava dosyalarının da; Ergenekon Davası olarak bilinen dosyadan ayrılması gibi bir durum ortaya çıkar. Böyle bir sonuçta ise; iddia edilen suçların vasıf ve mahiyeti de değişikliğe uğrayabilir. Böyle bir durum istenmemektedir" değerlendirmesinde bulundu.
Türk Ceza Kanunu'nun hazırlanmasında görev alan Prof. İzzet Özgenç'in "Türkiye'de Genelkurmay Başkanlığı görevini yapmış ve bu görevden yaş haddinden emekli olarak ayrılmış olan bir kişinin görevi başında iken terör örgütünün yöneticisi olarak faaliyet icra ettiğini iddia etmek, bir akıl tutulmasının yansımasıdır" şeklindeki değerlendirmesinin yer aldığı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbuğ'un tutuklu yargılanmasına ilişkin söylediği "tarih onları affetmez" sözleri de anımsatıldı.
-İDDİA TEMELDEN YOKSUNDUR-
"Başbakan ve Prof. Özgenç ne söylerse söylesin, "bulundukları makam itibarıyla, kendilerini sağlamda görenlerin' düşüncelerinde bir değişiklik görülmemektedir" denilen açıklamaya şöyle devam edildi:
"Eğer bu yaklaşım tarihin bile affedemeyeceği boyutta ciddi ise, ortada bir görev vardır. Görevde, öncelikle sözlerinin arkasında durması gereken, yetkili siyasi makamlara düşmektedir. Cumhuriyet Savcılarının hazırladıkları mütalaada ileri sürdükleri asıl suçlamayı, "darbe ortamı oluşturmak amacıyla belirtilen internet siteleri ve bu siteleri meşrulaştırmak amacıyla düzenlenen andıç vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerinin icra ve organize edilmesi' iddiası oluşturmaktadır. Bu iddia temelden yoksundur. Defalarca anlatılmasına rağmen de maalesef anlaşılmak istenilmemektedir."
İnternet Andıcının internet sitelerini konu alan, metin kısmı iki sayfadan ibaret yasal, ancak tamamlanmamış bir karargâh çalışması olduğunun vurgulandığı açıklamada, "andıçta", kesinlikle suç teşkil edecek bir hususunun olmadığı belirtildi. İnternet Ancının, daha önce açılmış olan sitelerle bir ilişkisinin bulunmadığı kaydedilen açıklamada, İnternet Andıcı ile açılması planlanan sitelere yönelik çalışmanın, siteler hiçbir zaman aktif hale getirilmeden, yayına geçirilmeden, sona erdirildiği ifade edildi. Şubat 2009 tarihinden - Ağustos 2010 tarihine kadar olan süreçte Genelkurmay Başkanlığı'nın bu amaçla kullanabileceği internet sitesinin bulunmadığı ifade edilen açıklamada, "Bu durumda, mütalaayı hazırlayan savcılar, internet siteleri vasıtasıyla nasıl kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerinin icra edildiğini ileri sürebilirler? Ortada öyle bir iddia varsa, somut olarak Ağustos 2008 - Ağustos 2010 arasında kara propagandayı içeren hangi haberlerin internet sitelerine konulduğunu ortaya koymaları gerekmez mi? Aslında internet sitelerinin olmadığı bir dönemde, böyle bir iddianın ortaya konulması dayanaktan yoksundur" denildi.