HABER

Irak'tan sonra İran var

Dünya, ABD'nin Irak'a düzenleyeceği muhtemel saldırıyı beklerken, Gruardian gazetesi yeni bir iddia ortaya atarak, Washington yönetiminin Irak'tan sonra İran'ı vuracağı yorumunda bulundu.

Irak'tan sonra İran var

İngiltere'de yayımlanan Guardian gazetesi, Amerika Birleşik Devletleri'nin Irak'a bir saldırı düzenleme olasılığının her yönüyle tartışıldığı bir dönemde, "Irak'tan sonra sırada İran mı var?" diye sordu.

Simon Tisdall imzalı yorum yazısına "Yeni kabus, İran'a karşı savaş" başlığını atan Guardian, eldeki verilerin, Bush'un Bağdat'dan sonra Tahran'a yöneleceğini gösterdiğine dikkat çekti. "İranlılar, George Bush'un Bağdat'ta rejim değişikliğinden söz ederken, kendileri için ne planlar yaptığını merak ediyorlar. Sonuçta İran, Başkan Bush'un 'sorun yaratan ülkeler' kıstaslarına fazlasıyla uyuyor. Bush, Başkan olduğundan beri İran'ı 'şer ekseni' olarak adlandırdığı ülkeler arasında sayıyordu ve Lübnan merkezli Hizbullah örgütüne destek vermek ve Filistinlilere silah satmakla suçluyordu" görüşlerine yer veren Guardian, "Pentagon ve CIA, İran'ın toplu imha silahları edindiğini bildiriyordu. Örneğin kimyasal silahlar üretip depoluyorlardı" diye yazdı.

Bu tespiti, "Aslında Amerika Birleşik Devletleri'nin yaptığı da tıpkı buydu" diye sürdüren Guardian, geçen yıl Taliban'la mücadele etmek için İran'la bir süre iyi ilişkiler yürüten Washington yönetiminin, daha sonra Tahran'a karşı sertleşen bir tutum izlediğini kaydetti.

"Amerika Birleşik Devletleri'nin Katar, Bahreyn ve Kuveyt'teki askeri varlığını artırması, Suudi Arabistan ve Türkiye'deki üsleri, Bağdat'tan bakıldığında ne kadar endişe yaratıyorsa, Tahran'dan bakınca da durum aynı" diyen gazete, "Tam ilişkiler daha kötüye gidemez derken, Başkan Bush, İran hükümetinin yıkıcı politikalarından ve uzlaşmacı olmamasından söz etti ve İranlıları, demokratik yollarla seçilmiş olsun ya da olmasın, başlarındaki liderleri görevden indirmeye teşvik etti" yorumunda bulundu.

"Amerikalı yetkililer, İran Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi'nin söz verdiği reformları gerçekleştireceğine olan inançlarını yitirdiklerini söylüyorlar" şeklinde görüş aktaran Guardian'ın yazısında, "İran geçmişte hatalar yaptı ve yapmaya da devam edebilir. Ancak Amerika, Irak gibi İran'ı da aptalca tehdit ederek bu hataların düzelmesinin önünü kesiyor" yorumunu yapıyor ve ekliyor: "Şu anda tehdit oluşturan İran değil, Sayın Bush'tur."

IRAK OPERASYONUNUN BEDELİ 80 MİLYAR DOLAR Times gazetesi ise Irak'a düzenlenecek bir saldırının maliyetini konu aldı. "Irak savaşı Amerika Birleşik Devletleri'ne 80 milyar dolara mal olacak" başlıklı yazıda Times, olası bir operasyonun tüm dünyada doğuracağı etkileri gözönüne alan Amerika'nın geçtiğimiz aylarda petrol stoklarını artırdığını belirtti.

Beyaz Saray yetkililerinin, 1991 Körfez Savaşı'nın tersine, tamamı Amerika tarafından karşılanacak bir operasyonun masrafını hesaplamaya başladıklarını vurgulayan Times, Körfez Savaşı'nda Saddam Hüseyin'in ordusunu Kuveyt'ten çıkarmanın bedeli olan 61 milyar doları Suudi Arabistan, Kuveyt, Japonya ve Amerika'nın paylaştığını hatırlattı.

