LONDRA (İHA) - İngiliz basınında bugün, Danıştay'a düzenlenen silahlı saldırıda ölen Yargıç Mustafa Yücel Özbilgin'in cenaze töreni, Afganistan'ın güneyinde, hükümet birliklerine karşı Taliban yönetiminin 2001'de devrilmesinden bu yana yapılan en kapsamlı saldırılar ve İtalya'nın yeni Başbakanı Romano Prodi'nin geçmişte Senato'da yaptığı konuşma üzerine yapılan yorumlar öne çıktı.
BBC'nin Türkçe internet sitesi " http://www.bbc.co.uk/turkish " adresinde yer alan basın özetlerine göre, Danıştay'a düzenlenen silahlı saldırıda ölen Yargıç Mustafa Yücel Özbilgin'in cenaze törenine hemen hemen tüm İngiliz gazeteleri sayfalarında verdi. Financial Times'taki haberin başlığı, "Türkiye Başbakanı, cenaze nedeniyle eleştirildi" şeklinde. Gazete, Recep Tayyip Erdoğan'ın, Mustafa Yücel Özbilgin'in cenaze törenine katılmaması nedeniyle sert şekilde eleştirildiğini belirtiyor. Financial Times, Türkiye'deki gazetelerin Özbilgin'e düzenlenen saldırıyı neredeyse "kıyamet" olarak gördüğünü öne sürüyor. Times'ta bugün sayfalarına Danıştay'da düzenlenen saldırı sonucunda hayatını kaybeden yargıcın cenaze törenine ayırarak, "Türkler, öldürülen yargıç için yürüdü" başlığını kullandı. Guardian ve Independent ise, cenazeyle ilgili haberleri, uluslararası ajansların Türkiye kökenli gazetecilerinin haberlerinden sayfalarına taşımış. Guardian, "Binlerce kişi laik Türk yargıcın öldürülmesini protesto için yürüdü" ifadelerini kullandı. Gazete, 25 binden fazla kişinin katıldığı cenaze töreni sırasında hükümete istifa çağrılarının da yapıldığını belirtti. Independent'taki haberde ise cenazeye, öğrencilerden cüppeleri içindeki hakimlere, 15 binden fazla kişinin katıldığı belirtildi.
AFGANİSTAN'DA YİNE KANLI GÜNLER
Afganistan'ın güneyinde hükümet birliklerine karşı Taliban yönetiminin 2001'de devrilmesinden bu yana en kapsamlı saldırılar düzenlenmişti. Independent bugün sayfalarında bu habere yer ayırarak, "Kaç kişi daha?" manşetini kullandı. Gazetenin ilk sayfasında, ortada Irak'ta öldürülen bir İngiliz askerinin cesedinin bulunduğu tabut taşınırken çekilmiş bir fotoğraf bulunuyor. Resmin sağ ve solunda ise, bugüne kadar Irak'ta ölen İngiliz askerlerinin adları ve yaşları yazılmış. Independent, Irak'ta geçen hafta ölen İngiliz askerlerinden 5'inin cesetlerinin ülkelerine getirilirken, bu ortamda daha fazla İngiliz askerinin Afganistan'a doğru yola çıktığını hatırlatıyor.
Guardian'daki bir haberin başlığı ise "İngiliz yetkilisi, Pakistan'ın Taliban'ı barındırdığını söylüyor" şeklinde. Gazeteye konuşan Afganistan'ın güneyindeki İngiliz birliklerinin komutanı Chris Vernon, Taliban militanlarının son saldırılarını Pakistan'dan yönlendirdiğini ileri sürüyor. Gazete sayfalarında, "Taliban'ın karargahı, Pakistan'ın batısında, Afganistan sınırına yakın Kuetta kenti. Afganistan'da bir dizi saldırı düzenleyen şebekeleri buradan yönetiyorlar" ifadelerini kullandı.
