HABER

İran'da domuz gribi: 33 ölü

İran'da domuz gribi salgını sebebiyle 33 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi

İran'da domuz gribi: 33 ölü

İran'ın resmi ajansı İRNA'nın haberine göre, İran Sağlık Bakan Yardımcısı Ali Ekber Seyyari, "Grip sebebiyle 28 kişi Kirman, 5 kişi de Sistan-Beluçistan eyaletinde hayatını kaybetti" dedi.

Hayatını kaybedenlerden 4 kişinin hamile olduğunu dile getiren Seyyari, grip türünü H1N1 (domuz gribi) olarak duyurdu.

Yalova’da domuz gribi can aldı

Ölümlerin yaşandığı iki eyaletin dışında, Tahran, Kermanşah, Doğu ve Batı Azerbaycaneyaletlerinde aynı hastalığa yakalananlar bulunduğunu belirten Seyyari, "Sağlık Bakanlığı, bu hastalığın gelecek günlerde ülkede daha da yayılacağını öngörmektedir" ifadelerini kullandı.

Türkiye'de, şu ana kadar domuz gribinden 42 kişi hayatını kaybetti. Sağlık Bakanlığı, geçtiğimiz mart ayında virüs ile ilgili bir açıklama yaparak vatandaşları uyarmıştı. Yapılan açıklamada, "Bu grip sezonunda ülkemizde kendisinde grip virüsü olduğu laboratuvarlarca doğrulanmış 42 kişi hayatını kaybetmiştir" denilmişti.

Domuz gribi nedir?

Orthomyxoviridae ailesinden herhangi bir virüs tarafından oluşturulan domuz gribinin adı, domuzlarda oluşan virüse çok benzemesinden gelmektedir. Hastalık tıp alanında İngilizce swine influenza virus kelimelerinin baş harflerinin bir araya getirilmesiyle kısaca SIV olarak adlandırılır. Bilinen tüm SIV tipleri ya Influenzavirus A (çoğunlukla) ya da Influenzavirus C (ender) tipindedir. 2009 yılında salgına neden olan virüs ise influenza A virüsünün alt türlerinden biri olan H1N1'dir.

Domuz gribi özellikler kümes hayvanları ve domuzlarla yakın temasta korunmasız temasta bulunan kişileri etkilemektedir. Eğer temasta bulunulan hayvan virüs taşıyorsa, temasta bulunan insan risk altında demektir. Bu virüs insana bulaşabilecek şekilde yapısını değiştirebilmektedir.

Geçmişte domuz gribi

Bu tür bir salgın şeklinde bilinen ilk grip salgını, "İspanyol gribi" olarak da adlandırılan 1918 salgınında, yaklaşık iki yıl içerisinde 500 milyon kişi hastalığa yakalandı ve 50 ila 100 milyon kişi hayatını kaybetti. Bu salgına yol açan grip virüs H1N1 virüsünün atasıydı. 1976 salgınında 1 kişi hastalıktan 25 kişi virüs aşısına bağlı oluşan yan etkilerden hayatını kaybetti. Bu nedenle 1976 salgını, "domuz gribi fiyaskosu" olarak da bilinir. 1988 salgınında sadece hamile bir kadın ve doğmamış bebeği hayatını kaybetti[kaynak belirtilmeli]. 2009 yılında Meksika'da başlayıp dünyaya yayılan virüs,191 ülkede yaklaşık 800,000 kişide görüldü, 8238 kişi H1N1 virüsü nedeniyle yaşamını yitirdi.

Domuz gribinin belirtileri

Hastalığın insandaki belirtileri grip ve grip benzeri hastalıkların semptomları ile aynıdır. Belirtiler; ateş, öksürük, boğaz ağrısı, vücut ağrısı, baş ağrısı, üşüme hissi ve yorgunluktur. Normalden daha fazla sayıda hasta ishal ve kusma şikayeti bildirmiştir.

Bu epidemide ateşsiz, daha atipik seyreden vakalar da görülmektedir. Örneğin, bir aileden birisinde tipik grip semptomları olmasına rağmen ailenin başka üyelerinde hafif bir burun akıntısı, gözlerde batma şikayeti, boğaz ağrısı olabilmekte ve hiç ateşi olmayanlara rastlanmaktadır. İki hastadan biri hafif seyretmektedir, ancak doktora “ben hastayım” diye gelenlerin önemli bir kısmında ateş vardır; hastaneye yatırılanlarda bu oran %90-95'e ulaşmaktadır. Yani daha ciddi vakaların hemen hepsi ateşlidir.

