Washington DC - Beyaz Saray Sözcüsü Jay Carney, Kongre'nin İran'a yönelik yeni yaptırımları ertelemesi gerektiğini belirterek "Amerikan halkı savaşa yürümek istemiyor. Diplomatik çözümün takip edilmesine izin verilmemesi veya göz ardı edilmesi durumunda, İran'ın nükleer silah edinmesini engellemede bizim ve müttefiklerimizin elinde hangi seçeneklerin olacağını anlamak önemli". Bir diplomatik açılımı takip etmek, bazıları tarafından 'yapmamamız gereken bir şey' olarak niteleniyorsa tek alternatifin güç kullanımı olduğunu öngördükleri gerçeği konusunda açık olmalılar" dedi.
Carney, günlük basın toplantısında, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif'in Cenevre'de anlaşmaya varılamamasının nedenin İran değil, Batılı ülkeler arasındaki farklılıklar olduğunu belirtmesine yönelik soru üzere, P5+1 ülkelerinin ileriye dönük teklif üzerinde birlik içinde olduğunu ama İran'ın teklifi kabul etmediğini kaydetti.
Müzakerelerde önemli ilerlemeler sağlandığını, samimi, anlamlı ve ciddi görüşmeler olduğunu ifade eden Carney, ancak hala arada farklar bulunduğunu, P5+1 ile İran arasında hala ele alınması gereken önemli konular var olduğunu bildirdi.
Carney, bu nedenle ara verip görüşmelere tekrar 21-22 Kasım günlerinde başlayacaklarını dile getirdi. Carney, teklife yönelik spekülasyonlar konusunda da uyarıda bulundu ve iki tarafın da teklifin ayrıntılarını özelde tutma konusunda çok disiplinli davrandığını söyledi.
İran'ın nükleer meselesini diplomatik yollarla çözmenin en iyi yöntem olduğunu belirten Carney, şunları kaydetti:
"Diplomatik bir açılımı Başkan Barack Obama'nın takip etme sorumluluğu var, çünkü İran'ın nükleer silah elde etmediğinden emin olmanın en iyi yolu, diplomasi yoluyla anlaşmayı başarmaktır, şeffaf, doğrulanabilir ve İran'ın somut adımlar atmasını gerektiren bir anlaşmayı… Bunun alternatifi ise askeri eylemdir. Başkan, hiçbir seçeneği hiçbir zaman masadan kaldırmadı ve kaldırmayacak da ancak bir başkan olarak onun sorumluluğu bu konunun barışçıl yollarla çözülebilmesi ihtimali olup olmadığını görmek için diplomatik açılımı takip etmektir".
Carney, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile Bakanlık Müsteşarı Wendy Sherman'ın yarın konuyla ilgili Senato'nun Bankacılık Komitesi'ni bilgilendireceğini ifade ederek, Kongre'yi bilgilendirmeye devam edeceklerini bildirdi. Carney, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İran'a yönelik yeni yaptırımlar getirilmesine yönelik kanuni düzenlemelere gelince,şunu hatırlamak önemli ki kimse yeni yaptırımlar için ucu açık erteleme teklif etmiyor. Çünkü, ek yaptırımların zorunlu olduğu bazı noktalar olabilir. Ama aynı zamanda, İran'ın nükleer silah edinmesine yönelik ortak amacımızı başarmada, şu andaki P5+1 ülkelerinin müzakerelerine en iyi şansı vermek için en etkili ortamın olduğu bir dönemde Kongre'nin bu kabiliyetini şu anda yedekte tutması önemli. Bu, yaptırım yanlısı veya karşıtı olmakla ilgili değil. Bu yönetim, İran'a karşı tarihteki en güçlü yaptırımları uygulamış olan bir yönetim. Bu, diplomasiyi ve bu konuda muhtemel bir barışçıl çözümü destekleme kararıdır".
