HABER

"İslam ülkeleri çağı yakalamalı"

İSTANBUL (İHA) - Adalet Bakanı Cemil Çiçek, "Hükümetin önünde 40 yılın Çarşambası var, Perşembe'ye varmalıyız" dedi. İslam dünyasının arpa unundan muhallebi yapılmayacağını anlaması gerektiğinin altını çizen Çiçek, İslam ülkelerine çağı yakalaması için çağrıda bulundu.

Sabancı Center'da düzenlenen TÜSİAD 34. Genel Kurulu'nda bir konuşma yapan Adalet Bakanı Cemil Çiçek, 2003 yılını değerlendirerek 2004 yılından beklentilerini açıkladı. Her alanda olmasa bile genel anlamda başarılı bir geçirdiklerini söyleyen Bakan Çiçek, 3 Kasım seçimlerinden itibaren ülkeye istikrar geldiğini ve ekonomide bir kısım hedefleri yakaladıklarını kaydetti.

Ekonominin bir çok alanında düzenlemeler yaptıklarını ifade eden Çiçek, "Türkiye'de olumlu bir hava yaşanmaktadır. Dış politikada dengeli çalışmalar yapılmıştır. hükümetimiz hiç durmadan çalışıyor. Eski endişeler artık geride bırakıldı. Biz önceki iktidarlarla kendimizi mukayese etmiyoruz. Kendimizi kendi yaptıklarımızla mukayese ediyoruz. 2004 yılı Türkiye için bir kader yılıdır. Bu yılda atmamız gereken çok adım var. Hükümetin önünde 40 yılın Çarşambası var, Perşembe'ye varmalıyız. Bizi aşan bazı kararlar almamız gerekebilir. Bunlar AB ve dünyayı ilgilendiren kararlar olacak" dedi.

"ARPA UNUNDAN MUHALLEBİ" Konuşmasında, 2004 yılının dünyada Türkiye yılı olacağını da kaydeden Çiçek, Cidde'de yapılan 5. Ekonomi Zirvesi'nde bunun örneğini verdiklerini belirterek, "NATO zirvesi bu yıl Türkiye'de yapılacak. Bu zirve Türkiye'ye yeni bir vizyon getirecek. Türkiye, laik, demokratik ve Müslüman bir ülke olarak önemli roller üstlendi. Dünyadaki tek laik, demokratik ve Müslüman ülke Türkiye. İslam ülkeleri başkanları burada toplanacak ve gelecekle ilgili önemli kararlar alacaklar. Çünkü terör belası İslam'la çağrışım yapıyor. Bu süreçte bunları aşmaya çalışacağız. Türkiye'nin İslam dünyasına vereceği önemli mesajlar var. İslam dünyasının arpa unundan muhallebi yapılmayacağını anlaması lazım. Çağı yakalaması gerekiyor. Eurovizyon Şarkı yarışması bu yıl burada yapılacak. Bunlar Türkiye'nin imajı açısından çok önemlidir" açıklamasında bulundu.

"AB İLE SON VİRAJA GİRİLDİ"
Toplantıda, AB ile olan randevunun 44 yıllık bir maziye dayandığını belirten Bakan Çiçek, "AB ile son viraja girildi. Zamanlama iyi yapılsaydı, bir çok sıkıntıyı yaşamazdık. Eğri otursak da doğruyu söylememiz lazım. Yaptığımız ve yapacağımız reformları AB ülkelerini memnun etme çabası olarak göstermek haksızlıktır ve yanlıştır. Ancak AB'nin ayrımcılık yapmaya hakkı yoktur. AB kriterlerini yerine getirdikten sonra da hala kırk dereden su getirirlerse, bu ayrımcılık yapıldığının göstergesidir. AB'nin varoluş felsefesine aykırıdır. Türkiye hiç bir ülkenin yapmadığı katkıyı yaptı. Türkiye soğuk savaş döneminde NATO'nun kalkanlığını yaptı. Türkiye, demokratik, laik ve Müslüman bir ülke olarak radikalizme karşı en büyük panzehirdir. AB Türkiye'yi almak zorunda. Medeniyetlerarası tartışma, çatışma yaşamak istemiyorlarsa Türkiye'yi almak zorundalar. Biz sorunları biliyoruz. Aşmak için çalışıyoruz. Reformları o kadar hızlı bir şekilde gerçekleştirdik ki AB ülkeleri ve dünyayı şaşırttık. Önümüzdeki zaman dilimini de iyi değerlendirmek lazım. Uygulamada zorluklar yaşıyoruz. Yasaklarla bir yere varılmıyor" şeklinde konuştu.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ Hükümet olarak, Anayasa değişikliği olmadan yapabilecek reformların hemen hepsini yaptıklarını ifade eden Çiçek, "Bundan sonra bir uzlaşma içinde Anayasa'yı değiştirmeyi ele almamız lazım. 1982 Anayasa'sı AB'ye aykırı. Önümüzde yerel seçimler var. Muhalefet gerilla savaşı üslubuyla muhalefet yapılıyor" dedi.
Bakan Cemil Çiçek şöyle konuştu:

"TÜİSAD geçtiğimiz günlerde bir yargı reform paketini kamuoyuna duyurdu. Bundan son derece memnunuz ve faydalanacağız. Ancak bu paketi zikredilen hususlar bile Anayasa değişikliğini gerektiriyor. 1982 Anayasası modeli geçmiş bir otomobile benziyor, model bir arabayla yolumuza gitmeye çalışıyoruz. Her tarafından ses geliyor. 'Sizin 368 milletvekiliniz var. Anayasa değiştirmeye sayınız yeter' deniyor. Ancak bir kısmı, peşin hükümlü. Onun için toplumsal uzlaşmayı seçimden sonra Anayasa değişikliğiyle ele almamız gerekir. Anayasa'yı kendi isteğimizle değiştirmezsek AB bunu zorlayarak, belli hükümleri değiştirmemizi isteyerek gerçekleştirir. Ayrıca Türkiye'deki istikrarsızlığın en büyük sebeplerinden biri de özelleştirmedir. Yolsuzlukta ilk ona giren Türkiye bunu hak etmiyor. Yolsuzlukla mücadelede, yargının bağımsız olması gerekmektedir. Buna yardımcı olmak için 2003 yılında bazı çalışmalar yaptık. Ceza Hukuk Sözleşmesi'ni hazırladık. Türkiye'nin yolsuzlukta noktayı koyması için özelleştirmeyi gerçekleştirmelidir. Bence özelleştirmenin en önemli boyutu ahlaki boyutudur. Ayrıca yolsuzluklardaki 5 yıllık zaman aşımını da arttırmalıyız. İnfaz sistemini yeniden ele almalıyız. Af olayını Türkiye'nin gündeminden kaldırmalıyız, çünkü cezaların caydırıcılığı kalmıyor."

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler