Eğer ki beyni besleyen ya da beynin içerisinde yer alan kan damarlarının içerisinde herhangi bir şekilde kan akışı sekteye uğrarsa ve durursa ortaya bir beyin hasarı çıkar ve bu hasar neticesinde “felç” ismiyle de bilinen inme hastalığı görülmeye başlar.
Asırlardır insan hayatında yaşam kalitesini inanılmaz bir biçimde düşürüp sizin elden ayaktan düşmenizi ve günlük işlerinizi artık tek başınıza yapmanızı engelleyen felç hastalığı, günümüzde eskiye kıyasla daha iyi şartlar altında tedavi ediliyor ve hastanın iyileşmesi için daha uygun programlar hazırlanıyor. Yine de tüm bunlara rağmen ne yazık ki felci önlemek tamamıyla mümkün değildir. Sağlığınıza değer verip doğru beslenme alışkanlıkları edinerek ve bedeninize zarar veren bütün kötü alışkanlıklardan uzak durup sinir ve stresi olabildiğince çevrenizden uzaklaştırarak felç hastalığını yaşama riskinizi minimum seviyeye indirebilirsiniz.
WHO (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından paylaşılan bilgilerde hastalık şu şekilde tanımlanıyor; herhangi bir başka sebep olmaksızın doğrudan beyin damarlarını etkileyen, bedene hızlı bir şekilde yerleşip kısmi veya daha nadir görüldüğü durumlarda genel beyin görevlerinin yerine getirilememesine neden olup bir gün boyunca veya daha uzun zamanlar dahilinde süren ve ilerlediği hallerde ölüme kadar gidebilen klinik vakalara “inme” ismi verilir.
Daha basit bir şekilde inme nasıl olur konusunu açıklamak gerekirse; bir tür kalp ve damar hastalığı olarak karşımıza çıkan felç hastalığı, beyne kan taşıyan ya da beynin iç bölgesinde bulunan damarlarda herhangi bir sebep yüzünden hasar oluşması ve bu hasardan kaynaklı olarak işlev bozukluklarının ortaya çıkması ile vuku bulur.
Beynin hasardan etkilenen bölümündeki problemin seviyesine göre hastalığın da ağırlık derecesinde değişim gözlenir. Bu sebep yüzünden her hastada felç rahatsızlığı eşit seviyede etki göstermez. Bazı hastalarda bulgular kısa sürede düzelirken bazılarında ise daha ağır durumların varlığını koruduğunu ve aylar boyunca bu ciddi durumun sürdüğünü görebiliyoruz. Felç hastası olan kişilerde genelde bulgular tespit edildikten bir sene içerisinde neredeyse bu bulguların tamamıyla düzeldiği gözlenir ama bir sene geçtikten sonra da bu bulgular sürüyorsa kolay kolay düzelmesi beklenmez.
Doktorlar bir kez felç hastalığı ile karşılaşan bir hastanın hayatının ilerleyen sürecinde tekrar bu hastalıkla karşılaşma ihtimalinin, bu rahatsızlığı hiç deneyimlemeyen kişilere oranla daha yüksek olduğunu belirtiyor. Bu sebeple, hayatınızın önceki döneminde felç hastalığını deneyimlediyseniz hayatınızı daha dikkatli bir şekilde sürdürüp sağlığınıza olabildiğince dikkat etmeniz gerekir. Doktorunuzun size sunduğu önerilerden uzaklaşmayarak ve beslenmenize dikkat ederek ikinci bir felç ile karşılaşma riskinizi düşürebilirsiniz.
Genel anlamda iki ayrı türde felç hastalığının varlığı kabul edilir. Hemorajik felç ile iskemik felç olarak adlandırılan bu iki tür felç rahatsızlığını kıyaslamak gerekirse; iskemik türdeki felcin yüzde 85 oranında, hemorajik türdeki felcin ise yüzde 15 oranında görüldüğünü belirtebiliriz.
İskemik türdeki felçte; kalpten fırlayan pıhtılar veya karotidlere benzemekte olan, daha büyük damarlarda bulunan plaklardan fırlayan parçacıklar yüzünden beynin beslenmesine katkı sağlayan damarların tıkandığını gözlemleriz. Damar tıkandıktan sonra ilgili damar tarafından beslenen beyin bölgesinde düzgün bir şekilde kan akışı olmadığı için hasar oluşur ve süre ilerledikçe hasar daha da büyük bir hal almaya başlar. Beş dakikadan daha uzun zaman boyunca kesilmiş bir kan akışı söz konusuysa hasarın oluşumu kaçınılmaz olabilir. Genel olarak iskemik felcin ağrısız olarak ortaya çıktığını da söyleyebiliriz.
