Cuma gününün erken saatlerinde ABD, "Cihatçı John" (Jihadi John) olarak bilinen kötü şöhretli IŞİD infazcısı Mohammed Emwazi'nin bir İHA tarafından olası ölümünü duyurdu. Akabinde grup iki sersemletici ve çok daha önemli askeri yenilgiye uğradı: Stratejik öneme sahip Sincar, Kürt Peşmerge güçleri tarafından alındı ve başını Kürtlerin çektiği Suriye Demokratik Güçleri, kuzeydoğu Suriye'de büyük öneme sahip El Hul şehrini el geçirdi. Bu iki zafer, IŞİD'in iki büyük merkez olan Rekke ve Musul arasındaki kolay yol erişimini engelleyecek gibi gözüküyor.
İntihar bombalarıyla donanmış birkaç silahlı kişinin Paris'te restoranlara, bir konser salonuna ve stadyuma saldırmasıyla biten bu gün en az 128 kişinin ölümüne, 300 kişininse yaralanmasına sebep oldu. Cumartesi sabahı, IŞİD saldırıyı üstlendiklerini bildiren bir duyuru yayımladı.
ABD'nin ezici hava üstünlüğü ve önemli sonuçlar olan karadaki yerel güçlerin birleşimiyle savaşın bu noktasında IŞİD'in büyük bir Batı başkentinde geniş çaplı bir terör saldırısı gerçekleştirmesi, Suriye veya Irak'ta askeri bir zafer kazanmasından daha kolay gibi gözüküyor.
IŞİD'in ayrıca üstlendiği Sina yarımadasında vurduğu Rus uçağı gibi Paris saldırıları da, IŞİD'in öncülü El Kaide ile olan 'kan davası'ndaki rollerin büyük ölçüde tersyüz olduğuna işaret ediyor. IŞİD, Orta Doğu'da davayı kazanma ve elinde tutma kabiliyetiyle övünürken, eski yöntemli El Kaide'nin Batı'da gerçekleştirdiği anlamsız saldırılara bel bağlamasını hor görüyordu.
"IŞİD yapabildiği ve savaş alanında acıttığı için Batılı hedeflere saldırıyor."
Ancak El Kaide'nin Suriye kolu enerjisini kontrol ettiği bölgelerde sessizce devlet kurmaya adarken, IŞİD hem Suriye hem Irak'ta zayıflamaya başladı.
Paris'te düzenlenen saldırıların titizce hazırlanması, planın çok önceden hazırlanmış olmasına rağmen askeri mağlubiyetlere cevaben aniden hayata geçirildiğini ortaya koyuyor. Saldırının amacı ise Batılıların içine korku salmak ve özellikle Batı'da yaşayan tabanını bu mağlubiyetlerin sadece küçük bir şey olduğuna ikna etmek.
IŞİD Paris saldırılarını üstlenmeden dahi, resmi olmayan IŞİD propaganda hesapları ölümleri sevinçle karşıladı ve grubun topraklarındaki yenilgilerinden sonraki suskunluklarını bozdu.
Saldırıların diplomatik ve politik sonuçlarının ne olacağını söylemek için çok erken. Fransa Başkanı François Hollande saldırıların "merhametsiz bir yanıtı" hak eden bir "savaş suçu" olarak tanımladı. Hatta bu, IŞİD'e karşı daha da artan kolektif bir askeri müdahaleyi öngören NATO'nun 5. Maddesine karşılık gelebilir.
Ancak Fransa'nın gruba karşı daha ne kadar fazla müdahale edebileceği belli değil. Ülkenin tek uçak gemisi Charles de Gaulle'dan havalanan Fransız jetleri hem Suriye hem Irak'ta IŞİD hedeflerini vuruyor. Son zamanlarda ise Fransa, ABD ile birlikte IŞİD'in petrol işleme kabiliyetlerini düşürerek grubun kaynaklarını eriten düzenli bir çabanın içinde yer aldı.
Birleşik Krallık gibi ikinci kademe bir askeri güç olan Fransa'nın, Afrika'da askeri üstünlüğü sağlamak için ortaya döktüğü geniş kaynaklara ek olarak bir de IŞİD'e karşı yapılan savaşta NATO veya ABD desteği olmadan vites arttırması kesin gözükmüyor. Saldırının boyutu, Suriye ve Irak'ta IŞİD'e yapılan hava saldırılarını derinleştirme konusunda İngiltere Başbakanı David Cameron'a yardımcı olabilir.
Gerçekleşmesi olası sonuçlardan biriyse Fransa'nın, Suriye ve Irak'ta IŞİD'e karşı savaşan Kürt Peşmergeleri, YPG'yi, yakın zamanda oluşturulmuş Suriye Demokratik Güçleri'ni desteklemesi. Libya'da olduğu gibi, hem hava kontrolü hem de askeri eğitim sağlayan Fransız Özel Kuvvetleri bu grupların planlandığı üzere bilfiil IŞİD başkenti Rekke'ye saldırmasına destek olabilir.
IŞİD ve Batı'daki 'serbest çalışan' internet destekçileri, Paris saldırılarının IŞİD'e karşı yapılan savaşta Fransa'nın askeri müdahalesine verilen bir cevap olduğunu iddia ediyor. Bu öyle samimi bir iddia değil: Batılı güçler gruba karşı savaşa girişmeden evvel de IŞİD propaganda amacıyla Batılı rehineler alıyor ve en sonunda infaz ediyordu. ABD gruba karşı saldırıya başlamadan önce, resmi IŞİD hesapları müdahale etmeleri için ABD'ye meydan okuyor ve bu sayede vizyonlarını bir dünya savaşına çevirmeyi amaçlıyordu.
IŞİD yapabildiği ve savaş alanında acıttığı için Batılı hedeflere saldırıyor. Batı dünyası olabildiğince uzun süre Suriye'deki savaşı görmezden geldi. Şimdiyse Batı dünyasını temsilen Paris cenazelere, protestolara ve sokakları arşınlayan askeri güçlere şahit olacak. Suriye'deki savaş Batı medeniyetinin tam da kalbine kadar geldi ve tüm dünya bu savaşı kesin olarak sona erdirene kadar bu gibi saldırıları görmeye devam edeceğiz.