Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

İlkokula Gidenlerin En Az Birini Yaşadığı 11 Üzünçlü Anı!

İlkokul, çocukların okul öncesi eğitiminden sonra başlayacağı ilk eğitimi ifade eder. Ama bazı çocuklar en kötü travmalarını ilkokul dönemlerinde yaşarlar!

İlkokula Gidenlerin En Az Birini Yaşadığı 11 Üzünçlü Anı!

Özel okullara gücü yetmeyen ya da belli bir sebepten devlet okullarına giden küçücük yüreklerin başlarından geçen ve hemen hemen her okulda karşılaşılan bu kötü anılır yıllar geçip de hatırlandıkça insanı üzer ve yorar. Başka hiçbir çocuğun bu kötü anılardan herhangi bir tanesini yaşamaması için dilekler dilenirken, bunları yaşatan eğitim sistemine de belalar okunur. Tek teselli zamanın geçtiği, insanların ve sistemin değişip belki de artık olmuyordur böyle şeyler diye iyi düşünmektir.

Annen- Baban ne iş yapıyor?

Kimisinin annesi temizlikçi kimisinin bankacı. Bazılarının babası inşaat amelesi bazılarının Mali Müşavir. Okul başladığında sınıf öğretmeni neden öğrenmesi gerekiyorsa hep bu soruyu sorar öğrencilere. Küçücük yürekler bir anlam veremez ama öğretmenleri sorduğu için cevap verir. Bilemezler biraz büyüdüklerinde, akılları erdiğinde bazı vicdansız arkadaşlarının onları hor göreceğini...

Baban neden öldü?

Öksüzdür o. İlkokula anneleri gözlerinde yaşlar ve endişeyle bırakır onları sınıfa. Babaları yoktur onların. Şehit olmuştur, inşaatta iş kazasına kurban gitmiştir. Soma'da göçük altında kalmıştır belki kim bilir? Neden sorarlar bu soruyu? Neden bunca merak... Neden tek derdi okumak olan bu çocuklara keder verirler durup dururken?Bilinmez...

Annen neden yok?

Çocuk tam olarak bilemez ki annesinin neden olmadığını? Belki annesi şiddete maruz kaldığı için gitti evden, belki psikolojisi bozuktu? Belki görücü usulü evlendiği kocasını hiç sevmedi ve tek kurtuluşu çok sevdiği canını bırakıp kaçmaktı. Neden yoktu annesi? Ne bilsindi çocuk... Kimi ne ilgilendirirdi?

Büyünce ne olacaksın?

Annesi, babası gibi olmayacaktı çocuk. Büyünce dansöz olacaktı, Tarkan ya da Kurt olacaktı belki ama en gerçeği mutlu olacaktı çocuk... Ya da çocuktu, öyle umuyordu!

Önlüğün neden eski?

5 çocuklu ailenin en küçüğüydü çocuk. Durumları yoktu. En büyük abisinden kalan ve ondan önce 3 kardeşinin daha giydiği önlük şimdi onun heyecanıydı. Ama hevesi boğazına kaçmıştı. Üzülmüştü çocuk, kırılmıştı. Ve ilk kez o gün sormuştu kendisine. Önlüğü neden eskiydi? Bilemezdi ki o yıpranmışlık bilginin çaresizliğiydi.

Ayakkabılarında delik var!

Komşusu vermişti ayakkabıyı. Küçük gelmişti ayaklarına ve babası çareyi kesmekte bulmuştu botlarını. Suya bata çıka gidilecek uzun yolları vardı. Umurunda değildi çocuğun. Ama imalı sözcükler ağızlardan çıkmıştı bir kere. Üzgün ve ayakkabısızdı çocuk!

Fakir öğrencilere yardım kampanyası.

Onlarca çocuğa aynı renk mont, ayakkabı ve çanta. Her sene sınıfa gelen ve tek tek durumları kötü olan öğrencilerin isimlerini okuyarak arkadaşlarının yanında muhtaç oldukları eşyaları vermek. Arsız gülümseyişlerle ömür boyu kaybolmayacak fotoğraflar çektirmek. Okul duvarlarına asmak, okul gazetelerinde yayınlamak. Unutmak ki, yardımın iki kişi arasında yapılanı, göze sokulmayanı mübahtır. Küçücük çocukları sevindirirken utandırmak...

Tembel öğrenciler 5- E sınıfında okuyacak!

Evinde, çocuk dünyasında, kafasının içinde sorunlar olan, aklını derslere veremeyen, öğretmenlerinin tutumları yüzünden derslerinden soğuyan, ama biraz özel ilgiliyle zehir gibi olacak çocukların kaderi. Çalışkan arkadaşları daha iyi öğrenim görsünler diye sınıflarından, öğretmenlerinden ayırmak ve hatta yeni sınıflarında sırf nasıl olsa anlamazlar yargısı yüzünden eğitim alamayan çocuklar...

Bitliler en arkaya geçip otursun!

Kaçınılmaz son! Annesinden ayrılmış, yetersiz ilgi yüzünden ellerini yıkamayı unutmuş, hatırlatılmamış sosyal çocukların sonu. Bitlenmek! Ve belkide çok gurur kırıcı teklif! Bit kontrolü yapan veliler, hem öğrencileri hem annelerini bilinçlendirmek yerine sınıfı ikiye böler ve hastalıklı muamelesi yapılır. Asla unutulmaz, unutulmamalıdır.

Tuvalete yollamayan öğretmen.

Çocuğun dersten kaytarmak için tuvalete gitmek istediğini sanırlar. Evet belki de öyledir ama hiç durup düşünmezler bu çocuğun derdi ne? Neden durmadan tuvalete gitmek ister ki çocuk? Ve genelde gerçekten tuvaleti gelmiştir çocuğun ve sırf öğretmeni izin vermiyor diye altına işer. Utanır, utanabildiği kadar!

Öğretmenin değişmesi.

İyi ya da kötü alışır çocuk öğretmenine. Sonra bir gün öğrenir ki tayini çıkmıştır, gidecektir. Güler yüzünü, öfkesini, bilgisini, ne olursa olsun, her şeye rağmen, yine de kutsallığını alıp gidecektir öğretmeni. Üzülür çocuk, ağlar. Sonra yeni öğretmeni gelir ve onu da sever çocuk, çiçeklerden yemişten, sarı saçlı bebekten bile ne olursa olsun, her şeye rağmen, yine de çok sever.

En Çok Aranan Haberler