İnme veya felç, beyne giden damarların tıkanmaları ya da damar dışına kanamaları sonucunda ortaya çıkan ani güç-kuvvet-his kaybı, konuşma ve görme bozuklukları olarak tanımlanabilir. Meydana gelen hasarın yerine ve büyüklüğüne göre farklı şiddette belirtiler ortaya çıkar. Hastalığın tedavisi için ilk dönemden itibaren, bağımsız yürüme ve günlük işlerini yapabilme sürecine kadar geçen her basamakta rehabilitasyon süreci planlanır. İnme tedavisinde fizyoterapi programının en önemli kısmının hastanın detaylıca değerlendirilmesi olduğunu söyleyen Doç. Dr. Özlem Solak, sözlerine şöyle devam etti: “Değerlendirme sonrası elde edilen bilgiler ışığında hangi rehabilitasyon yönteminin uygulanacağına karar verilir. Ara ara yapılan kontroller sonucunda, karar verilen güncel rehabilitasyon yönteminin etkili olup olmadığı belirlenmelidir. Eğer beklenen gelişme sağlanamaz ise rehabilitasyon programı güncel bilgiler ışığında değiştirilmeli veya yeni yöntemler eklenmelidir. Bu sayede, rehabilitasyonda en üst düzeyde hastanın bağımsızlığını kazanmasına çalışılır. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa o kadar başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Ne kadar süreceği ise hastanın durumuna göre değişiklik gösterir.”
UYGUN TEDAVİ İLE HASTALAR ESKİ FORMUNA KAVUŞABİLİR
İnme geçiren hastaların ve hasta yakınlarının en merak ettikleri soru hastanın tekrar eski haline dönüp dönemeyeceğidir. Solak, bu konu hakkında, “ İletişim bozukları ve yutma problemleri aylar içinde iyileşir. Konuşma terapisi bazen 1-2 yıl kadar sürdürülmek zorundadır. Akut hastalık sonrası 1-4 aylık süreçte hasta belirlenen hedeflere ulaşana dek haftada 3-5 kez rehabilitasyon programına devam etmelidir. Özellikle fizik tedavide yapılan egzersizler ve hastanın evde uyguladığı ev egzersiz programları sayesinde hastaların çoğu başlangıçta yürüyemezken ilk aylardan itibaren baston ve yürüme cihazı ile ya da tamamen bağımsız yürüyebilmektedirler. Sadece bazı hastalarda düşük ayak problemi kalıcı olabilir. Bu hastalara ayakkabı içinde kullanılabilecek atel ve ortezler önerilir. Tedavide yaş, etkilenim düzeyi, eşlik eden diğer hastalıklar, hastanın gayret ve azmi, psiko-sosyal faktörler ve aile desteği çok önemlidir. En önemlisi hastaların kendine; sonrasında tedaviyi uygulayan sağlık personellerine inanması, güvenmesi ve önerilerine uyması gerekir.” dedi.