Felcin daha nadiren rastlanan çeşidi olan hemorajik felç ise beyin kanaması kaynaklı olarak meydana gelen bir tür rahatsızlıktır. Beyni besleyen damarların beyin kanaması sonrasında çatladığını veya yırtıldığını görmek mümkündür. Bu şekilde hasarların meydana gelmesiyle birlikte beyindeki söz konusu bölümde kanamaların oluşması kaçınılmaz olur. Damar, kanamadan etkilendikten sonra kan akışı sayesinde beslediği bölgeyi besleyemez hale gelir ve bu alanda hasar oluşumu gözlenir. Hasar bölgelerine ilişkin sorunlar çeşitli muayenehane tetkikleri sayesinde ortaya çıkartılabilir.
Beyin içerisinde hangi alanda ne seviyede bir hasarın meydana geldiği analiz edilebilirse felç hastalığının negatif sonuçları daha rahat bir şekilde önlenebilir ve azaltılabilir. İskemik felçten farklı olarak hemorajik inmenin ağrılı bir şekilde oluştuğunu söyleyebiliriz.
Geçici inme belirtilerini düşündüğümüz zaman ise bu durumun yukarıdaki her iki tip felç ile meydana gelebildiğini söyleyebiliriz. Beynin hangi noktasında hasar meydana gelirse; o noktanın sorumlu olduğu alan ile ilgili bir felç yaşayabilirsiniz ve bu felcin kısmi ya da geçici olup olmaması tamamıyla hasarın büyüklüğü ve beyinde yarattığı etki ile alakalıdır. Söz konusu durum her hastada daha farklı şekilde ortaya çıktığı için kısmi felç ve geçici felç konusunda net bir hasar boyutu vermek mümkün olmuyor. Bunun sağlanması için doktor tarafından gerekli tetkiklerin yapılması gerekir.
Felç hastalığının ortaya çıkmasına sebep olan birçok faktörün varlığından söz edebiliriz. Genel anlamda felce sebep olan durumun kan taşıyan damarlarda meydana gelen problem sebebiyle beyinde oluşan hasara dayandığını yazımızın önceki bölümlerinde söylemiştik. Bu temel faktör dışında kimi risk durumları da felcin oluşmasını tetikleyebilir.
İnmenin en çok rastlanan nedenlerinden biri olarak yüksek tansiyon problemini gösterebiliriz. Ülkemizde şeker hastalığının ardından en çok rastlanan ikinci rahatsızlık konumunda yer alan yüksek tansiyon, bu kadar yaygın olarak görüldüğü için Türkiye topraklarında ne yazık ki felç vakalarının da yaygın olarak görüldüğüne şahit oluyoruz. İnsanların felce yakalanma nedenlerine göz attığımız zaman felç hastalarının yaklaşık yarısının yüksek tansiyon yüzünden felç geçirdiğini söyleyebiliriz.
İlk seviyede çok belirgin semptomlar sahip olmayan yüksek tansiyon, ileri aşamalarda kalp krizi, inme gibi ağır hastalıkların oluşumuna sebep olabiliyor. Göğüs ağrısı, burun kanaması, baş ağrısı, nefes darlığı, yorulma, idrarda kan görülmesi, görme bozuklukları, düzensiz kalp atışı, göğüste oluşan ağrının kulak ve boyna vurması gibi çeşitli belirtilerle kendini hissettiren yüksek tansiyon, doktor tavsiyelerine uyularak ve dikkatli bir şekilde beslenerek etkileri ortadan kaldırılabilecek bir hastalıktır.
Muz, limon, karpuz çekirdeği, soğan suyu, hindistan cevizi, kereviz, sarımsak, acı biber gibi gıdalar doktorlar tarafından tavsiye edilen miktarda düzenli olarak tüketildiği durumda kan damarlarını genişletir ve tıkanıklık riskini düşürür. Bu tip gıdaları yiyerek yüksek tansiyonun etkilerini azaltabilir ve ilerleyen yaşamanızda felç oluşumuna yönelik ihtimali en alt seviyelere indirebilirsiniz.
Türkiye’de en sık rastlanan rahatsızlık olan şeker hastalığı, inmeye neden olma açısından düşündüğümüzde yüksek tansiyon kadar ağır bir felç sebebi olarak gösterilmez. Diyabet ismiyle de tanınan şeker hastalığı, pankreas tarafından yeterli miktarda insülin salgılanamaması neticesinde ya da üretilen insülinin etkili şekilde kullanılamadığı durumlarda meydana gelen ve gelişen bir vakadır.
Günümüzde her 12 kişiden birinde görülme ihtimaline sahip olan şeker hastalığı, toplumun birçok kesimi tarafından yeteri kadar ciddiye alınmıyor ve teşhis geciktiriliyor. Durum böyle olunca da ilerleyen evrelerde şeker hastalığının inme gibi ağır durumların oluşumuna neden olması kaçınılmaz oluyor. Felç gibi ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalmamak için şeker hastalığına dönük en ufak bir belirtiyi bile ihmal etmemeniz ve uzman desteği almanız tavsiye edilir.
Eğer uzun süredir sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıklar ile yaşamınızı sürdürüyorsanız bu tip ürünlerin insan sağlığını birçok açıdan tehdit ettiğini bizzat deneyimlemiş olmalısınız. Alkol ve sigara, çok farklı hastalıklara sebep olabildiği gibi inme hastalığının oluşmasına da uygun zemini hazırlar.
Bu ürünleri tüketmeniz durumunda damar tıkanıklarının oluşmasına ve beyinde hasarın meydana gelmesine uygun bir zemin hazırlamış olursunuz. Örneğin, çok fazla sigara içiyorsanız bu durum beyni besleyen damarlardan birinde damar tıkanıklığının oluşmasına sebep olabilir. Diyelim ki tıkanan damar görmeden sorumlu alanı besliyordu. Bu durumda görme kaybı yaşayabilirsiniz.
İnme hastalığının bir diğer nedeni ise strestir. Stres yüzünden geçici olarak kan basıncında bir artış olur ve bu artış felcin oluşmasını tetikleyebilir. Çok stresli bir olay yaşayan ya da beklenmedik bir şekilde kötü bir haber alıp büyük bir stres yaşayan insanlar, ani bir şekilde felç geçirebiliyor. Aynı şekilde hayattaki bir gelişmeyi kafaya takıp bunu düşünüp stresli bir ortam yaratmak da kişinin sağlığına oldukça büyük zararlar verebiliyor.
Tüm bu sebepler yüzünden mümkün olduğunca stresten kaçınmak gerekir. Her ne kadar sıkıntılı bir durumun içerisinde olsanız da unutmamanız gereken şey; sağlığın en büyük hazine olduğudur. Ani ve yüksek seviyede bir stres ile karşılaşırsanız bununla baş etmeye ve bunu ortadan kaldırmaya çalışın. Güzel şeyler düşünün ve stresli durumun etkisini azaltmak için sizi mutlu eden şeylerle vakit geçirmeye çalışın.
Çok fazla yemek yerseniz de felç riskinizi artırmış olursunuz. Fazla kilolar ve obezite sebebiyle vücutta fazla yağ depolanıyor ve bu yağ, kan akışının sağlıklı bir biçimde gerçekleşmesine engel oluyor. Hal böyle olunca da vücudunuzda barındırdığınız tüm fazla kilolar, kan akışınız için bir tehdit unsuru haline gelebiliyor ve inme için uygun zeminin oluşmasına sebep oluyor.
Tek başına egzersiz yapmama halinin bir felç sebebi olduğunu söylememiz mümkün değildir ama eğer ki fazla sigara içiyorsanız, yüksek tansiyon, şeker ya da fazla kilolar gibi riski yükselten durumlarla da karşı karşıyaysanız egzersiz yaparak felç ihtimalini azaltmanız gerektiğini söyleyebiliriz. Bir uzman tavsiyesi ile hazırlanacak basit bir egzersiz programı, kan akışının düzenlenmesi ve inme riskinin düşürülmesini önemli ölçüde destekler.
Eğer ki karşınızda inme belirtileri gösteren bir hasta varsa olabildiğince hızlı bir biçimde onu hastaneye getirmeniz gerekir. Sağlık ekipleri kendisine ne kadar hızlı müdahale eder ve tetkikler ne kadar hızlı gerçekleştirilirse felç yüzünden ortaya çıkacak hasar o kadar azalır. Eğer bir hasar söz konusuysa bu hasar yüzünden gelişim gösterecek fiziksel engel durumları daha küçük seviyelerde seyreder.
