Zamanında alınmayan basit tedbirlerin bugün yüzlerce ocağın sönmesine ve milyonlarca kişinin yüreğinin sızlamasına neden olduğunu belirten Demirbilek, “Madende yaklaşık 10 gündür kademli olarak içerisinin ısısı artmasına rağmen durumun müdahale edilmemesi vahameti ve iş güvenliği konusundaki garabeti ortaya koyuyor” dedi.
Facianın ardından ekibi ile Soma’ya giderek maden kazasının yaşandığı bölgede incelemelerde bulunan Ayyıldız İş Sağlığı ve Güvenliği’nin sahibi ve İş Güvenliği Uzmanı TSE-EOQ Baş Denetçisi Muharrem Demirbilek izlenimlerini aktardı. 30 Haziran 2012’de yayımlanan ‘İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu’nun öneminin bu olayla bir kez daha ortaya çıktığını belirten Muharrem Demirbilek, “Maden ocaklarında alınması gereken tedbirler açık ve net bir şekilde ortada. Gerek firma sahibi, gerekse bazı yetkililer halen alması gereken önlemler konusunda muğlak ifadeler kullanıyor. Burada bir zaaf değil zaaflar zinciri var” diye konuştu.
750 kişinin çalıştırıldığı bir maden ocağında alınması gereken tedbirlerin adeta geçiştirildiğinin görüldüğünü ve bundan sonra gerek işletmelerin gerekse bakanlıkların acil durum senaryolarını mutlaka gözden geçirmeleri gerektiğini belirten Demirbilek, “Yaklaşık 10 gün öncesinden başlayan ve yangına bağlı ısınmayı herkesin fark ettiği halde yetkililer fark etmedi mi?” diye konuştu.
Bölgeye Ayyıldız İş Sağlığı ve Güvenliği olarak gittiklerini ve kendisi ile birlikte İş Güvenliği Uzmanı arkadaşı Hüseyin Ayaz'ın çalışma yaptığını belirten Muharrem Demirbilek "Olaydaki ortak kanımız 'Facia geliyorum' demiş. Hatta birden de gelmemiş. Isısını yükselte yükselte gelmiş. Ama bu mesaj ya dikkate alınmamış ya da önemsenmemiş" dedi.
Ocaktan sağ kurtulanlarla görüştüğünü ve herkesin patlama öncesi yangına bağlı ısı yükselmesini fark edip yetkililere ilettiği halde gerekli tedbirin alınmadığını belirttiğini kaydeden İş Güvenliği Uzmanı ve TSE EOQ Baş Denetçisi Muharrem Demirbilek,”Çalışanlar artan ısıyı fark ediyor. Isı tespit edildikten sonra buradaki görevli arkadaşlar yanmanın yerini bulup o anda müdahale etmiş olsalardı şu an 301 maden şehidimiz olmayacak ve bu facia önlenebilecekti. Isınmadan ve gazın da yoğunlaşmasından dolayı patlama gerçekleşmiş. Yasaya göre işveren çalışanının her türlü güvenlik önlemini almak zorunda. Bu kanun tarafından belirlenmiş. 750 kişiyi böyle bir durumda sihirbaz olarak çıkarmak mümkün olmadığı halde en kötü durum senaryosuna göre acil eylem planları hazırlanmalıydı. Ancak görüyoruz ki pek çok önlem maalesef alınmamış” dedi.
Yaşanan acının ardından sorumlu bulunanlara verilen hiçbir cezanın kaybolan 301 canı geri getiremeyeceği gibi yaralanan 486 kişinin yaşadıklarını unutturamayacağını belirten Muaharrem Demirbilek, “Ülkemizi yasa boğan bu olayın yaşanmaması en büyük arzumuzdu. Bugünden sonra bir daha böyle acının yaşanmaması en büyük temennimiz. Fakat bu temennin gerçekleşmesi için başta işveren ve bakanlıklar olmak üzere herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor. Çalışan kardeşlerimiz iş güvenliğinin sağlanmadığı durumlarda şikayet etmekten çekinmesinler. Bunun yanında yasa ve yönetmeliklerde de acilen bazı düzenlemelerin yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Her kurumda 3 ayrı acil durum planı var. Bize göre Acil Durum Planlamaları tek isim altında toplanıp yıllık aktif hale getirilmeli. Türkiye olarak, Marmara Depreminden sonra kurtarmada çok iyi hale geldik fakat tedbir almada sınıfta kaldık. Gerek yer altı gerekse yer üstü kaynakları bizim milli servetimiz. Bunlar elbette işlenip ekonomiye kazandırılmalı. Fakat böyle değil, gerekli önlemler alınarak. Madenleri kapatmak çözüm değil, çözüm gerekli iş güvenliklerini alarak çıkarmak” diyerek bu acı olaydan herkesin üzerine düşen dersi çıkarması gerektiğini belirtti. kaynak milliyet