İş Teftişi Uygulamaları Semineri

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Cenk Yöney, "Sendikaların faaliyet gösterdiği, toplu iş sözleşmesi uygulanan iş yerleri, şikayet olmadıkça denetlenmemeli; toplu iş sözleşmesi, kayıtlı olmanın referans belgesi kabul edilmelidir" dedi. Yöney, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile TİSK tarafından Bursa'da bir otelde düzenlenen "İş Teftişi Uygulamaları Semineri"nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, çalışma hayatının, sağlıklı ve düzenli şekilde işleyişi için etkin bir denetim sistemine ihtiyaç olduğunu söyledi. Çalışma hayatında denetimlerin, iş mevzuatının uygulanmasını sağlayan önemli bir mekanizma özelliğiyle kayıt dışı istihdam, iş kazası ve meslek hastalıkları, çocuk işçiliği gibi birçok sorunla mücadelede vazgeçilmez olduğunu vurgulayan Yöney, "Dünyanın en büyük hacimli ekonomilerine sahip G20 ülkeleri arasında yer alan ülkemizin 2023 yılında ilk 10 büyük ekonomi arasına girme hedefine ulaşmasında, kayıtlı işletmelerimizin göstereceği performans belirleyici olacaktır ancak kayıtlı işletmelerimiz, hukuk kurallarını yok sayan kayıt dışı sektörün haksız rekabetiyle karşılaşmaktadır" diye konuştu. Yöney, denetim sisteminin, kötü niyetli uygulamalar bakımından caydırıcı, iyi niyetli uygulamalar yönünden ise rehberlik edici olması gerektiğine değindi. Teftiş ve denetimin, cezalandırma yerine işverenlerin verimliliği, sistemli çalışması ve rekabet güçlerini artırması için rehberlik etmeye öncelik vermesinin en etkin sonucu sağlayacağına inandıklarını anlatan Yöney, "Denetimler, rehberlik anlayışı çerçevesinde riskli sektör ve iş yerlerine yönlendirilmeli ve iş yeri denetimlerinde, toplu iş sözleşmesi uygulanmayan iş yerlerine öncelik verilmelidir. Sendikaların faaliyet gösterdiği, toplu iş sözleşmesi uygulanan iş yerleri, şikayet olmadıkça denetlenmemeli; toplu iş sözleşmesi, kayıtlı olmanın referans belgesi kabul edilmelidir" ifadesini kullandı. TİSK olarak İş Teftiş Kurulunun son yıllarda uyguladığı programlı teftişler ve bilgilendirme çalışmalarını olumlu bulduklarını dile getiren Yöney, bunların, işletmelerin bilgilenmesini ve denetim elemanlarıyla aralarındaki güven ilişkisinin güçlenmesini sağladığını bildirdi. Yöney, çalışma hayatının, ekonominin gereklerini dikkate alan, sosyal dengeleri gözeten, hem işletmelerin hem de çalışanların yararına sonuçlar veren bir işleyişe sahip olmasını amaçladıklarını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Denetim mekanizmasının etkin işlemesi, sosyal diyaloğun gelişimini sağladığı gibi bireysel ve toplu iş uyuşmazlıklarına sunduğu çözümlerle çalışma barışının tesisi açısından da önem arz etmektedir. İş Teftiş Kurulu Başkanlığımızın son yıllarda klasik denetim anlayışından uzaklaşarak sorunları sosyal ortaklarla beraber çözümlemeye çalışmasını, cezalandırma yerine önlemeyi esas almasını takdirle karşılıyoruz." - "Yorumlar, dayanaklardan yoksundur" Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanı Mehmet Tezel ise çalışma hayatının çok taraflı yapısında bazı olay ve verilerin, farklı kesimlerce değişik şekillerde ifade edildiğine dikkati çekti. Söz konusu yaklaşımları saygıyla karşılamakla beraber bazen farklı yaklaşımların anlaşılmaz boyutlara ulaştığına tanık olduklarını aktaran ve buna örnek olarak iş kazalarını gösteren Tezel, şunları kaydetti: "Ülkemizin iş kazalarında Avrupa birincisi ve dünya 4'üncüsü olduğuna dair söylemler, son zamanlarda sıkça dile getirilmektedir. Bu ifade, gerçeği yansıtmamaktadır. Eurostat verilerine göre ülkemiz, iş kazalarında Avrupa birincisi olmadığı gibi dünyada ilk 3'te yer alması da söz konusu değildir. Her şeyden önce ülkeler arasında kıyaslama yapabilmek için ülke verilerinin aynı yöntemle derlenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Yapılan yorumlar, bu türden dayanaklardan yoksundur. Şüphesiz İş Teftiş Kurulu Başkanlığı olarak ülkenin iş sağlığı ve güvenliği seviyesinin yükseltilmesi gerektiğine inanıyoruz ancak ülkemiz bu konuda Bulgaristan, Romanya, Polonya gibi Avrupa Birliği ülkelerinden daha geri olmadığı gibi Rusya veya Çin gibi ülkelerle kıyaslanmayacak şekilde ileridedir. Bu değerlendirmemiz, mevcut durumumuzun istenen seviyede olduğu anlamına gelmemektedir. Biz devlet olarak iş kazalarını mazur görecek veya gösterecek bir anlayışı kabul etmiyoruz ve edemeyiz. İşverenlerimizin ve diğer paydaşlarımızın da aynı şekilde düşündüğünü biliyoruz."