İtalya'nın yeni Başbakanı Romano Prodi, Senato'da yaptığı konuşmada Irak Savaşı'nı "vahim bir hataydı" diyerek eleştirmişti. Prodi ayrıca, hükümetinin Irak'ta konuşlanmış İtalyan askerlerinin geri çekilmesi için parlamentodan onay isteyeceğini açıklamıştı. İtalya'nın yeni Başbakanı'nın sözlerine İngiliz gazeteleri farklı tepki göstermiş. Guardian'ın "Romalı dürüstlüğü" başlıklı başyazısında Romano Prodi'ye övgü göze çarpıyor. Gazete haberi, "Silvio Berlusconi'nin uzun süre transatlantik ilişkilere ağırlık vermesi sonrası, İtalya'nın dış politikasını yeniden Avrupa'ya yönlendirmek Romano Prodi'nin hedefleri arasındaydı. Prodi, Irak Savaşı ile ilgili görüşlerini dile getirirken acı gerçeği de söyleyerek, savaşın terörizmi daha büyük bir tehdit haline getirdiğini belirtti. İtalya Başbakanı böylece Avrupa'da çok daha geniş bir kesimin görüşlerini dile getirmiş de oldu. Klişe argümanlar artık kimseyi inandırmıyor. Irak'tan ayrılmak için bir takvim açıklamanın zamanı geldi" şeklinde verdi.
Times başyazısında, "Kırmızı İtalya" ifadelerini kullandı. Gazete, Prodi'nin çok parçalı bir sol hükümete başkanlık ettiğini, seçimlerde yüzde 1.4 oranında oy almış bir partiye tehditleri sonrası Adalet Bakanlığı'nı verdiğini belirtiyor. Times'a göre, İtalya'nın ihtiyaç duyduğu şey, uzlaşmaya dayalı bir siyaset değil, liderlik. Gazete haberde, "İtalya'nın mevcut bölünmüşlüğünde, uzlaşmayı beklemek, Godot'yu beklemeye benziyor. Oysa İtalyanlar'ın çoğunun, hemen hemen başka hiçbir konuda anlaşamasalar da, fikir birliği içinde olduğu tek konu var o da, ülkenin etkin bir hükümete ihtiyaç duyduğu. Ancak Senato'da sadece 2 üyenin muhalefete katılması hükümeti devirmeye yetecek. Silvio Berlusconi'nin görevden ayrılırken "Hoşçakalın" değil, neşeli bir şekilde "Arrivederci" yani "Görüşmek üzere" demesine fazla şaşırmamak gerek" ifadelerini kullandı.
MERKEL-BARROSO İKİLİSİNE ÖVGÜ
Haftalık The Economist dergisinin bugünkü sayısında yer alan yazılardan birinin başlığı, "Angela ve Jose şov" şeklinde. Bahsedilen kişilerden biri Almanya Başbakanı Angela Merkel, diğeri ise Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso. Dergi, 2 lideri karşılıklı dans ederken hicveden bir karikatür eşliğinde övüyor. Yer alan övgüde, "İki lider de Avrupa Anayasası üzerinde daha fazla çalışılması çağrısı yaptı. Ayrıca hem birlik içinde daha az bürokrasiden yanalar, hem de tüketicilerin daha fazla korunması gerektiği görüşündeler. Halen eğer Avrupa Birliği'nin (AB) yöneten birileri varsa, o da Alman ve Portekizli bu iki lider" ifadeleri kullanıldı.
The Economist'e göre bazı çevreler, Merkel-Barroso ikilisiyle, eski Almanya Başbakanı Helmut Kohl ve eski Avrupa Komisyonu Başkanı Jacques Delors arasında paralellik kuruyor. Kohl-Dellors ikilisi, AB'nin ortak para birimi Euro'yu benimsemesinin mimarları arasında gösteriliyordu. Ancak The Economist, feeklinde. Gazeteye konuşan Afganistan'ın güneyindeki İngiliz önümüzdeki yıl Almanya birliğin dönem başkanı olduğunda, Birlik'te bütünleşme sürecinin artmasını uman Merkel-Barroso ikilisinin hayal kırıklığına uğrayabileceği kanısında. Dergi haberi, "Sayın Merkel, Helmut Kohl değil. Angela Merkel, Helmut Kohl'ün aksine, AB'nin yüzleştiği en büyük sorunlar karşısında, birlikte kendisini azınlıkta buluyor. Bu sorunlar, Türkiye ve Rusya ile ilgili. Çok sayıda birlik üyesi ülke hükümeti Türkiye'nin üyeliğini istiyor, Rus gazından farklı kaynaklara yönelmenin yollarını arıyor. Almanya ise, hem Türkiye'nin üyeliğine şüpheyle yaklaşıyor, hem de Baltık Denizi'nde Rus gazına bağımlılığını arttıracak ve doğudaki komşularını hayal kırıklığına uğratacak bir boru hattı inşa ediyor" şeklinde verdi.