"Olası bir operasyonda görev alması planlanan asker sayısı Körfez Savaşı'nın yarısı kadar ama bu operasyonun maliyeti bugünün değerleriyle 80 milyar doları bulacak" diye yazan Times, Amerika Birleşik Devletleri'nin bu kez müttefiklerinden para yardımı alamayacağını yazdı.

Pentagon yetkililerinin pekçok olasılığı değerlendirdiğini belirten gazete, Washington'un, Türkiye ve Suudi Arabistan'ı, üslerin kullanımı konusunda ikna edememesinin, operasyon olasılıklarından en 'hafif' olanını gündeme getirebileceğine dikkat çekti.

ALMANYA VE FRANSA ARASINDA 79. ZİRVE Bugünkü Fransız ve Alman gazetelerinde öne çıkan konu ise Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ve Başbakanı Jean-Pierre Raffarin'in, Almanya Başbakanı Gerhard Schroeder'le yaptığı toplantı.

İki ülke arasındaki 79. zirvede biraraya gelen liderlerin gündemiyle ilgili Fransız Le Figaro gazetesi, "Başbakan Schroeder, Paris ve Berlin arasında, Avrupa Birliği'nin tarım politikaları ve diğer reformlar konusundaki görüş ayrılıklarını ön plana çıkarmıyor" diye yazdı ve eylül ayında seçimlere gidecek olan Başbakan'ın belki de katılacağı son Fransa-Almanya Zirvesi'nin tadını kaçırmak istemediği yorumunu yaptı.

AB'NİN MOTORU TEKLİYOR Bir başka Fransız gazetesi Nouvel Observateur, Cumhurbaşkanı Chirac'ın, Avrupa Birliği'nin motoru olarak tanımladığı 'Almanya-Fransa gücünü' yeniden devreye sokma çağrısını aktarırken "Tüm bu iyi niyetli çağrılara rağmen, Almanya'da genel seçimler yapılana kadar, motor teklemeye devam edecek gibi görünüyor" yorumunu yaptı.

Almanya'da yayımlanan Die Welt, genişlemiş bir Avrupa Birliği'nde Fransa'nın artık lider güç olmayacağını yazdı ve iki ülke arasındaki ilişkileri "Görünürdeki iyi ilişkilere rağmen Paris ve Berlin birbirine yabancılaştı ve her iki taraf da görüş ayrılıklarını çözmek için çaba göstermeye istekli değil" şeklinde yorumladı.

Avrupa Birliği'nin tarım politikasının, anlaşmazlık doğuran konulardan biri olduğunu belirten gazete, kendi çiftçilerinin haklarını korumaya çalışan Paris hükümetinin, Avrupa Birliği reformlarını engellediğini, bunun da genişleme sürecine zarar verdiğini belirtiyor.

GENİŞLEME SEKTEYE UĞRAMAMALI Frankfurter Rundschau ise Almanya ve Fransa arasında soruna yol açan tarım sübvansiyonları konusunun, Avrupa Birliği'nin genişleme sürecini engellemesine izin verilmemesi gerektiğini yazdı.

"Görüş ayrılıkları aralık ayına kadar çözümlenemezse, bunun Avrupa'da bir krize neden olacağını belirten gazete, Amerika Birleşik Devletleri'nin üstün diplomasisi gözönüne alındığında bunun bir felaket anlamına geleceği görüşünü savundu.

SON KULLANMA TARİHİ Danimarka'da yayene 80 milyar dolara mal olacak" başlıklı yazıda Timeımlanan Information da, Avrupa Birliği kararlarının, üye devletler tarafından uygulamaya sokulmaması konusundaki tutumun daha da kötüleşeceğini, bunun da aday ülkeler için olumsuz bir örnek oluşturacağını kaydetti.

Gazete, Avrupa Birliği'nin eski otomobiller konusunda yayımladığı "Kullanım ömrü" kararının, üye ülkelerden sadece Almanya tarafından uygulandığını aktardı ve bunun için sürenin 21 Nisan'da dolduğunu hatırlattı.

"Çevre konusunda Avrupa Birliği'nin göz bebeği olan İskandinav hükümetler bile bu kez ödevlerini yapmadı" diyen Information, gelişmeyi "Kopenhag, Paris ve Madrid gibi üye hükümetler çevreyi dikkate almıyorsa, neden Prag, Varşova ve Talin bu kurallara uymak için kemerlerini sıksın ki?" şeklinde değerlendirdi.

En Çok Aranan Haberler