İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mensur Akgün, Suudi Arabistan'ın, Yemen'deki İran büyükelçiliğine bombalı bir saldırı gerçekleştirdiği iddiasına ilişkin, "Suudi rejimi, siyasi ve diplomatik bir açıklama yapmazsa krizin tırmanmasına neden olur. Bu da savaşa giden kapının açılması anlamına gelir” açıklamasında bulundu.
Şii din adamı Nimr El-Nimr'in Suudi Arabistan tarafından idam edilmesiyle başlayan Suudi Arabistan-İran geriliminde gelinen son noktada Suudi Arabistan'ın, İran'ın Yemen'deki büyükelçiliğinin yakınında bir bombalı saldırı gerçekleştirdiği iddia edildi. Saldırı iddiasını ve olası savaş senaryolarını değerlendiren İstanbul Kültür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mensur Akgün, Suudi Arabistan'ın acilen siyasi ve diplomatik bir açıklama yapması gerektiğini belirtti. Aksi takdirde İran'ın kendisini köşeye sıkışmış hissedeceğini ve buna karşılık vermek zorunda kalacağını belirten Akgün, "Suudi Arabistan, bir açıklama yapmazsa İran ile zaten gergin olan ilişkilerin gerilimi daha da tırmanacak ve İran buna karşı tepki göstermek zorunda kalacak. Saldırı iddiası gerçekse buna karşılık çok ciddi bir diplomatik ve siyasi tepki ile ekonomik yaptırımlar gelecektir. Ama bu bombalamaya karşılık olarak bir İran'dan saldırı beklemek de gerçekçi değil. Bu noktadan sonra krizin tırmanacağını düşünüyorum. Kriz tırmanmaları da her zaman risklidir çünkü bir savaşa yol açar. Bu olay da savaşa giden kapıyı açabilir” dedi.
SAVAŞ SENARYOLARI
Olası bir Suudi Arabistan ve İran savaşını bölge açısından ‘felaket' şeklinde yorumlayan Akgün, "Bölgede yeteri kadar gerilim ve kırılma noktası var. İki ülke arasında bir savaş çıkması halinde bu kırılma noktalarına yeni bir tanesi daha eklenir. Bu durum Türkiye açısından da hiç hoş olmaz ve oldukça uzun sürebilir” dedi.
MEZHEP ÇATIŞMASI DEĞİL, JEOPOLİTİK REKABET
İran ve Suudi Arabistan arasında mezhep çatışmasından ziyade jeopolitik bir rekabet yaşandığını belirten Akgün, "Irak ve Suriye bazında ciddi bir mezhep karşılaşması vardı. Şu anda bunun daha da derinleşmesi bekleniyor. Ancak İran ve Suudi Arabistan arasında mezhep çatışmasından ziyade jeopolitik bir rekabet var. Bu rekabetin adını mensup oldukları mezhepler vasıtasıyla tanımlamayı tercih ediyorlar. Ama aslında Suudi rejimi ile İran rejimi arasında ciddi bir rekabet sözkonusu ve hiç kimse bu rekabetin parçası olmamalı. Ama bunun mezhep çatışmasına dönme olasılığı çok ciddi şekilde var” dedi.
"TÜRKİYE TARAFSIZLIĞINI KORUMALI”
Türkiye'nin Suudi Arabistan ve İran gerginliğinde şu ana kadar olan tavrını sürdürmesi ve İran-Irak savaşında olduğu gibi tarafsız kalması gerektiğini belirten Akgün, "Türkiye kendi İslami yorumuyla mezhepler üstü bir yerde duruyor. Türkiye, Sünni ama Vahhabi değil. Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki duygusal yakınlık maddi temeller üzerine oturuyor. Aynı şey İran ile olan ilişkiler açısından da geçerli. Dolayısıyla Türkiye daha önce İran-Irak savaşında yaptığı gibi tarafların arasına girmekten kaçınmalı ve çözüm bulmaya yönelik olan tavrını sürdürmelidir” dedi.