Felç belirtileri gösteren bir hastanın yanındaysanız ve sağlık ekiplerinin size ulaşmasını bekliyorsanız hastada oluşan her semptomu dikkatli bir şekilde izlemeniz gerekir. Sağlık personelleri geldiğinde ise hastada gözlemlediğiniz tüm belirtileri onlara aktararak teşhisin daha hızlı gerçekleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Felç hastalığının en temel belirtilerinden biri konuşurken ve bir şeyleri anlamaya çalışırken güçlük yaşamaktır. Eğer karşınızdaki kişi, normal şartlar altında kolaylıkla yanıtlandırabileceği bir soruya cevap vermekte ve konuşmakta güçlük çekiyorsa, etrafa anlamsız bakışlar atıyorsa bunun bir inme belirtisi olabileceğini düşünün ve hızlı bir şekilde kişiyi hastaneye yetiştirmeye çalışın.
Vücudun belirli alanlarını etkileyen uyuşma hissi, felcin en sık rastlanan ikinci belirtisi olarak kabul ediliyor. Uyuşukluğun olduğu bölgeyi tespit ederek beynin hangi alanında felcin etkilerinin oluştuğunu da tespit edebiliriz. Her hastada aynı bölgede meydana gelmeyen uyuşma hissi, söz konusu bölgeyi yöneten beyin bölümündeki bir hasardan kaynaklanır.
Ani bir şekilde meydana gelen görme problemleri, felç oluşumuna işaret eden belirtilerden biridir. Bu tip vakalarda kişi etrafında olan biteni görmekte ve anlamakta sıkıntı çeker. Bulanık görme ya da gözlerin kararması gibi durumlar da söz konusu olabilir. Çok uykusuz olduğunuzu ve inanılmaz yorucu bir gün geçirdiğinizi düşünmüyorsanız ve bu çeşit bir belirtiyi tetikleyen herhangi bir rahatsızlığınız yoksa hızlıca bir uzmana gitmelisiniz.
Bir tanıdığınızda ya da gözlemlediğiniz birinde sebepsiz yere yürüme bozukluğu meydana geldiyse ve bu bozukluğu tetikleyen başka bir dış faktör yoksa meydana gelen denge kaybı felcin getirdiği bir semptom olabilir.
Felce ilişkin sorunlar, beyni besleyen ya da beynin içinde bulunan damarlarda bir sıkıntı çıkmasıyla vuku bulduğu için felç durumunda şiddetli bir baş ağrısı gözlemlemek mümkündür. Baş ağrısı ile beraber bilinç kaybı ve kusma gibi etkiler de gözlemlenebilir.
Felç hastalığının tedavisinde en büyük faktör zamandır. Zaman her şeyden önemlidir ve erken teşhis hayat kurtarıcıdır. Erken müdahale sayesinde felcin birçok ağır sonuçları engellenebilir ve kişinin bazı işlevlerinin kaybolmasının önüne geçilebilir.
Önceden felç hastalığından muztarip olan kişiler için özel ve çok etkili bir tedavi metodu bulunmuyordu ama teknolojinin gelişmesi ve hastalık konusunda uzmanların daha çok bilgi sahibi olmasıyla beraber “tromboliz” yöntemi felçli hastalara da uygulanmaya başlandı. Daha önce kalp hastalarının tedavisi için dünyanın pek çok noktasında uygulanan bir yöntem olan tromboliz, felç durumları için de ruhsatlandırıldı ve hastalar için önemli yararlar sağladı. Fakat bu yöntemden yararlanabilmek için felç belirtileri ortaya çıktıktan en geç 4,5 saat içerisinde hastanede olmanız gerekiyor. Zaman geçtikçe tromboliz yöntemiyle tedavi imkansız hale geliyor.
Kimi vakalarda ise beyinde hasar oluşan bölgeye cerrahi bir operasyon düzenleniyor ve bu operasyonla beraber söz konusu bölgede iyileşme görülmesi bekleniyor. Bu müdahalelerin ardından hastanın daha sağlıklı ve çabuk bir şekilde işlevlerini geri kazanabilmesi için rehabilitasyon dönemi son derece önemlidir. Felç yüzünden çalışamaz konumda olan bölgenin zaman içerisinde kuvvetlenerek eski sağlığına kavuşabilmesi için fizik tedavi süreçleri ve uzmanlar tarafından tavsiye edilen programlar ısrarla ve düzenli olarak uygulanmalıdır.