Din eğitimindeki yanlışları belki böyle önleyebiliriz” deyince, Başbakan Erdoğan’dan “Ben de o okullardan birinden mezun oldum” cevabı geldi.
BEŞ yıldızlı otelin kapısından çıkar çıkmaz dünya değişiyor. İslamabad’ın hükümet mahallesi veya kibar adıyla ‘Diplomatik topraklar’ çok sıkı korunuyor, öyle herkes giremiyor. Başbakanlık Binası’nda bırakın cep telefonlarını, gazetecilerin dijital kameraları bile yasak. İki ülke başbakanlarının ortak basın toplantısı düzenledikleri geniş salonu süsleyen Benazir Butto portresi, bu aşırı sayılacak önlemlerin hiç de yersiz olmadığını hatırlatıyor.
Medrese yerine model
Devlet Başkanı Ali Asıf Zerdari’nin eşi Benazir’i teröre kurban veren Pakistan’ın önceliği belli ve heyetlerarası resmi temaslara da yansıyor. Pakistan Başbakanı Yusuf Ziya Gilani, Recep Tayyip Erdoğan ve heyetiyle görüşürken resmiyeti bir yana bırakıyor:
Sizin İmam Hatip modelini daha yakından incelemek istiyoruz. Din eğitimindeki yanlışları ve aşırılıkları belki böyle önleyebiliriz.
Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 2 yıl önceki ziyareti sırasında da gündeme gelen bu öneriye hemen yanıt veriyor.
“Ben de o okullardan birinden mezun oldum” diyerek kendi eğitim hayatından örnekle devam ediyor:
Bu okullarda din eğitiminin yanı sıra diğer dersler de okutulur. Mezunları farklı alanlarda yüksek öğrenim imkanı bulur, değişik mesleklere yönelir. Mesela ben üniversitede ekonomi okudum.
Din adına öldürmeyin
Pakistan’ın din eğitiminde reform arayışı boşuna değil. Çünkü Taliban hareketinin doğum yeri aslında Pakistan’daki 8 bin kadar medrese. Sovyet işgali sırasında resmen desteklenen bu medrese talebeleri, bugün sadece Afganistan değil Pakistan’a karşı rejim tehdidi haline geldi. Öyle ki, Pakistan’ın Afgan sınırındaki Veziristan eyaletinin güneyindeki Taliban yuvası Kotkay’ın yeniden ordu kontrolüne geçmesi gazete manşetleriyle kutlanıyor. Erdoğan’ın basın toplantısındaki konuşmasının büyük bölümünü terörle mücadeleye ayırması rastlantı değil:
Terörle mücadele konusunda ortak platform oluşturma hususunda iki yönetimde de ortak bir irade mevcut. Terörün dini, milleti ırkı vatanı yoktur. Dinle, diyanetle ilgisi yok. Kimse din adına insan öldürme yoluna girmesin bu asıl yanlış olandır. Din adına bir Müslümanı öldüren, savunmasız insanları öldüren insanların bunu nasıl izah edeceğini anlamakta zorlanıyorum.
Erdoğan Pakistanlı işadamlarına konuşurken Bağdat’taki terör saldırısına değindi, “Bu insanlık dışı olaydır. Dinle diyanetle ilgisi yoktur. Iraklı kardeşlerime başsağlığı diliyorum. Acil yardım önerimizi hemen ilettik” dedi.
Taliban, ABD destekli askeri operasyonlar karşısında boş durmuyor. Başkentte son bir ayda 4 büyük terör saldırısı düzenlendi. BM ve üniversite gibi hedeflere düzenlenen saldırılarda 200 kişi hayatını kaybetti. Halk iki ateş altında kalmaktan dolayı rahatsız. Belki de bu yüzden Başbakan Erdoğan konuşmasında, terörle mücadelede demokrasinin önemine özellikle değindi:
Demokratik parlamenter sistemlerin de özelliği bu. Halkın iradesine saygı duymak, halkın sevgisini kazanabilmek, halkın tercihine saygı duymak. Bunun sağlanabildiği bir ülkede birlik beraberlik ve dayanışmanın olacağına inanıyorum. Sıkıntılı süreci Pakistan gibi biz de yaşıyoruz.
Pakistan tarafı resmi görüşmelerde Türkiye’den Afgan sınırı kaynaklı terör sızmalarına karşı NATO nezdinde yardım istedi. Erdoğan bu konuda yapacaklarını basın toplantısında şu sözlerle açıkladı:
Kabil’deki bölge komutanlığını üstleneceğiz. Bu konuyu oradaki diğer ortaklarla da paylaşma fırsatımız olacak. Kuzey Irak’tan Türkiye’ye geçişler bizi nasıl sıkıntıya düşürüyorsa, Afganistan’dan Pakistan’a geçişlerde bizi sıkıntıya sevk eder. Gerekirse NATO Genel Sekreteri’yle de bizzat görüşeceğim. Yeni adımlar atacağız.
Yeriniz farklı
Erdoğan, Başbakanı Gilani, onuruna verdiği akşam yemeğindeki konuşmasında ise şunları söyledi: ‘’Biliyorum sıkıntılı bir dönemden gerek Pakistan gerekse Türkiye geçiyor. Aslında hem bölgesel olarak hem küresel olarak bir sıkıntı yaşanıyor. Böyle bir dönemde bu ziyaret bu bakımdan büyük önem taşıyor. Bizim dünyamızda Pakistan’ın yeri farklıdır. Sizin hüznünüz bizim hüznümüzdür. Sizin memnuniyetiniz, mutluluğunuz bizim memnuniyetimiz, bizim mutluluğumuzdur. Bu öteden beri hep böyle gelmiştir. Kültürel ortak değerleri paylaşan iki millet, iki devletiz. Bunu siyasi ve askeri alanda ortaya koymuş iki milletiz. Bunu çok daha iyi bir noktaya götürebileceğimizi bugünkü temaslarda görüşme fırsatı bulduk.’’ Aşırılıklara pirim vermeyeceklerini vurgulayan Erdoğan, devlet adamlarının her işin aşırı olanını lanetlemesi gerektiğini söyledi.
Pakistan tatbikata davetli
İki ülke arasındaki askeri işbirliği çerçevesinde Pakistan Anadolu Kartalı Tatbikatı’na davet edildi. Bu tatbikata İsrail’in çağrılmaması diplomatik krize yol açmıştı.
İşadamına vize yok
Pakistan ve Türk Başbakanları ziyaretin ikinci gününde iki ülke işadamlarının ortak toplantısına katıldı. Liderler dış ticaret hacminin 2 milyar dolara çıkartılmasını, Çin ve Orta Asya’da ortak fırsatlar aranmasını istedi. Pakistan bugün imzalanması beklenen anlaşma ile Türk işadamlarına vizeyi kaldıracak.
Emine Hanım’a güller
Başbakan Erdoğan, resmi programını sürdürürken eşi Emine Erdoğan’da beraberinde Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın eşi Songül Çağlayan ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın eşi Nihal Aydın’la ayrı bir program sürdürdü. Pakistan Ulusal Sanat Galerisi’ni gezen Emine Erdoğan’ın girişinde başından aşağı gül yaprakları döküldü. Pakistan geleneklerine uygun seremoniyle karşılanan Emine Hanım müzeyi gezdikten sonra özel deftere de yazı yazdı. (Hürriyet)