Banka yetkililerinin haciz için gelmelerini hazmedemeyen Bingöl, başına bir el silah sıkarak intihar etti. Böylece 1950'li yıllarda Şanlıurfa Birecik'te büyük bir yoksullukla başlayan, zaman içerisinde İstanbul'da kebapla zirveye çıkan bir hikaye Florya'da tek bir kurşunla son buldu. Bingöl'ün arkasında ise toplam alanı 50 bin metrekareye ulaşan 11 şubeli dev bir kebapçı zinciri kaldı.
Ziya Şark'ın patronu Ziya Bingöl'ün hikayesi Şanlıurfa Birecik'te büyük bir yoksulluğun içine doğmasıyla başlar. 4 erkek 3 kızkardeşin arasında en büyük odur. Dolayısıyla ailenin yükü de ondadır.
"ANAM BİZİ FIRINA KOYMUŞ Kİ KARNIMIZ DOYSUN"
İlkokulda iken çalışmaya başlar. Zaten ilkokuldan sonra da okuma şansı olmaz. Birecik'te öğrendiği meslek ise berberliktir. Tüm zamanını berber kalfalığında harcayan Ziya Bingöl'ün çabaları ailesini yoksulluktan kurtarmak için yeterli değildir. Hatta kardeşi Ahmet Bingöl o günleri şu acı sözlerle anlatır:
"Biz çok ciddi bir yoksulluktan geldik. Düşünün, anamız bizi Urfa'da çalışmamız için fırına koymuş ki karnımız doysun... Hayata böyle bir başlangıç yaptık."
İKİ GÜNLÜK HARÇLIKLA GELDİ
Evet, Bingöl Ailesi'nin hayatı bu kadar zordur. Ancak Ziya Bingöl bu yoksulluğa isyan eder ve o zamanlar taşı toprağı altın olan İstanbul'un yolunu tutar. Gelirken cebinde sadece bir iki günlük harçlığı vardır. Çünkü parasının çoğunu otobüs biletine vermiştir.
İstanbul'a gelen Bingöl'ün elindeki tek bilezik berberliktir. O da kenar semtlerde berber kalfalığı ile İstanbul hikayesine başlar.
1976 yılına gelindiğinde İETT'ye berber olarak girer. Kısa sürede kendini sevdiren Bingöl'ün sosyal çevresi de genişlemeye başlar. Bunun üzerine 4 yıl çalıştığı İETT'yi bırakır ve 1980 yılında Fatih'te kendi berber dükkanını açar. Dükkanda sadece iki koltuk vardır...
KARDEŞLER DE İSTANBUL'DA
İstanbul'da yalnızlıktan ve gurbet sevdasından bunalan Bingöl, kardeşlerini de İstanbul'a getirir. Birecik'te fırınlarda çalışan, lahmacun ve kebap işini öğrenen iki kardeşini, Mahmut ve Ahmet'i kebapçılarda çırak olarak işe sokar. En küçük kardeş Ramazan Bingöl'ü ise yanına berber çırağı olarak alır.
Yoksulluktan kurtulmak için var gücüyle çalışan aile sadece kebapçılık ve berberlik yapmazkla kalmaz, aynı zamanda akşamları sinemalarda sakız, su, sigara satarak para biriktirmeye çalışır. Çünkü Ziya Bingöl'ün aklında günün birinde berberliği bırakıp tüm kardeşleri ile kebapçılık yapmak vardır.
İLK DÜKKAN İLK HÜSRAN
Kendi dükkanlarını açkam için fazla beklemek zorunda kalmazlar. Kebap işini iyice öğrenen Ahmet Bingöl'ün askerden gelmesi ile 1982 yılında borç harç Bakırköy'de bir dükkan açarlar. Ziya Bingöl de berberliği bırakır ve artık kebapçılığa başlar.
Bingöl kardeşler gece gündüz kebapçıda çalışarak işlerini büyütmeye çalışır. Ancak hayat insana her zaman iyi davranmaz. Bingöl kardeşler de bu acı tecrübeyi tadar. Yani çok iyi usta olmakla çok iyi işletmeci olmak arasındaki farkı anlar. Dükkan iflas eder, kardeşlerden Ahmet bir zamanlar sahibi oldukları dükkanda işçi olur, Ziya boynunu büküp berberliğe geri döner, Mahmut da askere gider...
İKİNCİ DÜKKANDA ŞANSLARI DÖNER
Ama hikaye burada bitmez elbette. Ziya Bingöl'ün artık aklı fikri kebapçılıktadır. Aradan yıllar geçer ve kardeşler şanslarını bir kez daha denemek isterler. Ziya Bingöl'ün berber olarak zaten tanındığı Fatih İskenderpaşa'da ufacık, 5 metrekarelik bir dükkan alırlar.
İşte Bingöl Ailesi'nin şansının döndüğü yer de burasıdır zaten.
O ufacık dükkanda kebap da satarlar sulu yemek de. Yemekler o kadar lezzetlidir ki 5 metrekarelik dükkan dolar taşar. Sadece çevre esnafı değil, bürokrat ve siyasilerin de ziyaretleri eksik olmaz. Ziya'nın şöhreti ağızdan ağıza yayılmaya başlar. Hatta öyle ki, İskenrpaşa'daki o küçük esnaf lokantasından Turgut Özel'a bile kebap gider.
ŞİMDİ BÜYÜME ZAMANI...
Artık büyümek kaçınılmazdır. Çevrelerinin de telkini ile önce Vatan Caddesi'nde bir Ziya Şark Sofrası açılır, bunu Akdeniz Caddesi'ndeki diğer dükkan izler.
Aksaray, Bayrampaşa, Florya, Kavacık derken Bingöl Aİlesi büyür de büyür. 11 şubeye kadar ulaşan Ziya Şark Sofrası, 50 bin metrekarelik alanı ile Türkiye'nin en büyük kebap zinciri ünvanını da alır.
AİLEDE İŞLER İYİ GİTMİYOR
Bu arada Ziya Bingöl'ün başına büyük bir felaket gelir. 1998 yılında, henüz 19 yaşında olan oğlunu trafik kazasında kaybeder.
Ziya Şark hızlı bir şekilde büyürken maalesef ailede işler iyi gitmez. Birecik'teki tüm kardeşlerin el ele vererek yarattığı imparatorluk içten içe çatırdamaya başlar. Restaurantların geleceği konusunda anlaşamayan kardeşler yavaş yavaş yuvadan kopmaya başlar.
Önce en ufak kardeş Ramazan Bingöl, kendi hakkını alarak Ziya Şark'tan ayrılır ve Ramazan Bingöl adıyla kendisine bir zincir kurar.
Ama bu ayrılık ailenin içinde ukde olur. Çünkü ayrılan sadece işler değildir, ailenin de arasına kara kedi girer. Hatta Ahmet Bingöl, kardeşini medya üzerinden bile şu sözlerle eleştirir:
"Bizde egolar öne çıktı, ondan oldu bu ayrılıklar. Biz en küçüğümüz olan Ramazan'ı hep ittik ama o şöhretin yükünü kaldıramadı."
Bingöl, 'şimdi aranız nasıl' sorusuna da şu yanıtı verir:
"Uzaktan uzağa, aşkların en güzeli..."
İKİ KARDEŞ KUMANDAYI ALDI
Dört kardeşten tek ayrılan Ramazan değildir. Ramazan'ın büyüğü Mahmut Bingöl'e de iki şube verilir ve o da kendi yoluna gider. Ziya Şark'ın başında sadece iki kardeş, Ziya ve Ahmet kalır.
Ama yaşanan bu süreç patronları da yormuştur. Yurtdışına açılma planları yapan ve içeride de büyümek isteyen ziya Şark bu ayrılıklar yüzünden son yılları yerinde sayarak geçirir.
BAŞARI HİKAYESİ TEK BİR KURŞUNLA BİTTİ
İki kardeş anlaşıp tam atağa geçme kararı alımışken de bu sefer sağlık sorunları baş gösterir. Ziya Bingöl yaklaşık bir yıl önce beyin kanaması geçirir ve işleri Ahmet Bingöl devralır.
Ancak yaşanan kriz birçok işletmeyi olduğu gibi Ziya Şark'ı da etkiler. Özellikle bir banka ile aralarında yaşanan ihtilaf ve borç yapılandırma önerilerinin kabul edilmemesi Ziya Usta'yı çok üzer. Yılların yorgunu usta, banka yetkililerinin haciz için gelmesini de hazmedemez ve tek bir kurşunla hayatına son verir.
Arkasında da 11 şubelik ve 50 bin metrekarelik dev bir kebapçı zinciri bırakır.
Hürriyet