HABER

IRA rahibi adaletten nasıl kaçtı?

Kuzey İrlanda’nın Claudy kasabasında 1972’de dokuz kişinin ölümüne neden olan İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) saldırısının bir Katolik rahip tarafından planlandığı ortaya çıktı.

IRA rahibi adaletten nasıl kaçtı?

Yetkililerin yürüttüğü soruşturma kapsamında, rahibin terör saldırısındaki rolünün üst düzey polisler, dönemin hükümet yetkilileri ve Katolik Kilisesi tarafından gizlendiği öğrenildi.

İrlanda hükümeti yetkilileri ortaya çıkan örtbas olayı yüzünden “derinden üzüntü” duyduklarını ifade ederken, Katolik Kilisesi kabul ettiği bulguların şok edici olduğu açıklamasını yaptı. Ancak Kilise olayın örtbas edilmesinde parmağı olduğunu reddetti. Claudy kasabasının ana caddesinde 31 Temmuz 1972 tarihinde meydana gelen patlamada dokuz kişi ölmüş, 30 kişi yaralanmıştı.

Ölenlerin arasında üç çocuğun olduğu kanlı saldırının sorumlusu bulunamamış ve IRA saldırıyı üstlenmemişti. Geçtiğimiz gün yayımlanan polis soruşturmasına ait rapor, Claudy yakınlarındaki Bellaghy kasabasında yaşayan rahip James Chesney’nin saldırının arkasında olduğunu ortaya koydu.

Saldırıyı araştıran müfettişler, rahibin İrlanda’nın Londonderry şehrinin güneyindeki IRA operasyonlarının başında olduğunu belirtti. Raporda ayrıca müfettişlerin bombalama olayının birkaç ay sonrasında rahibi için tutuklamak için girişimlerde bulunduğu ancak üst düzey polis yetkililerinin buna engel olduğu ifade edildi.

Üst düzey politikacılar, mezhep çatışmalarının kontrolden çıktığı ve Kuzey İrlanda’nın iç savaşın eşiğinde olduğu günlerde rahibin tutuklanmasından kaçındı. Bu amaçla Chesney gizlice başka bir yere tayin edildi.

POLİS-HÜKÜMET GÖRÜŞMELERİ Polis kayıtlarında, Kuzey İrlanda Bürosu’ndan bir yetkilinin İrlanda’daki Katolik Kilisesi’nin başı Kardinal Conway ile görüştüğü ve kardinalin kendisine Chesney’nin kötü karakterli olduğu ve transfer edilmesinin değerlendirildiğini söylediği yer aldı.

Dönemin Emmiyet Müdürü Sör Graham Shillington’da aralarında bulunduğu yetkililer ise Chesney’in İrlanda Cumhuriyeti sınırının hemen karşısında bulunan Donegal yerine, 320 km güneydeki Tipperary’e gönderilmesini önerdi.

Chesney’nin gizlice gönderilmesine yönelik görüşmeler kilise kayıtlarıyla teyit edildi. Kardinal Conway’in 5 Aralık 1972 tarihinde günlüğüne düştüğü notlarda Kuzey İrlanda Dışişleri Bakanı’yla yaptığı görüşmeden bahsedildi.

1973 yılında erken emekli edilen Chesney, o yılın sonlarında Donegal’a gönderildi. Üst düzey meslektaşları tarafından sorguya çekilen rahip saldırılarda rolü olduğu iddiasını reddetti, 1980’de ise hayatını kaybetti.

Kuzey İrlanda Bakanı Owen Paterson, “Kendi açımdan ve hükümet adına, rahip Chesney’nin iğrenç saldırıdaki rolünün titiz bir şekilde soruşturmadan geçirilmediği ve kurbanlar ile ailelerine adalet ulaştırılmadığı için derin üzüntü duyuyorum” dedi.

Armach şehrinin başpiskoposu Sean Brady ile Londonderry piskoposu Seamus Hegarty ise, yaptıkları ortak açıklamada, Claudy bombalaması hakkında yürütülen soruşturmada elde edilen bulguları kabul ettiklerini ve Kuzey İrlanda’daki tüm kiliseler adına yaşanan cinayeti kınadıklarını ifade etti. Yine de Kilise yetkilileri olayın örtbas edilmesinde payları olduğunu reddetti

Claudy'deki bombalamanın ardından ortalık savaş alanına dönmüştü.

IRA’YA O YIL KATILDI
Chesney’nin İngiliz askerlerinin neden olduğu “Kanlı Pazar” olayının ardından IRA’nın Londonderry’nin güneyindeki koluna 1972’nin başlarında katıldığı düşünülüyor.

Chesney’nin planladığı bombalamanın ardından transfer edilmesinde rol alan tüm üst düzey yetkililer ise hayatını kaybetti. Polis, saldırı öncesinde elde edilen istihbaratın bombalamayı önlemeye yetecek kesin bir delil ortaya koymadığını belirtti.

Raporun sonuç kısmında şu eleştiriye açık ifadeye yer verildi: “Rahip Chesney’nin terör eyleminde yer aldığına işaret eden istihbarat ve bilgiye sahip olmuş ve Chesney’nin soruşturmadan uzak kalmasına neden olmuş olabilecek üst düzey polis yetkililerinin hataları Claudy bombalaması soruşturmasını tehlikeye atmıştır.”

Polis ombudsmanı Al Hutchinson, “1972’de şiddet olaylarının dorukta olduğu ele alınırsa, bir rahibin tutuklanmasının olayları daha da kötüleştirebileceği gerçeği kabul edilebilir. Ayrıca polisin şüpheli gördüğü bir kişiyi soruşturmaması da ciddi sonuçlara neden oldu” dedi.

Hutchinson, eğer polisin hükümetle yaptığı anlaşmada yer alan kişiler hayatta olsaydı, “Eylemleri daha derin bir soruşturmaya izin verecek şekilde sorgulanırdı” diye konuştu.

En Çok Aranan Haberler