BURSA (İHA) - Hükümetin reel sektör için kısım kısım değil, toplu bir paket açıklaması gerektiğini belirten iş dünyası temsilcileri, dışarıdan ve içeriden bulunacak kaynaklarla hem reel sektörün hem de piyasanın rahatlatılması gerektiğini söyledi.
Müstakil Sanayici İşadamları Derneği tarafından Bursa'da düzenlenen Tekstil ve Deri Forumu'na katılan Müsiad Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, reel sektörün Türkiye'nin can damarı olduğunu, reel sektörün can damarının da finansman olduğunu dile getirdi. İnsanların ve firmaların ayakta kalması ve devam etmesi gerektiğini anlatan Ömer Cihad Vardan, "Özellikle reel sektörün damarlarındaki kanın çekilmemesi gerekiyor. Bu da finans kaynaklarıyla olur. Tabii iş aslında bununla da bitmiyor. Piyasanın da dönüyor olması lazım. İnsanlarda bir güvenin oluşması gerekiyor. Bu güven ve ümitle insanların harcama yapması lazım. Finansman sağlanabilir, üretmeye başlayabilirsiniz ama netice itibarıyla bunları satın almaya dönüştüremezseniz üretim yapmanıza gerek kalmıyor. Üretimi yapacak tesislere, üretimi yapacak kişilere gerek kalmıyor. Aslında bu bir kısır döngüdür. Hiçbir zaman böyle olmasını istemiyoruz. Bizim istediğimiz insanların güvenle harcama yapmasıdır. Üretim için gereken kaynaklardan birisi de finans kaynağıdır" dedi.
Hükümetten toplu bir paket beklediklerini de vurgulayan Vardan, "Burada kısım kısım yapılan çalışmalar var. En son KOBİ ve KOSGEB kanalıyla verilecek bir destek paketi açıklandı. Bu insanlara moral verilmesi açısından önemli. Fakat bu yeterli değil. Dün ve bugün tekrar yeni çalışmalar yapıldı ve açıklanacağı söylendi. Avrupa Yatırım Bankası'ndan veya iç kaynaklarımızdan destekler geleceği söylendi. Bunların hepsinin çıkmasıyla beraber bir değerlendirme yapabiliriz. Ama genel anlamda hem piyasayı hem reel sektörü hem de insanların psikolojisini rahatlatacak bir ortamın oluşturulması gerekiyor" diye konuştu.
"KAYIT İÇİ ÖDENEN RAKAMLARIN AZALTILMASI LAZIM" İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi ise Başbakan Erdoğan'ın TOBB ile ilgili açıklamanın hatırlatılması üzerine, "Başbakanımız iyi niyetiyle bu cümleyi kullanıyor. Kimsenin durup dururken adam alması mümkün değil. Başbakanımız, kayıt dışı çalışanların kayıt altına alınması gerektiğini de söyledi. Her firmanın kayıt dışı çalışan birer kişiyi kayıtlı hale getirmesi gerektiğini söyledi. Burada da asıl görev devlete düşüyor. Devlet şartları kolaylaştırdığı zaman zaten kimseden böyle bir şey istemesine gerek kalmayacak. Yıllardır söylediğimiz gibi kayıt içi ödenen rakamların azaltılması lazım" şeklinde konuştu.
Büyük işletmelerde zaten kayıt dışı olmadığına, küçük işletmelerde ise kayıt dışının devam ettiğine değinen Tanrıverdi, şöyle konuştu:
"Bunu ortadan kaldırmak da devletin görevidir. Yapacağı birtakım değişikliklerle bunu halledebilir. İnsanlara, 'Birer kişi daha alın' demekle olmaz. Zaten biz birer kişi alınca sorun çözülecekse alalım. Ama bir taraftan da adam çıkartılıyor. Bu ekonomik krizin getirdiği bir şey var. Siz şartları düzeltecekseniz, biz de elimizden geldiği kadar çalışacağız. İşadamı zaten işini büyütmek ister. İşini büyütünce de elemana ihtiyacı olacaktır. Bu da ortamın uygun olmasıyla sağlanır. Son 5 yıldır üretimi
destekleyen, ticareti destekleyen bir politika uygulanmadı. Gelen sıcak ve yabancı paranın keyfine bağlı. Özellikle hizmet sektöründe özellikle çok büyük yatırımlar yapıldı. Ancak şartların sürekli zorlaşmasından dolayı üretim azaldı. Bunun tekrar çoğaltılabilmesi için de şartların uygun hale getirilmesi gerekir."
Reel sektör için açıklanması beklenen ekonomik paket hakkındaki soruya ise Tanrıverdi, "Bunun parça parça değil, büyük bir paket halinde açıklanması lazım. Geciktirilmiş bazı kararlar var. Örneğin bankaların mevduatları, bankaların dış borçlarına garanti verilmesi gibi. Bu konularda zamanında adım atılsaydı daha farklı olurdu. Şimdi yapılırsa etkisi daha az olur. Ama hala yapılacak çok şey var. Taleplerimizi her platformda dile getiriyoruz IMF ile anlaşılması noktasında, ki hükümet de o noktaya geldi zannediyorum. Önümüzde yerel seçimler var. Şu anda seçimlerden çok ekonomikle ilgili konulara odaklanmamız gerekir. Ödenmekte olan SSK priminin en azından bu dönem içinde yarısının ödenmemesi gerekiyor. Finans kaynaklarında çok ciddi sıkıntılar var. Esas problem nakit akışıdır. İnsanların siparişleri fazla olduğu halde firmalar kapanma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bankaların tutumları da nakit akışını bozmaktadır. Öncelikle bankaların rahatlatılması gerekir ki aynı şekilde sektör de rahatlasın. Bir süre önce Merkez Bankası Başkanı, 'Bizim kaynak sorunumuz yok. IMF'nin parasına muhtaç değiliz' diye bir açıklamada bulundu. Ama bazı talepleri ortaya koyduğumuzda bize 'Kaynak yok' deniyor. Demek ki kaynak sıkıntımız var. Bu kaynakları bir şekilde reel sektöre enjekte etmemiz lazım. Böyle yaparsak krizden çok az şekilde etkileniriz" dedi.
"HÜKÜMET, PAKETİ AÇIKLAMAKTA GECİKTİ"
İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı İsmail Gülle de hükümetin açıklaması beklenen paketin gecikmesiyle herkesin kendine göre bir paket örneği açıkladığını belirtti. Bu paketin reel sektörün sorunlarBırlatılması üzerine, "Baına çözüm getirecek tarzda olması gerektiğini de ifade eden Gülle, özellikle finans sektöründe duyulan rahatsızlığın giderilmesi gerektiğini anlattı. Daha sonra işletmelerin sıkıntılarını çözecek uygulamaların yapılmasını da tavsiye eden Gülle,
"Özellikle enerji fiyatlarını dengelenmesi lazım. İşçilik ve istihdam üzerindeki yüklerin düzenlenmesi lazım" diye konuştu.
Gülle, Başbakan Erdoğan'ın açıklaması ile ilgili olarak ise, "Kulağa hoş geliyor. Mühim olan işçi alabilecek direncin ve dayanışmanın olması. Hiç kimse işçi çıkarmak istemez. Özellikle milyar dolar kar eden finans sektörünün işçi çıkardığı bir ortamda kimse çalışanını çıkarmak istemez. Çalışanlara sahip çıkılıp daha fazla istihdam yapmaları sağlanırsa herkes çıkarmayacağı gibi, daha fazla işçi alır. İş yokken de kimse üstüne o yükü alamaz" ifadelerini kullandı.