Vücut Bütünlüğüne İlişkin Kimlik Bozukluğu hastalığı yaşayan kişilerde fiziksel görünümü ve ideal beden algısı tamamen birbirinden farklı bir biçimde işliyor. Bu hastalık literatürde kişinin vücudunun bir parçasını kendisine ait hissetmemesi olarak açıklanıyor.
Bu hastalığa sahip olan kişiler genellikle kol ve bacaklarının kendilerine ait olmadığını iddia ediyorlar. Bacak sendromunda iki farklı durumda inceleme yapılıyor. İlk durumda bir bacağını diğerine göre daha çirkin bulma hatta nefret etme hali hakim oluyor. Diğer durumda ise bacağını sanki başka birinin vücudundan alınmışçasına kendisine ait hissetmiyor, varlığına katlanamıyor. Onları rahatlatabilecek tek şey o bacaktan kurtulmak. Nadiren görülen bu hastalık bacak dışındaki tüm uzuvlar içinde aynı şekilde ilerliyor.
Hastalar vücutlarının kafalarında kendilerini ilişkin yarattıkları görüntüyle örtüşmediğine inanırlar. İstenmeyen uzuvlarının onları çirkin, kusurlu ve engelli yaptığını hissederler. Çoğu zaman uzuvları gerçekten kesilmiş insanları kıskanma eğilimi gösterirler fakat bu duygudan utanç duyup hissettiklerini açığa vurmazlar.
Hastalık üzerine araştırmalar yapan psikolog ve nörologlar arasında yaygın bir görüş beynin doğru bir şekilde haritalanmamasından kaynaklandığı yönündedir. Vücuda ait olmadığı düşünülen organın beyinde sahip olması gereken sinirsel bir karşılığının gerçekten olmadığını düşünüyorlar. Yabancı olarak görülen organ uyarıldığında beyinde gerçekleşmesi gereken bir aktivite görülmemektedir. Beynin haritalandırılması küçük yaşlarda başladığı için bu hastalığın aslında çocuk dönemlerinde ortaya çıktığı düşünülüyor.