-"Amerikan halkı savaşa yürümek istemiyor"-
Amerikan halkının da İran'ın nükleer silah edinmesini önleme noktasında barışçıl bir çözümü tercih ettiğini belirten Carney, bu anlaşmanın da böylesine bir potansiyel taşıdığını hatırlattı. Carney, "Amerikan halkı savaşa yürümek istemiyor. Diplomatik çözümün takip edilmesine izin verilmemesi veya göz ardı edilmesi durumunda, İran'ın nükleer silah edinmesini engellemede bizim ve müttefiklerimizin elinde hangi seçeneklerin olacağını anlamak önemli" ifadesini kullandı. Bu nedenle bu yolu izlemeleri ve İran'ın ciddiyetini görmeleri gerektiğini anlatan Carney, şunları kaydetti:
"En ciddi kaygılarımız, İran'ın bir nükleer silah için yetecek miktarda zenginleştirilmiş uranyumunu üretme olasılığı. İkincisi, İran'ın santrifüj stoklama ya da sahip oldukları santrifüjlerin etkinliğini artırma ihtimali. Ayrıca İran'ın Arak reaktörünü kullanarak plutonyum üretme kabiliyeti ve son olarak İran'ın programına daha önce eşi görülmemiş bir şeffaflık ve izleme getirilmesi. Dolayısıyla P5+1'ın İran'dan atmasını istediği adımlar konusunda müzakerelerin odaklandığı 4 alan bu şekilde."
Carney, İran'a yönelik yaptırım rejiminin yürürlükte kaldığı noktasında net olmanın çok önemli olduğunu vurgulayarak, "rejimi ve derin etkileri oldu. Bu uluslararası meseleyi diplomatik yoldan çözme noktasında potansiyel anlamda bu fırsatı yarattı. Bu seçeneği, bu fırsatı takip etmeliyiz ancak Dışişleri Bakanı Kerry, Başkan Obama ve diğerlerinin net biçimde belirttiği gibi, sadece İran'ın kanıtlanabilir ve şeffaf nitelikteki somut adımlarını temin eden iyi bir anlaşma olması koşuluyla biz ve P5+1'in diğer üyeleri olarak bir anlaşmaya varacağız" diye konuştu.
Bir soru üzerine, Obama'nın, İran'ın nükleer silah edinmesi potansiyeli konusunda, başkanlığı süresinde masadan hiçbir seçeneği kaldırmadığını net olarak ortaya koyduğunu ve bunun bugün için de geçerli olduğunu vurgulayan Carney, sözlerine şöyle devam etti:
"Ancak onun sorumluluğu, eğer mümkünse bu sorunun diplomatik çözümünün takipçisi olmaktır. Bunun mümkün olup olmadığını test etmeliyiz. Bunu yapmak Amerikan halkının çıkarına. Buna alternatif olarak, bir diplomatik açılımı takip etmek, bazıları tarafından 'yapmamamız gereken bir şey' olarak niteleniyorsa tek alternatifin güç kullanımı olduğunu öngördükleri gerçeği konusunda açık olmalılar. Başkan, güç kullanımını masadan asla kaldırmamamız gerektiğine inanıyor ancak başkomutan olarak, başkan olarak onun sorumluluğu, bu kapsamlı yaptırım rejimi ve İran'ın bu meseleyi barışçıl biçimde çözmede ciddi olup olmadığını görmeye yönelik yarattığı bu açılımın etkisinden istifade etmektir".
Carney, bir gazetecinin, "ABD yönetimin İran'a yönelik bazı mali yaptırımları hafif gevşettiğine" yönelik haberlerin hatırlatılması üzerine, "Bundan haberim yok. Mali konuları Hazine Bakanlığına sorabilirsiniz. Gerçek şu ki yaptırımlar rejimi yürürlükte ve çok geniş, cezalandırıcı ve etkili bir konumda. İranlılara herhangi bir tür yumuşama sağlamaya yönelik bir mutabakat yok. Bildiğiniz gibi Cenevre'de bir anlaşma sağlanamadı. İlerleme vardı ve verimli, içerikli, samimi ve çok ciddi bir müzakere serisiydi" değerlendirmesini yaptı.