ANKARA (İHA) - Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, hükümetin 11 maddelik YÖK Yasası'nın içerisinde ÖSS'ye giriş katsayı farklılığını düzenleyen 5. maddenin gerekçesinin kamu yararına uygunluk bulunmadığına yer verdi. Sezer, "Yasa'nın 5. maddesinin, Anayasa'nın 130 ve 131. maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılmaktadır" dedi.
Gerekçeli kararda büyük bir kaynak oluşturarak mesleki ve teknik ortaöğretimdeki öğrencilerin üniversiteye yönlendirilmeleriyle kaynak israfına yol açacağı kaydedilen açıklamada şu görüşlere yer verildi: "Mesleki-teknik ortaöğretim, genel ortaöğretime oranla çok daha pahalı bir eğitimdir. Her bir meslek lisesi öğrencisi için, genel lise öğrencisine oranla yaklaşık altı kat daha fazla kaynak kullanılmaktadır. Sanayi sektörüne ara eleman sağlanması amacıyla oluşturulan mesleki-teknik liseleri bitirenlerin, bu amaca yönlendirilmeyip üniversiteye girmelerinin özendirilmesi, kaynak israfı ve üniversite öğretim kalitesinin düşmesinden başka bir sonuç yaratmamaktadır. Bu nedenle, yapılan düzenlemede, her yasanın genel amacı olması gereken 'amu yararıa' uygunluk bulunmamaktadır".
"MESLEK LİSELİLERİNİN HAKSIZLIĞA UĞRADIKLARI SAVI GERÇEĞİ YANSITMIYOR" Sezer, yasanın 5. maddesinin gerekçesinde mesleki-teknik ortaöğretim kurumlarını bitirenlerin farklı katsayı uygulaması sonucu haksızlığa uğradıkları savının gerçeği yansıtmadığı belirtildi. Gerekçeyle ilgili şu açıklamaya yer verildi: "Çünkü, bir kez, mesleki-teknik ortaöğretimi bitirenler, kendi alanlarında bir yükseköğretim programını tercih ettiklerinde büyük avantaja sahiptir. İkinci olarak, mesleki-teknik ortaöğretimi bitirenlerin, kendi alanları dışındaki yükseköğretim programlarında okumaları kesinlikle engellenmemiştir. Başarılı öğrencilerin alandışı yükseköğretim programlarını kazanmaları ve bu programlarda öğretim görmeleri olanaklıdır. Nitekim, uygulamada bunun pek çok örneği görülmektedir. Üçüncü olarak, mesleki-teknik ortaöğretimi bitirenler, sınavda başarısız olmaları ve istemeleri durumunda, bitirdikleri programın devamı niteliğinde ya da buna en yakın meslek yüksekokullarına ya da Açıköğretim Fakültesi önlisans programlarına sınavsız yerleştirilebilmektedir. Dördüncü olarak, sınavsız geçişle meslek yüksekokuluna yerleşen öğrencilerin, bu okulları bitirdikten sonra dikey geçiş sınavı ile yine aynı alanda lisans programlarında okuma olanakları bulunmaktadır. Beşinci olarak, mesleki-teknik ortaöğretimi bitirenlerin, hiçbir yükseköğretim programında okuyamasalar bile, kendilerine ortaöğretim kurumlarının kazandırdığı mesleklerinde çalışma olanakları vardır. Altıncı olarak, eşit katsayı uygulaması, asıl adaletsizliği, imam hatip lisesini bitirenlerle diğer mesleki-teknik liseleri bitirenler arasında yaratmaktadır. Ortaöğretimde görülen derslerin program ve yoğunluğu arasındaki fark, sınavlarda mesleki-teknik lise mezunları yönünden haksızlığa neden olmaktadır. Son olarak, Yükseköğretim Kurulu'nun, 1999 yılından başlayarak yükseköğretim kurumlarına öğrenci seçme ve yerleştirmede uygulanacak esasların belirlenmesine, bir başka anlatımla farklı katsayı uygulanmasına ilişkin 30.07.1998 günlü,98.8.90 sayılı kararının, haksızlık ve eşitsizlik yarattığı gerekçesiyle iptali istemiyle açılan davaların tümü Danıştay Sekizinci DairesiRnce reddedilmiş; bu kararlar, yapılan temyiz incelemesi sonucunda Danıştay İdari Dava Daireleri Genel KuruluRnca onanmıştır. Yukarıda açıklanan gerekçeler, farklı katsayı uygulamasının haksızlığa neden olmadığını, tam tersine adaletli bir düzen kurduğunu göstermektedir. Üstelik, incelenen YasaRnın gerekçesinde yer verilen, farklı katsayı uygulaması ve alanları dışındaki yükseköğretim programlarına katılmalarının zorlaştırılması nedeniyle meslek okullarına ilginin azaldığı yolundaki sav da gerçeği yansıtmamaktadır".
Gerekçeli kararda, ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı verilerine atıfta bulunularak, yıllar itibariyle mesleki-teknik liseler ile imam hatip liselerindeki öğrenci oranları belirtildi. Öğrenci sayısındaki azalmanın sadece imam hatip liselerinde yaşandığını belirten açıklamada, meslek okullarında azalmanın yaşanmadığı ileri sürüldü. Ayrıca imam hatip liseleriyle ilgili şu görüşlere yer verildi:
"Milli Eğitim Bakanlığı verileri 2003 yılı itibariyle Türkiye'de 536 imam hatip lisesinin bulunduğunu, bu liselerde 105 bin öğrencinin okuduğunu göstermektedir. Yıllık imam-hatip gereksinmesinin 5 bin olmasına karşılık, bu liseleri bitirenlerin sayısı 25 bini bulmaktadır. Yapılan araştırmalardan, 2003 yılı itibariyle imam hatip lisesini bitirenlerin sayısının 511 bini aştığı anlaşılmaktadır. Bu sayılar, eğitim düzeninde yaratılan çarpıklığı ve ülke kaynaklarındaki önemli israfı, başka bir yoruma gerek bırakmayacak biçimde ortaya koymaktadır".
Sezer, 5. maddenin veto gerekçesinin Anayasa'nın 130. maddesine göre, üniversiteye girişin yasayla düzenlenecek olması nedinyle yasakoyucunun, Anayasa'nın 130. ve 131. maddelerindeki diğer kuralları ve bu konuda yükseköğretim organlarının yetkilendirildiğini gözardı edilerek dilediğince düzenleme yapabileceği, bu yetkiyi başka organlara bırakabileceği anlamına gelmemekte olduğu, Anayasa'nın 131. maddesinde, "yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek" görev ve yetkisi Yükseköğretim Kurulu'na verildiği hatırlatıldı.
Veto gerekçesinde ayrıca imam-hatip lisesini bitirenlerin kendi alanları dışındaki yükseköğretim programlarında okuyabilmelerine olanak sağlayan düzenlemenin Anayasa'daki laiklik ilkesi yönünden de incelenmesi gerektiği belirtildi. Anayasa'nın 42. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarına yer alan "eğitim ve öğretimin, Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devlet'in gözetim ve denetimi altında yapılacağı, bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim kurumları açılamayacağı belirtilerek, laiklik ilkesine uygun eğitim ve öğretim öngörülmüş, eğitim ve öğretim özgürlüğünün Anayasa'ya sadakat borcunu ortadan kaldırmayacağı" görüşlere atıfta bulunularak, 42. maddenin amacı, kapsamlı ve nitelikli öğretim programlarıyla toplumu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmak olduğu belirtildi.