HABER

IMF : Türkiye iyileşmesini sürdürdü

WASHINGTON(ANKA)-IMF'nin altı ayda bir yayınladığı Küresel Mali İstikrar Raporu'nda "Türkiye'deki politikanın kredibilitesi iyileşmesini sürdürdü" denildi.

IMF Küresel Mali İstikrar Raporu'nda pozitif küresel görünümün son yıllarda genelde yüksek seyreden hammadde fiyatlarının da katkısıyla yükselen piyasalar için destekleyici zemin sağladığı belirtildi. Bu ortamın ihracata dayalı büyümeye katkıda bulunduğu anlatılan raporda Türkiye'ye de değinildi. Raporda "Türkiye'deki politikanın kredibilitesi Merkez Bankası'nın Haziran ve Temmuz 2006'daki sert sıkı para politikası ve uygulanan politikanın kamuoyuna anlatılmasına yönelik iyileştirme çabalarının ardından iyileşmesini sürdürmüştür" denildi.

CARRY TRADE HEDEF BELİRLEDİ

Raporda düşük faizle para alıp yüksek getirili piyasalara menkul kıymet satın alarak girme anlamına gelen, Türkiye'de de geçtiğimiz günlerde mini dalgaya neden olan "carry trade" konusuna değinildi. Raporda, "Carry trade, tipik olarak hem ABD, Avustralya, Yeni Zelanda ve euro bölgesi gibi gelişimini tamamlamış piyasalarda hem de Brezilya, Macaristan, Güney Afrika, Türkiye ve bazı Asya ekonomileri dahil yükselen piyasalarda yüksek kazanç getiren varlıkları hedeflemiş bulunmaktadır" denildi.
2006'nın başlarından itibaren görülmeye başlanan carry trade'in kısmen durulmuş bulunduğu, örtülü ekonomik çalkantıya yolaçtığı belirtilen raporda, yenin dolar karşısında yüzde 4 değer kazandığı, Brezilya, Türkiye ve Güney Afrika'da ise para birimlerinin değer kaybettiği bildirildi.

Raporda hisse senedi fiyatlarının yükselen piyasalarda düştüğü ancak düşüşün 2006 Mayıs-Haziran döneminde yaşanandan daha az olduğu belirtilirken Çin, Malezya, Filipinler ve Türkiye'de yılın ilk yarısında büyük ölçüde toparlanmalar görüldüğü kaydedildi. Krizli Mayıs-Haziran 2006 döneminin aksine yükselen piyasaların dış borç büyüklüklerinin, son carry trade çalkantısından daha az etkilendikleri belirtilen raporda, bu etkilerin bölgeler arasında küçük farklılıklarla gerçekleştiği bildirildi.

EMEKLİLİK FON YATIRIMLARI

Raporda emeklilik fon yatırımlarının ülkeler arası dağılımı incelenirken Türkiye'nin bu tür fonların en fazla ilgi gösterdiği ülkeler arasında bulunduğu belirtildi. Bazı ülkelerde büyük birikimler gerçekleştiren emeklilik fonlarının, para kazanmak için dünya üzerinde hareket ettiği, bu hareketin tekbiçimli olmadığı kaydedilen çalışmada şöyle denildi:

"1994'ten 2003'e kadar emeklilik fonu şirketlerinin pazar payları en güçlü olarak Japonya, İngiltere ve ABD'de büyüdü, Almanya ve Hollanda'da görece düşük kaldı ve Kanada'yla İspanya'da dikkat çekecek biçimde düştü. Çek Cumhuriyeti, Kore, Meksika, Polonya ve Türkiye'de da dış emeklilik fonu şirketlerinin pazar paylarında, küresel emeklilik şirketlerinin genişlemesi bağlamında güçlü yükselişler kaydedildi."

Raporda ayrıca, "Elverişli küresel ekonomik beklentiler özellikle euro bölgesi ve Çin-Hindistan öncülüğünde yükselen piyasalardaki ivme, küresel mali istikrarın sürmesine güçlü temel oluşturmuştur" denildi.

