Bu kez mesele yolun başındaki gibi aldatılmak değildi, daha hayat gailesi şeylerdi: Borç, haciz... Peki bir Türk rüyası Demet Akalın nasıl bugünlere geldi? İşte onun parlak hikayesi...
İnişli çıkışlı bir 'Türk rüyası': Demet Akalın
Hani “Amerikan rüyası” denen bir şey vardır ya. Çok çalışmakla bireyin istediği refaha, isterse de şöhrete kavuşabileceğini söyleyen o kült Amerikan pazarlaması. Demet Akalın da aslında (varsa öyle bir şey) “Türk rüyası”nın bir örneği. Öyle ki, gözümüzün önünde bunu gerçekleştirdi Demet.
1990 yılında annesinin bizzat elinden tutup yazdırdığı Ya-şar Alptekin mankenlik kursuyla başlayan eğlence dünyası macerası onu ta bugünlere kadar getirdi. Elbette Demet fırsatları görüp değerlendirmeyi de bildi.
Misal: Mankenlikle yetinip o meslekte kalmaya devam edebilirdi. “Şarkı da söyleyeyim” dedi ve bir anda o yola baş koydu.
Şarkıcılığı da sıradan kalabilir, hatta üç gün sonra unutulabilirdi de... Ama öyle olmadı. Çünkü o noktada devreye yaşadığı aşk hikayesi girdi.
Doğruya doğru; eğer insanların diline dolanan, onların kalbine işleyen, bir de sizi mağdur gördükleri bir hikayeniz varsa daha sağlam yer edinirsiniz zihinlerde/gönüllerde. Demet Akalın da (“Senin Anan Güzel mi?” şarkısının kli-binde de zamanında yer almış) İbrahim Kutluay’la yaşadığı aşk hikayesinde mağdur olmuştu.