Araştırma sonunda hazırlanan raporda, bu 10 riskin, dünyadaki yılda 56 milyon ölümün yaklaşık yüzde 40'ından ve sağlıklı yaşam yıllarının global kaybının 3'te birinden sorumlu olduğu açıklandı.
Raporda, araştırmanın en çarpıcı bulgularından birinin, risklerin çoğunun tüketime bağlı olması ve yüksek tüketim ve yetersiz beslenmeden kaynaklanması olduğu vurgulandı. Bu bulgunun, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki farkı dramatik olarak gözler önüne serdiği belirtilen raporda, milyonlarca prematüre ölüme ve 10 milyonlarca sağlıklı yaşam yılı kaybına neden olan önlenebilir şartlarla toplumların nasıl başa çıkabileceklerini gösteren bir yol haritası çıkarılması amaçlanıyor.
WHO'ya göre, dünyada, 5 yaş altı 174 milyon çocuğun kötü beslendiği tahmin ediliyor. Çocukların kötü beslenmesi, hastalıklara karşı düşük dirence olduğu kadar, fiziksel ve ruhsal gelişimin yetersiz olmasına da neden oluyor. Yetersiz beslenme, gelişmekte olan ülkelerde küçük çocuk ölümlerinin yüzde 35'ine, doğrudan veya dolaylı şekilde neden oluyor.
Rapora göre, her yıl yarım milyon kadın, yoksulluk ile şiddetini artıran hamilelik komplikasyonları nedeniyle hayatını kaybediyor. Kadınların sağlığını geliştirme çalışmaları, çocuk doğururken karşılaşılan ölüm risklerini de azaltmayı içeriyor. Evli kadınlar arasında 1960'lı yıllarda yüzde 10'dan az olan doğum kontrol yöntemi kullanımı, bugün yüzde 60'ların üzerine çıkmış durumda. Tahmini 123 milyon kadının, hala aile planlaması açısından karşılanmamış ihtiyaçları bulunuyor. Protein-enerji yetersiz beslenmesi ve demir eksikliği, kadınlar arasında erkeklere oranla daha yüksek görülüyor. Fakirlik, kadınlar arasında stres ve depresyonun yanı sıra ev içi şiddetin de ek bir faktör olmasıyla birlikte önemli bir etken olarak kabul ediliyor.