YÜKSELEN PİYASALARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

IMF raporunda Türkiye'nin de içinde bulunduğu yükselen piyasaların durumu da risk haritası içinde değerlendirildi. "Yükselen Avrupa"ya yönelen özel sektör akışlarının şimdiden dikkat çekici bir büyüklüğe ulaştığı belirtilen raporda, "Kimi ülkelerde hükümetin genelde güçlü dış pozisyonu, işletmeler ve bankalar için büyümede potansiyel zayıflıkları maskeleyebilir" uyarısı yapıldı. Raporda şöyle devam edildi:

"Eylülden beri YP ülkeleri genel olarak güçlü makroekonomik politikalar izlemeyi sürdürür, döviz kuru esnekliğine yönelik daha ileri gelişmeler kaydeder ve ihtiyatlı borç yönetimi izlerken, iyileşme göstermişlerdir. Dış pozisyonları genelde son derece güçlüdür ve güçlü büyüme birçok ülkede mali pozisyonların da iyileşmesine yolaçmıştır. Son dönemdeki düşüşlere karşın, hammadde fiyatlarının artışı buna geniş ölçüde destek olmuştur. Ülke yönetimlerinin uluslararası sermaye piyasalarına ihraçlarının azaldığı yerde, özel şirket ihraçları boşluğu doldurmuştur. Ilımlı dış ortam ve ‘risk hevesi'nde buna eşlik eden artış, kimi yükselen piyasalara sermaye akışlarında hızlı artışlar biçiminde yansımış, bu, özellikle sermaye akışı tersine işlemeye başladığında, ülke yönetimleri için zorluklar yaratmış ve mali-ekonomik istikrarı tehdit edebilmiştir."

İSTİKRAR HARİTASININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Eylülde açıklanan rapordan bu yana kısa vadede, ekonomik risklerde azalma yaşandığı, bunun kesintisiz ekonomik büyüme temelinde gerçekleştiği kaydedilen raporda, "Ancak kimi bölgelerde altı çizilen mali riskler ve koşullar gözetimin artırılmasını gerektirmiştir" ifadesi yeraldı. IMF raporunda şöyle denildi:

"Hazırlanan ‘küresel mali istikrar haritası' kimi bölgelerde mali istikrar risklerinde küçük artışlar bulunduğunu göstermektedir. Risk tanımlanan bölgelerin hiçbiri, mali istikrar için doğrudan bir tehdit oluşturmazken, bu bölgelerin herhangi birini etkileyecek karşıt bir etki, diğerlerindeki riskin yeniden değerlendirilmesine yol açabilir.

Risk alma cesareti veren düşük nominal ve reel faiz oranlarıyla düşük çalkantı ortamı, piyasaların yüksek çalkantı beklentisine yönelik düzenlemelerinin yanlış olacağını gösterir."

IMF uzmanlarının Küresel Mali İstikrar Haritası'nda geçen eylül ve nisan 2007 itibarıyla risk olasılıkları karşılaştırılırken şöyle denildi:

-Kısa Dönemli Makroekonomik Riskler: Altı ay öncesine göre risk tahmininde küçük bir düşüş kaydedildi. Yeni yayınlanan Dünya Ekonomik Görünüş raporu bu yıl için sağlıklı bir küresel büyüme ve enflasyonda düşüş öngörüyor. Büyümede risklerin eylül ayından bu yana azaldığı görülüyor.

-Eylül'de uzakta beliren büyük makroekonomik risk, ABD'deki konut piyasasında ve potansiyel sınır ötesi mali hareketlerin zayıflamasıydı. ABD konut piyasası istikrar içinde gözükse de sorun çıkma olasılığı bulunduğu inkar edilemez. Genel olarak konuttaki düşüşte yüksek faizli segment umulandan daha hızlı gerilemişse de ABD mortgage piyasası esnek kalmıştır. Yan etkileri de şu ana kadar küçük bir ödünç veren grupla sınırlı kalmıştır.

-Olumlu ‘mali koşullar'a karşın, ‘riske girme arzusu'ndaki artışla birlikte kredi risklerinin yükselmiş bulunduğuna ilişkin işaretler vardır. Bunlar fiyatların yükselmesine ve satın alma öncesi incelemelerde azalışlara yol açmıştır.

-Ödünç verme sözleşmelerinde ve kredi disiplininde genel bir zayıflama var. Borçla satın alınan şirketler ağır borçlu konumuna gelmişlerdir, ekonomik düşüş ortamında daha kırılgan hal alabilirler. Bu gelişmeler ve konut piyasasında yaşananlar ışığında genel değerlendirmemiz, ‘kredi risklerinin' geçen eylül ayından bu yana, düşük düzeyden başlasa bile, artmış bulunduğudur."

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler