Brazier, Irak’ta kansere yakalanmasına neden olduğunu düşündüğü olayı şöyle anlatıyor: “Saddam’ın hiçbir kitle imha silahına sahip olmadığının ortaya çıkmasından çok önceydi. Mart 2003’te zırhlı bir aracın içinde bir operasyonu takip ediyorduk. Savaş uçaklarının havaya uçurduğu bir cephaneliğin dumanı gökyüzünü kaplamıştı. Nükleer, biyolojik ve kimyasal ortama karşı koruma sağlayan giysiler giymiştik.”
“Göstergeler zararlı madde seviyesinin çok yüksek boyutta olduğunu gösterince herkes gaz maskelerine sarıldı. Ancak maskemi giyebilmem bir türlü mümkün olmadı ve tehlike geçtiğine dair bilgi verildikten ancak dört saat sonra onu takabildim.”
Birkaç ay önce alnında şişlik meydana gelen Brazier, hastanede yapılan tetkikler ardından lenf kanseri olduğunu öğrendi. Brazier, Irak’ta bulunduğu süre içinde güneş gözlüğü, kask ve atkı kullanarak çevrenin zararlı ortamından korunmaya çalıştığını, ancak bir tek alnının sürekli açıkta kaldığını belirtti.
Araştırmalara başlayan Brazier, fakirleştirilmiş uranyum ve tank savar mermileri hakkında bilgi topladı. Ardından, Felluce kentinde görülmeye başlanan sakat doğumlardan sonra endişesi katlanarak arttı.
Brazier, yıllar sonra binlerce askerin kansere yakalanmasına neden olan Körfez Savaşı gazilerinden, savaşta kullanılan mermilerle kanser arasında görsel olarak bağlantı kurmanın mümkün olmadığını öğrendi.
Uzmanlar ise Irak’ta görülen kanser vakaları ve sakat doğumların iki nedenden kaynaklanabileceğini belirtiyorlar. Bunlarda bir tanesi fakirleştirilmiş uranyum iken, diğer, yanan petrol yataklarından ve çeşitli kimyasal maddelerden yayılan zehirli maddeler.
Erken teşhis ardından radyasyon tedavisine başlayan 6 çocuk babası Brazier, ilerideki beş yıl boyunca her üç ayda bir sağlık taramasından geçirilecek. Brazier, Irak’ta görev almış bir gazeteci olarak şanslı olduğunu, işgalin başladığı günden Bağdat’a ulaşana dek beraberinde bulunan dört gazetecinin hayatını kaybettiğini belirtti.