Bu belirtiler sadece domuz gribine özgü olmadığı için tanı konulması için hastanın yakın geçmişi, domuz gribi olan kişilerle temas edebileceği bölgelerde bulunup bulunmadığı ya da domuzların ve kümes hayvanlarının bulunduğu ortamlarda bulunup bulunmadığı sorgulanarak ayırıcı tanı yönteminin uygulanması gerekmektedir.

İnsanlara nasıl bulaşır?

Domuzların çevresinde çalışan, özellikle yakın temasa giren kişiler bu hayvanlarda yaygın olarak görülen bu virüsü kapma riski altındadır. Bu insanlar, zoonoz ve virüsün şekil değiştirmesinin birlikte oluşabileceği bir ortam teşkil ederler. Dolayısıyla bu insanların aşılanması ve yeni virüs nesillerinin tespit edilmesi için izlenmesi halk sağlığı açısından önemlidir. Çiftliklerdeki çalışanlar kadar olmasa da veterinerler ve et işleme tesislerinde çalışanlar da virüse yakalanma riski altındadır.

Domuz gribinde risk grupları

Risk grubu, yani hastaneye yatış ve ölüm riski yüksek olanlar, hem yurt dışında hem Türkiye'de aynı. Bunlar, 5 yaş altı, özellikle de 2 yaş altı çocuklar, gebeler, her yaş grubundan kronik hastalığı olanlar, yani astım, KOAH, kalp hastalığı, diyabeti olanlar, bağışıklığı baskılanmış olanlar, REYE sendromu nedeniyle 19 yaş altı aspirin tedavisi alanlardır. En yüksek riski olanlar gebelerdir. Hastaneye yatışların ise çok önemli bir kısmını pnömoniler oluşturmaktadır.

Domuz gribi salgınından bu kadar korkulmasının nedenlerinden biri, hastalığın, belki genelde kötü seyretmiyor, ama ölen hastaların bir kısmı genç erişkinler ve okul çağı çocukları olmasıdır. Bunlardan %30'unda altta yatan bir hastalık da bulunmamaktadır. Ayrıca yoğun bakıma ihtiyaç duyan ve uzun süre kalan bu tür hastalar, yoğun bakım yatak sayısında da çok ciddi bir yetersizliğe de yol açmaktadır.

Domuz gribinden korunmanın yolları

Domuz gribi solunum (hava) yoluyla bulaşmaktadır; aşısı bulunmuştur ve Dünya Sağlık Federasyonun onayladığı bir aşıdır. Ancak aşının yan etkileri konusunda hâla şüpheler bulunmaktadır.

Dünya Sağlık Örgütü, dünyada Aralık 2009'a kadar 65 milyon aşının yapıldığını ve mevsimsel grip aşısında beklenenlerden farklı yan etkiye rastlanmadığını bizzat açıklamıştır.

Domuz gribi aşısında adjuvan olarak yer alan skualen daha önce hepatit, papilloma, bazı grip aşıları ve kuş gribi gibi farklı birçok aşıda denenmiştir ve hem AB'de hem de ABD'de onay almıştır. Koldaki enjeksiyon yerinde ağrı dışında, adjuvanlı ve adjuvansız aşılar karşılaştırıldığında hiçbir ciddi yan etki görülmemiştir. Bir iddia da, bu molekülün normalde bağırsaktan alındığı ve koldan verilmesi durumunda antikor oluşumuna yol açacağı şeklindedir. Bunun da aksi ispatlanmış ve enjeksiyon yoluyla verilen adjuvanlara karşı antikor oluşmadığı gösterilmiştir.

Onaylanmış aşılar gebelerde yapılabilir. Buna, canlı zayıflatılmış aşılar, ayrıca adjuvanlı ve adjuvansız ölü aşılar dahildir. Yeterli antikor oluşumunun sağlabilmesi açısından, bebeklerde 6. aylıkdan itibaren aşı uygulanabilir. İlk 6 ayda bebeğin annesinin veya bakıcısının aşı olması gerekmektedir. Öte yandan, yenidoğanlara dahi oseltamivir verilebilmektedir.

Aşıya bağlı olarak, yumurta alerjisi olanların dışında beklenen bir alerjik reaksiyon yoktur.

Tedbir olarak, solunum maskeleri dışında, özellikle kalabalık ortamlarda bulunduktan sonra, eller sıklıkla sabun ve su ya da alkol içerikli kimyasallar ile yıkanmalıdır. İnsanlar ellerini yıkayamadıkları durumlarda, ağızlarına, burunlarına ve gözlerine elleriyle dokunmaktan kaçınmalıdır. Eğer öksürme gerekiyorsa ağız bir bez ya da kâğıt ile kapatılmalı ve kullanılan kâğıt ya da bez hemen çöpe atılmalıdır.

Domuz gribi tedavisi

CDC, dört durumda profilaksi önermektedir. Bunlar, profilaksi verilecek kişinin risk grubunda olması, gerçek temas öyküsü olması, ilacın hastalık başlangıcından itibaren ilk 48 saatte verilmesi ve son olarak, profilaksinin 10 gün boyunca alınmasıdır. Bu dört koşul sağlanıyorsa profilaksi verilmeli, yoksa verilmemelidir. Profilaksi, aile içi veya yakın temas bulaşları içindir.

Uzun süreli profilaksi önerilmemektedir. ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri (CDC) hastalıktan korunma veya tedavisi için Tamiflu (oseltamivir) ya da Relenza (zanamivir) önermektedir. İzole edilen virüs üzerinde ABD ve Meksika'da yapılan deneylerde amantadine ve rimantadine'e karşı dayanıklı olduğu tespit edildi. Amerikalı uzmanlar 2009 Haziran ayının sonlarında aşının bulunmasına çok yaklaştıklarını açıkladılar.

Yapılan önemli hatalardan biri, doktorların grip düşündükleri herkese ilaç vermeleridir. DSÖ yüksek riskli gruplara erken tedavi önermektedir. Yani tedaviye ilk 48 saat içinde ve ideal olarak da ilk 24 saatte başlanması gerekmektedir. Örneğin bir gebe, iki yaş altı çocuk veya astımlı bir hasta geldiğinde test yapılmadan hemen ilaç başlanmalıdır. Gebelerde, sistemik etkisi nedeniyle oseltamivir daha uygundur. Ama hafif hastalığı olan ve risk taşımayan bir kişide, domuz gribi düşünülse bile ilaç verilmesi gerekmemektedir. Yani ilaca, hastanın durumuna ve riskine göre başlanmalıdır.

2009 YILI DOMUZ GRİBİ SALGINI

2009 domuz gribi salgını, grip virüsünün yeni bir şekli ile Nisan 2009 yılında yayılmaya başlayan bir salgındır. Virüsün bu yeni türüne genelde domuz gribi denilmesine karşılık, bazı otoriteler Meksika gribi, domuz merkezli grip , Kuzey Amerika Gribi ve H1N1 gribi de denilmektedir.

Salgının Mart 2009'da başladığına inanılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından konulan yaygın hastalık kriterlerinin 5. fazına yerleştirilmesi 29 Nisan 2009'da gerçekleşmiştir.

Dünyada salgınla ilgili son duruma, Sağlık Bakanlığı'nın web sitesinden güncel olarak ulaşılmaktadır. Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü'nün web sitesi de devamlı güncellenmektedir.

Avrupa Komisyonu’nun sağlıktan sorumlu üyesi Androulla Vassiliou, Brüksel’de yaptığı açıklamada, bütün AB üyesi ülkelere tetikte olmaları tavsiyesinde bulundu: “Üye ülkeler, halkı bilgilendirmek, seyahat edenlere tavsiyelerde bulunmak ve gözetimi artırmak gibi bir dizi önlem aldı. Hastalıktan etkilenen bölgelerden gelenlere kılavuzluk konusunda görüş birliği sağlandı. Gelecek birkaç gün içinde üye ülkeler arasında tutarlı bir yaklaşım sağlayabilmek için ortak bir yol gösterici belge hazırlamayı planlıyoruz.”

(AA)

En Çok Aranan Haberler