Hatay’ın İskenderun ilçesinde Şehit Er Remzi İlboğa Kışlası'na roketatar ve uzun namlulu silahlarla saldırıp 6 askeri şehit edip, 8 askeri yaralayan terör örgütü PKK’nın 9 üyesine ilişkin soruşturma tamamlandı.
Cumhuriyet savcısı, 2008'de de bir korucuyu şehit ettikleri belirlenen militan grubun sorumlusu Kenan Yıldızbakan'ın 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 200 yıl, roketatarı kullanan Cengiz Nergiz'in ise 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ile 320 yıl hapis cezası ile cezalandırılması talep etti. İddianamede, diğer 7 sanık hakkında 23 yıl ile ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen hapis cezaları istendi. 30 Mayıs 2010'da gerçekleşen saldırının Mavi Marmara gemisine İsrail baskınından 3 saat önce gerçekleşmesi nedeniyle olay sonrasında İsrail'in rolü olduğu iddialarına da değinildi. Adana 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde kabul edilen 120 sayfa ve 11 klasörden oluşan ve 43 mağdur ve müştekinin bulunduğu iddianamede İskenderun'daki deniz kışlasına yapılan saldırı ayrıntılı ele alındı.
"Konunun uzmanlarınca ve İsrail devletine en yakın deniz kışlamıza düzenlenen bu terör eyleminin dönemsel olarak iki ülke arasında yaşanan ağır krizden bağışık değerlendirilmeyeceği yönünde çeşitli görüşler bildirilmiştir." ifadesine yer verilen savcılık iddianamesinde, bunun üzerine Mavi Marmara davasının iddianamesi ile belge ve bilgilerin ivedi olarak istendiği kaydedildi. İskenderun'daki terör saldırısına ilişkin herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanmadığı ifade edilen iddianamede, "Bu bağlamda her iki olay arasında varsayıma dayalı şüpheleri ortadan kaldıracak kanıtlara ulaşılamadığı” dile getirilip, iddianamede hukuksal sav ve niteleme yapılmadığı vurgulandı. Yakalandıktan sonra itirafçı olan Barış Kızılçay ise ifadelerinde saldırı sırasında Kuzey Irak'ta olduğunu öne sürdü. Kızılçay, Amanoslara geldiğinde İskenderun'daki saldırıda roketatarı Cengiz Nergiz'in, M-16'yı ise Kenan Yıldızbakan'ın kullandığını kendilerinden öğrendiğini söyledi.
"YILDIZBAKAN'IN İSRAİL'E KARŞI BİR SEMPATİSİ VARDI"
Bu eylemin basında İsrail tarafından yaptırıldığı yönünde yayınlanması örgüt mensupları arasında rahatsızlık uyandırdığını anlatan Kızılçay, "Somut olarak var olan eylemin ‘İsrail istihbaratının işidir' diyemem. Ancak ister sohbetlerde, isterse Kenan Yıldızbakan'ın İsrail'deki yaşantısı ve orada bir kadınla kalması, belli bir noktada oradaki halkı destekleyen yönde sohbetleri göze çarpmaktaydı. En son İsrail'e bir kişi ile bir inşaat firmasının taşeronluğunu almış ve Türkiye'den İsrail'e işçi götürmüştür." dedi.
Bu durum 2-3 defa tekrarlanmış ve daha sonra Filistinliler'in var olan pasaportlarını geri vermemeleri Kenan'da belli bir tepki meydana getirdiğini açıklayan Kızılçay, "Çünkü bu pasaportların geri gelmemesi Fırat-Siverek'in iflasını getirmiştir. Var olan İskenderun grubu ve Mavi Marmara aynı esnada bire bir ‘İsrail istihbaratı neticesinde olmuştur' demek yerine benim söyleyeceğim büyük bir tesadüftür. Ancak Yıldızbakan'ın İsrail'e karşı bir sempatisi vardı." görüşünü aktardığı iddianamede, Deniz Kışlası'ndaki saldırıda yaralı kurtulan Muammer Altemur'da olay anını anlattı.
"ŞEHİT OLAN EROL TAVUKÇU, BENİ ELİYLE İTEREK KURTARDI"
31 Mayıs 2010'da saat 00.00-04.00 nöbeti için hareket ettiklerini vurgulayan Altemur, kendisini ölümden, şehit olan Erol Tavukçu'nun eliyle iterek kurtardığını kaydetti. Aracın şoförlüğünü er Mehmet Aynur yaptığını dile getiren Altemur, aracın önünde nöbetçi çavuş Erol Sevindik ile hazır kıta muhafız çavuşu Yusuf Çelik’in olduğunu belirtti. Aracın arkasında 11 kişi olduklarını ifade eden Altemur, olayın olduğu yerdeki nöbet kulübesine geldiklerinde mevcut nöbetçi Serhat Aslan’nın kulübeden inerek kendilerini karşıladığını ve araca bindiğini hatırlattı. Nöbette Yusuf Çelik çıkıp kontrolü yaptıktan sonra aşağıya indiğine işaret eden Altemur, nöbetçi çavuş Erol Sevindik’in ise aracın yan tarafında kendisinin olduğu kısımda kaldığını aktardı. Bu esnada aracın arkasından bir patlama yaşandığını açıklayan Altemur, patlamadan sonra kendisi kaybettiğini bildirdi. Altemur, iddianamedeki ifadelerinde şunları söyledi: "Karşılık vermek için kütüklükteki şarjörümü tüfeğime takmaya çalışıyordum. Bu esnada sol bacağımın altına iç taraftan şarapnel parçası girdiğini hissettim. Erol tavukçu henüz vefat etmeden, beni eliyle itekledi ve ‘git canını kurtar' dedi. Ben Erol'un iteklemesi ile aracın sağ yanına düştüm. Bu sırada zaten kaleşnikofla ateş ediliyordu. Yere düştüğümde nöbetçi çavuş Erol Sevindik'i aracın altında gördüm, yine bana canımı kurtarmamı söyledi."
Haklarında, "PKK/KCK terör örgütü üyesi olmak, patlayıcı madde bulundurmak, devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak, gasp, tehdit, sahtecilik" suçlarından dava açılan sanıklardan saldırının sorumlusu Kenan Yıldızbakan'ın 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 200 yıl, Cengiz Nergiz'in 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 320 yıl, diğer teröristler Barış Kızılçay, Bayram Daimi, Musa Ataman kardeşi Mehmet Ataman, Mehmet Şah Çetinkaya, Hamdusena Sayan ve tutuksuz Mahmut Nergiz'in ise 23 yıl ile bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapse kadar cezalandırılmaları istendi. Önümüzdeki günlerde hakim karşısına çıkacak terör örgütü mensupları Mersin'nin Aydıncık ilçesinde 12 Kasım 2011 'de düzenlene kapsamlı operasyonda yakalanmıştı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz