Alpler'in en tehlikeli noktalarından biri olan Mount Blanc Dağı, hayatta kalmanın en mucizevi şekline 15 Mayıs 2013 yılında şahit oldu.
Çığları ile ünlü olan Mount Blanc'a tırmanan 3 İngiliz dağcı, üzerlerine doğru gelen çığı farkettiklerinde harekete geçmek için çok az vakitleri vardı. Dağcılardan ikisi, farklı yönlere gidip çığdan kaçmayı başardılar, ancak üçüncü dağcı çığa yakalandı; o da başladı doğaçlamaya.
Her yıl 100 kişinin ölümüne sebep olan Mount Blanc çığlarının istatistiğinin bir parçası olmamaya kararlı olan İngiliz dağcı, çığla birlikte balık gibi sürüklenmek yerine tam 700 metre boyunca çığın en tepesine doğru YÜZDÜ.
Robert Evans sadece bir bisikleti olan bir evsiz.
Başına ne gelirse gelsin bisikletinden vazgeçmeyen, hem çok şanssız biri, hem de Allah'ın sevgili kulu.
Aralık 2008'de bir sabah, Robert Evans bisikletini sürerken bir motosikletli kahramanımıza çarptı, -ve kaçtı. Böyle bir kazayı normalde ağır yaralanması gerekirken, kendi imkanlarıyla hastaneye gidebilecek kadar hafif atlatmıştı neyse ki.
Öğlen 3 gibi hastaneden taburcu edildikten sonra yine bisikletine atlayan Robert Evans, geceleri yattığı yere kestirmeden gitmek istedi. Kestirme ise tren yolunun üzerinden geçmekteydi.
Robert Evans'ı, motorsikletten 7 saat sonra bu kez de tren çarptı! Bir saat kadar evvel taburcu edildiği hastaneye yine kendi imkanlarıyla geri döndü, ciddi olmayan yaraları tedavi edildikten sonra taburcu oldu!
Hatta filmi de çekildi, James Franco vardı hani başrolünde; 127 SAAT.
Evet arkadaşlar, filmin hikayesi gerçek. 2003'te Utah'taki (ABD) Blue John Kanyonu'na tırmanan Aron Ralston, kaldıramayacağı kadar ağır bir kayanın yerinden oynaması ile cehennem gibi geçecek bir 5 güne başladı.
Sağ kolunu sıkıştıran kayayı hiçbir şekilde hareket ettiremiyordu, öyle sapa bir yere düşmüştü ki, arkadaşlarından yardım da isteyemiyordu... 5 gün o ölüm çukurunda kalan Aron Ralston, 5 günün sonunda kimsenin yardıma gelmeyeceğini anladı ve hayatının belki de en zor kararını verdi.
Sol eliyle arka cebindeki İsviçre çakısına uzandı, bıçak kısmını açtı...
5 günlük esaretinden, sağ kolunu keserek kurtuldu.
19 Aralık 2011'den, 17 Şubat 2012'ye kadar.
Tam 3 ay.
İsveçli Peter Skyllberg, 19 Aralık 2011'de arabası ile giderken büyük bir kar fırtınasına yakalandı. İsveç'te hayatı durduran fırtına, Peter Skyllberg'in de kendi arabasında mahsur kalmasına sebep oldu, tam 3 ay boyunca.
3 ay boyunca arabasının arka koltuğunda yatan, yalnızca pencereyi hafifçe aralayıp o aralıktan edindiği kar parçalarıyla beslenen Peter Skyllberg, -30 derecelik soğuktan tam 3 ay boyunca arabası sayesinde korundu.
Bir ergen cengaverle karşı karşıyayız!
Aralık 2012'de, henüz 18 yaşının ilk günlerindeyken hayatının anlamı olsun, evdeki ve okuldaki sosyal durumu olsun, yaşadığı çeşitli ergenlik problemlerini atlatmanın en iyi yolu olarak yalnız başına bir maceraya çıkmayı göre Matthew Allen, telefonunu vesaireyi evde bırakarak evden kaçtı.
Ancak atladığı birşey vardı; Matthew Allen evden kaçtığında Avustralya'da son yılların en yüksek sıcaklığı yaşanmak üzereydi...
18'lik cengaverden tam 9 hafta boyunca haber alınamadı. Arama kurtarma ekipleri insanın beynini kaynatan sıcaklara rağmen çalıştılar, ama çocuğu bulamadılar.
9 hafta sonra, Matthew Allen yürüyüşe çıkan birileri tarafından baygın halde bulundu. Tüm vücudu sivrisinek ısırığıydı, oldukça zayıflamıştı, ayaklarında ise kangren başlangıcı vardı...
24 Nisan 2013'te gerçekleşen Nepal Depremi, 7.9 richter büyüklüğü ile dünyanın son yıllarda yaşadığı en büyük depremlerden biri. Çok büyük bir alana yayılarak çevre ülkeleri de etkileyen depremde, Nepal'de 3200 kişi, Hindistan'da 34 kişi, Tibet'te 12 kişi, Bangladeş'te ise 2 kişi hayatını kaybetti.
Bir kişi ise mucize eseri sağ kurtuldu...
Bangladeş'in bazı noktalarını da yerle bir eden depremde, Reşma Begüm 17 gün boyunca bir giysi fabrikasının enkazının altında kaldı. Arama kurtarma ekipleri tam çalışmalarını durduracakken sesi duyulan Reşma Begüm, 17. günün sonunda enkaza vurarak çıkardığı 'tak' sesi sayesinde KURTULDU.
2013 Mayıs'ında Nijerya kıyılarında gerçekleşen bu olay da gerçekten büyük mucize.
Harrison Okene, çalıştığı balıkçı teknesi denizdeki fırtınadan dolayı alabora olduğunda TUVALETTEYDİ. Gemi denizin derinliklerine batarken gemideki tüm mürettebat hayatını kaybetti. Tuvalette mahsur kalan Harrison Okene ise, gemideki diğer çalışanlarla aynı kaderi mucize eseri paylaşmadı.
Gemi denizin dibine oturdu. Okene ise, tuvaletin içinde kalan ve yüzeye çıkamamış havayı soluyarak tam 3 gün boyunca denizin dibinde kurtarılmayı bekledi.
Kendisi resmen bir Kaptan Amerika.
Ama İngiliz versiyonu.
Matthew Croucher, 2008 yılında İngiliz Ordusu ile Afganistan'da bir görevdeyken henüz 24 yaşındaydı. Asker arkadaşları ile yürürlerken, Croucher yerdeki mayına bastı ve tetiği çekmiş bulundu. Tüm arkadaşlarının bu mayınla öleceğini düşünen asker, mayının üzerine atlayarak ''BONBA!'' diye bağırdı ve arkadaşlarının kaçmasını sağladı. (Tamam, muhtemelen bonba! diye bağırmamıştır.)
Kendisini ise kesin ölümden, bombanın üzerine atlarken göğsünün önüne aldığı sırt çantası kurtardı. Mayının tüm şarapnelleri sırt çantasına isabet etti, Matthew Croucher ise patlamanın etkisiyle metrelerce havaya fırlayıp yere düştü.
Guinness Rekorlar Kitabı'na bileğinin hakkıyla adını kazıyan adam; Roy Sullivan.
Ya da Thor'un bileğinin hakkıyla da olabilir.
Roy Sullivan, Virginia'da (ABD) orman korucusu olarak çalışmaktaydı.
Roy Sullivan'ı 1942 yılında yıldırım çarptı. Sağ ayak baş parmağı yandı.
1969 yılında tekrar yıldırım çarptı. Kaşları yandı.
1970 yılında tekrar yıldırım çarptı. Sol omzunda yanıklar oluştu.
1972 yılında tekrar yıldırım çarptı. Saçları yandı, kafasını su variline sokmak suretiyle kurtuldu.
1973 yılında tekrar yıldırım çarptı. Kasketi yandı, saçları yandı, tekrar su varili...
1976 yılında tekrar yıldırım çarptı. Dizinde yanıklar oluştu.
1977 yılında tekrar yıldırım çarptı. Göğsü ve karnında yanıklar oluştu.
2011 yılında Japonya'da yaşanan Tsunami faciası hala hepimizin hafızasındadır...
İşte Japonya'yı altüst eden o büyük faciada, 4 AYLIK BİR BEBEK üç gün boyunca bir molozun altında kurtarılmayı bekledi. Mucize eseri boğulmayan, şirin vücudunda küçücük bir çizik bile oluşmayan bebek, arama kurtarma ekipleri tarafından ailesine teslim edildi...
İnanılmaz, değil mi? :)