Türkiye'nin teknik çalışmalarını yürüttüğü "ihtiyati stand-by" ile daha önce gerçekleştirdiği "standard stand-by" arasında çok büyük farklılıklar bulunmuyor.
Her iki stand-by anlaşmasının, üye ülke açısından koşulları aynı temel şartları taşıyor.
Gerek standard stand-by'da, gerekse ihtiyati stand-by'da IMF, anlaşma yaptığı ülke için gözden geçirme dönemleri itibarıyla, performans kritelerleri, yapısal program kriterleri belirliyor.
Finans, kamu maliyesi ve para politikalarından oluşan bu kriterlerin uygulanması çerçevesinde krediler serbest bırakılıyor.
Her iki stand-by anlaşması arasındaki en önemli fark, anlaşmaların vadelerinde ortaya çıkıyor.
İhtiyati stand-by'ın süresi ortalama 1 yıl iken, bazen 1,5 yıla kadar uzayabiliyor. Standard stand-by anlaşması ise genelde 4 yıl olurken, tarafların anlaşmasıyla 5 yıla da uzatılabiliyor.
IMF ile Türkiye'nin yapabileceği potansiyel anlaşmaların yanısıra, herhangi bir anlaşma yapılmasa bile, Fon'dan kullandığı kredi nedeniyle "program sonra izleme" seçeneği otomotik olarak uygulanıyor.
Program sonrası izleme, program bittikten sonra kotasının yüzde 300'ü üzerinde borçlanan ülkelere uygulanan bir izleme olarak kabul ediliyor.
Bu modelde, IMF'den mali yardım alınmıyor, ancak IMF gözden geçirmeler için gelerek, ayrıntılı raporlar hazırlıyor.
Program sonrası izlemenin, IMF borcu bitene kadar zaten zorunlu olduğunu vurgulayan bazı uzmanlar da, siyasi belirsizliklerin sürdüğü, küresel finansal dalgalanmanın dinmediği bir ortamda program sonrası izlemenin yeterli bir seçenek olmayacağını kaydediyorlar.