İngiltere'de medya ve siyaset ilişkisinin sorgulandığı bağımsız Leveson soruşturmasının beklenen raporu medyanın nasıl işleyeceğini düzenleyen bir kanun hazırlanmasını öneriyor.
Hükümet tarafından atanan Yargıç Lord Brian Leveson tarafından hazırlanan rapor İngiltere gazetelerinde telefon dinleme skandalının ardından yürütülen basın standartları soruşturmasının ayrıntılarını ve tavsiyeleri içeriyor.
Rapor, basın standartlarını yükseltmek adına yasayla desteklenen daha katı bir özdenetim sisteminin uygulamaya konulmasını savunuyor.
Ancak rapordaki öneriler oldukça büyük bir tartışma yaratacak gibi görünüyor.
İngiltere’de 300 yıldan fazla bir süredir ilk defa parlamentonun basının denetlenmesinde rol alması öneriliyor.
Zira hem medya hem de bazı siyasetçiler basına dair denetimlerde devletin herhangi dahli olmasına karşı çıkarken, koalisyon hükümetinde de konuya dair fikir ayrılıkları var.
Soruşturmayı yürüten komisyonun başkanı Lord Leveson basının on yıllardır “masum insanların hayatını yerle bir ettiğini” söyledi.
Leveson ayrıca rapordaki önerilerin kurbanların ve şikâyetçilerin haklarını koruyacağını savundu.
Lord Leveson raporda son 20 yıldır siyasetçiler ve basın mensupları arasında gelişen yakın ilişkiyi de sert biçimde eleştiriyor ve bu ilişkilerin kamuoyunun algısına zarar verdiğini savundu.
İngiltere'nin en çok satan Pazar gazetelerinden News of the World'ün kapanmasına yol açan medya-polis-siyasetçi ilişkilerine dair skandalı soruşturmasını Leveson Komisyonu yürüttü.
Komisyon, 2006 yılında patlak veren skandalla ilgili olarak pek çok Başbakan David Cameron’un da dâhil pek çok olduğu üst düzey siyasetçi ve medya mensubunun ifadesine başvurdu.
Cameron kanuni düzenleme yapılması fikrine dair “ciddi endişe ve şüphe” taşıdığını söyledi.
Avam Kamarası’nda konuşan Başbakan Lord Leveson’un mevcut sistemin değiştirilmesine dair ilkelerinin çoğuna sıcak baktığını belirtti.
David Cameron “Ancak düşünceyi ifade özgürlüğünü kısıtlama potansiyeli olan herhangi yasalardan kaçınmalıyız. Burada, yüzyıllardır demokrasinin siperi olan bu Kamara’da, bu sınırı aşmadan önce çok çok dikkatli düşünmeliyiz” dedi.
Bu arada İşçi Partisi Lideri Ed Miliband hükümeti raporu olduğu gibi kabul etmeye çağırdı ve 2015’e kadar yeni yasama sisteminin uygulamaya hazır olmasını istediğini söyledi.
Murdoch ailesi geçen yıl, İngiltere'de yayın yapan şifreli kanal BSkyB'deki paylarını % 40'tan % 100'e çıkarmaya çalışmış, ancak İngiltere'deki gazetelerinden News of The World'ün yasadışı telefon dinleme skandalının ortaya çıkması üzerine, geri adım atmıştı.
Yargıç Leveson'ın yürüttüğü soruşturmada, dün o dönem News International şirketinin yöneticisi olan oğul James Murdoch ifade verdi ve konuyla ilgili elektronik yazışmaları soruşturma heyetine sunuldu.
James Murdoch'a soruşturma heyeti tarafından ailenin ihaleye katılırken ne tür lobicilik faaliyetleri yürüttüğü ve siyasetçilerle özellikle de ihale konusundaki kararı verecek olan Kültür Bakanı Jeremy Hunt ile ilişkilerinin niteliği soruldu.
James Murdoch ihaleyi başbakanla "kısaca" konuştuğunu kabul etti ancak kültür bakanından yardım aldığı iddialarını reddetti.
Soruşturmaya kanıt olarak sunulan e-postalar ise, BSkyB ihalesini denetlemekle yükümlü Kültür Bakanı Jeremy Hunt ile Murdoch ailesinin medya şirketi News Corp'un yakın temasta olduğunu ortaya koyuyor.
Buna göre News Corp'un Halkla İlişkiler Müdürü Frederic Michel, Hunt'ın danışmanı Adam Smith'den "İngiltere hükümetinin süreç boyunca destek vereceğine" dair bir taahhüt aldığını söylüyor.
24 Ocak 2011 tarihli bir e-postadaysa Michel, "tamamen yasadışı yollardan" Hunt'ın, BSkyB ihalesi için neler diyeceğini öğrendiğini söylemiş.
James Murdoch, bu e-postanın bariz bir "şaka" olduğunu söyledi.
Bakan Jeremy Hunt, bir zamanlar internet sitesinde "Rupert Murdoch'un İngiltere'de televizyona yaptığı katkıların baş destekçisi" olduğunu yazmıştı.