İşlenmiş gıdalar, karbonhidrat ağırlıklı beslenme ile birlikte son yıllarda artan hareket azlığı nedeniyle görülme sıklığı artan insülin direnci; kanser, obezite, tansiyon, diyabet, felç, karaciğer yağlanması gibi pek çok ciddi hastalığa davetiye çıkarıyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Aytaç Karadağ, insülin direncini dengelemek için yapılması gerekenler hakkında bilgi verdi.
SÜREKLİ ACIKANLAR DİKKAT!
Vücutta insülin direnci gelişmesiyle, tüketilen gıdalar öğütülemediği ve yağ olarak depolandığı için kilo alımı artmakta ve yapılan diyete rağmen kilo verilememektedir. İnsülin direncinde kilo hem zor kaybedilir,hem kolay kazanılır. Aynı zamanda acıktırıcı etkisi olan insülin bu hastalarda fazla miktarda üretildiği için açlığa tahammül azalmaktadır.
PEK ÇOK HASTALIĞA YOL AÇIYOR
İnsülin direnci, tüketilen şekerli ve unlu, hamur işleri, ekmek, makarna, pirinç gibi karbonhidratı bol gıdaların beslenme alışkanlığı haline dönüştürülmesiyle gelişen bir hastalıktır. Karaciğerde yağlanmaya yol açmasının yanında kalp ve beyin gibi hayati organlara da etki ederek kalp krizi, felç gibi hastalıklara davetiye çıkarmaktadır. Pankreas bir müddet sonra insülin üretmekten yorularak tembelleşir ve kan şekeri düzeyi yükselmeye başlar.Buna bağlı olarak ilk önce kan şekeri düşüklüğü, çabuk acıkma sonrasında ise kendini şeker hastalığı olarak belli etmektedir. Şeker hastalığı yatkınlığına sebep olması haricinde obezite, adet düzensizliği, kısırlık, kilo vermekte zorlanma, gut hastalığı, yüksek tansiyon, fibrokistik meme hastalığı, kısırlık, yumurtalıklarda kist, kalp krizi, felç, kolesterol, trigliserid yüksekliği ile meme, akciğer, pankreas, prostat, karaciğer, kalın bağırsak kanseri gibi birçok ciddi hastalığa zemin hazırlamaktadır.
40 YAŞINDAN ÖNCEKİ KALP VE TANSİYON RİSKLİ
Vücutta insülin direncinin yükselmesi açlık krizi, çabuk acıkma, yeme düşkünlüğü, yemekten sonra uyku bastırması, tatlı yeme dürtüsü, gece yeme isteği, halsizlik, çabuk yorulma, konsantrasyon eksikliği, unutkanlık, kronik yorgunluk sendromu, sinirlilik, terleme, çarpıntı, sabahları yorgun kalkma, cinsel isteksizlik, erken boşalma, ereksiyon problemi, ödem, horlama, gün içinde uyuklama hissi şikayetleri olduğunda muhakkak insülin direncine yönelik araştırma yapılması gerekmektedir. Ailesinde şeker hastalığı olan, şeker düşüklüğü atakları olan, gebelik döneminde kan şekeri yükselmiş olan, 40 yaşın altında kalp krizi veya tansiyon yüksekliği olan insanlar insülin direnci açısından risklidir.
YAŞAM TARZINIZI DEĞİŞTİRİN
İnsülin direncini dengelemek için haftada 4 gün bir saat yürüyüş yapın, karbonhidratsız beslenme alışkanlığı kazanın ve akşam 20.00’dan sonra yemek yemeyin. Açlık kan şekeri ve insülin değerinin formülasyonu ile elde edilen HOMA-IR skoru çok yüksekse uzmana danışarak yaşam tarzı değişikliğine ilaveten tıbbi ilaç desteği de önerilebilir.
İNÜSİLİN DİRENCİ DENGELENDİĞİNDE YAŞAM KALİTESİ CİDDİ ORANDA ARTIYOR
İnsülin direnci dengelendiğinde vücutta meydana gelen değişimler şöyle sıralanmaktadır:
Hipoglisemi sorunu ortadan kalkıyor.
Tatlı krizleri, açlık nöbetleri yok oluyor.
Uyuklamalar, sinirlenmeler, öfkeler, anlamsız, aşırı ve ani tepkiler, uyku bölünmeleri, çarpıntı ve terlemeler tarihe karışıyor.
Kilo vermek kolaylaşıyor. Verilen kilolar geriye alınmıyor.
Kan şekeri yükselmeleri sona eriyor. Şeker hastası olmanın önüne geçilebiliyor.
Kan yağları dengeleniyor.
Trigliserid normale dönüyor.
İyi kolesterol HDL yükseliyor. Total kolesterol düşüyor.
Kan basıncının dengelenmesi kolaylaşıyor.
Karaciğer yağlanması ortadan kalkıyor.