İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, baskı altında İran’a ABD ile yapılması istenen müzakere çağrılarına cevaplarının hayır olduğunu söyledi. Ruhani, “İran milleti ve ülkem adına baskılar altında yapılan müzakere çağrılarına cevabımız hayır olacaktır. İran’ı yaptırım, baskı ve fakirlik silahı ile teslim olmaya zorlayanlar ile asla müzakere yapmayız” dedi.
İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısında konuştu. Konuşmasına Irak, Suriye, Afganistan, Yemen ve Filistin halklarını anarak başlayan Ruhani, Ortadoğu’nun büyük bir kan gölüne döndüğünü belirterek, ”İşgalin, terörün ve ırkçılığın en büyük kurbanı Filistin halkı olmuştur” dedi.
ABD’nin Filistin çözümü için sunduğu ’yüzyılın antlaşması’nı, Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak anılması ve Golan Tepeleri’nin İsrail’e verilmesini kınayan İran Cumhurbaşkanı Ruhani, “ABD’nin bölge için sunduğu yıkıcı planlarının aksine İran İslam Cumhuriyeti’nin güvenlik ve terörle mücadeledeki katkı ve yardımı daha etkileyici olmuştur” ifadelerini kullandı.
“Türkiye ve Rusya ile birlikte başlattığımız Astana süreci İran’ın etkin rolünü göstermektedir”
İran’ın Suriye ve Yemen’de güvenlik ve terörle mücadeledeki katkısına işaret eden Ruhani, ”Suriye’de Türkiye ve Rusya ile birlikte başlattığımız Astana süreci ve Yemen için sunduğumuz barış planı İran’ın etkin rolünü göstermektedir” dedi.
“ABD ile İran’ı dünya ekonomisinden mahrum kılmaya çalışıyor”
ABD tarafından İran’a yönelik uygulanan yaptırımlara değinen Ruhani, ülkesinin 1 buçuk yıldır ağır yaptırımlar altında olduğunu vurgulayarak, ”Ben 1 buçuk yılın üzerinde ekonomik yaptırımlara karşı direnen ve kendi teknolojik ve bilimsel çalışmalarını korumaya çalışan bir ülkeden geliyorum. ABD sınırları aşan ağır yaptırımları ile İran’ı dünya ekonomisinden mahrum kılmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.
“İran’a en ağır yaptırımlarını uyguladıklarını söyleyenlerin müzakere davetlerine inanmamız mümkün değil”
İran’ın hiçbir zaman yaptırım ve dayatmalar karşısında teslim olmadığını belirten Ruhani, bölgede adaleti, barışı ve kalkınmayı hedeflediklerini söyleyerek, ”İran milletine tarihin en ağır yaptırımlarını uyguladıklarını söyleyenlerin müzakere davetlerine inanmamız mümkün değildir. Nasıl olur da ABD için aralarında kadın ve çocukların da olduğu 83 milyon insana yaptırım uygulamak, bir iftihar ve mutluluk kaynağı olabilir. İran milleti hiçbir zaman bu cinayetleri ve katilleri unutmayacak ve affetmeyecektir” şeklinde konuştu.
“İran nükleer anlaşmasına bir yıl anlaşmaya vefa göstermiştir”
ABD’nin BM’nin 2232 sayılı kanununu çiğnediğini söyleyen Ruhani, bunun tüm dünyadaki ülkelerin ekonomik ve siyasi bağımsızlıklarına müdahale olduğunu belirterek, ”İran, ABD’nin tek taraflı olarak nükleer anlaşmadan ayrılmasına rağmen bir yıl anlaşmaya vefa göstermiştir. Biz BM’ye duyduğumuz saygı nedeniyle Avrupa’ya vermiş olduğu 11 taahhüdü yerine getirmesi için fırsat verdik. Ancak onlardan sadece güzel sözler duyduk ve etkili bir adım atamadılar” dedi.
“Tek çare milli güce, izzete ve onura yaslanmaktır”
İran’ın nükleer anlaşmadaki bazı taahhütlerini askıya almasına rağmen anlaşmaya halen bağlı olduğunu belirten Ruhani, İran’ın göstermiş olduğu sabrın bir sınırı olduğunu vurgulayarak, ”Eğer ABD BM’nin kararlarına saygı duymuyor ve Avrupa kendi verdiği sözleri yerine getirmede acizlik yaşıyorsa, tek çare milli güce, izzete ve onura yaslanmaktır” dedi.
“Müzakereye cevabımız hayır”
ABD’nin nükleer anlaşmadan tek taraflı ayrıldığını hatırlatan İran Cumhurbaşkanı Ruhani, İran’ın müzakere çağrılarına cevabının hayır olduğunu söyleyerek, ”İran milleti ve ülkem adına, baskılar altında yapılan müzakere çağrılarına cevabımız hayır olacaktır. İran’ı yaptırım, baskı ve fakirlik silahı ile teslim olmaya zorlayanlar ile asla müzakere yapmayız” ifadelerini kullandı.
İran ile müzakerenin ancak yaptırımların kaldırılması ile mümkün olacağını söyleyen Ruhani, “Tıpkı İran dini liderinin belirttiği gibi müzakerenin tek şartı anlaşmaya geri dönmektir” dedi.
“Hürmüz Boğazı’nın güvenliğini bu bölgedeki ülkelerin katılımıyla sağlayabiliriz”
İran’ın Hürmüz Boğazı ve Basra Körfezi’ndeki güvenlik anlayışının bölgede barış ve huzurun istikrarı ile Hürmüz Boğazı’ndan gemi ticaretinin güvenliği olduğunu söyleyen Ruhani, “Son gerçekleşen olaylar bu güvenlik istikrarını tehlikeye atmıştır. Basra Körfezi, Umman Denizi ve Hürmüz Boğazı’nın güvenliğini bu bölgedeki ülkelerin katılımıyla sağlayabiliriz” ifadelerini kullandı.
“Ortadoğu’da barışın nihai çözümü içeride demokrasi ve dışarıda diplomasi anlayışıdır”
Bölgedeki güvenlik ihtiyacının yabancı ülkeler tarafından karşılanmasının bölgeye müdahale anlamına geldiğini belirten Ruhani, bölge güvenliğinin ABD askerlerinin bölgeden çekilmesiyle mümkün olacağını vurgulayarak, “ABD 18 yıldır terörü azaltabilmiş değil. Ancak İran komşu ülkelerle birlikte DEAŞ terörüne bölgede son vermiştir. Ortadoğu’da barışın nihai çözümü içeride demokrasi ve dışarıda diplomasi anlayışıdır. Güvenliği satın alamayız ve dışarıdan yabancı ülkeler bizim için güvenliği temin edemez” dedi.
ABD’nin İran’ın komşusu olmadığını söyleyen Ruhani, bölge ülkelerini işaret ederek, “Komşularımızın bağımsızlık ve güvenlikleri, aynı zamanda bizim bağımsızlık ve güvenliğimizdir. ABD bizim komşumuz değil. Sizin komşunuz İran İslam Cumhuriyeti’dir. Atalarımızın bize öğrettiği anlayış, önce komşun sonra ev anlayışı olmuştur. Bir gün gelecek ve bölgede sadece siz ve biz kalacağız. Biz sizinle komşuyuz, ABD ile değil” şeklinde konuştu.