11 Eylül sonrası Guantanamo, Afganistan ve Irak'ta patlayan işkence skandallarında en çok başvurulan yöntemlerden biri olduğu ortaya çıkarılan waterboarding'i, Bush yönetimi işkence kabul etmeyip uygulamakta ısrar ederken, sıradışı görüşleriyle tanınan Britanyalı-Amerikalı gezeteci-yazar Christoph Hitchens kendi üstünde deneyip şu sonuca vardı: "İnanın bana, kesinlikle işkence."
Guardian'ın haberine göre engizisyondan beri kullanılan ‘Waterboarding'de Amerikalılar, esiri eğimli tahta üzerine ayakları yukarıda sırtüstü yatırıp, el ve ayaklarını bağlayıp, yüzüne sürekli su dökerek dayanılmaz boğulma hissi yaratıyor. Uzmanlara göre Cenevre Sözleşmeleri'nin işkence kabul ettiği sahte infaz kapsamına giren bu yöntem, aşırı acı, ciğerlerle beyinde zarar yaratma tehlikesi içeriyor.
Sıkıysa dene resti
11 Eylül karşısında ‘İslami faşizm' söylemini geliştiren, Irak işgalini destekleyen Hitchens, bir makalesinde ‘aşırı sorgu' ile ‘doğrudan işkence' yöntemleri arasında ayrım olduğunu savundu. Waterboarding'i aşırı sorgu kategorisine soktuğu eleştirisi, ‘Sıkıysa dene' resti alan Hitchens, Vanity Fair'in ağustos sayısı için bu denemeye soyundu.
Vanity Fair yayımlıyor
59 yaşında, göbekli Hitchens, eski özel timciler tutup, üzerine üç kat havlu konulmuş kukuletayı başına geçirtip tahtaya yattı. Su dökülünce hissettiklerini şöyle aktardı: "Bir süre nefesini tuttuktan sonra nefes verip alma ihtiyacı hissettim. Kumaş hemen burun deliklerimi kapattı ve ıslak dev bir pençe ölümcül biçimde yüzüme bastırıyormuş gibi oldum. Nefes alıp alamadığımı bilemez halde sudan çok panik içinde boğulurken, ‘beni çıkartın' işareti verdim. Resmi yalan, boğulma hissi yarattığı. Doğrusu ise boğulduğunuz. İnanın bana, bu işkence." Bu sözü manşete taşıyan Vanity Fair, sitesinden deneyimin videosunu da yayımlıyor.