İso: Bu Yıl Büyümenin 2014'ün De Gerisinde Kalma Riski Var

- İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, tahminlerin yüzde 3 ve üzerinde olmasına karşın, sanayiciler olarak, 2015 büyümesinin geçen yılın da altında kalarak yüzde 2 dolayında gerçekleşme riski gördüklerini söyledi. Türkiye'nin gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) büyümesi 2014 yılında yüzde 2.9 düzeyinde gerçekleşti.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2014” sıralamasını açıkladı. İSO Meclis Salonu’nda düzenlenen basın toplantısında İSO Başkanı Erdal Bahçıvan en büyük sanayi kuruluşlarını açıkladı ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bahçıvan bir gazetecinin 2015 yılı değerlendirmesini sorması üzerine, “Her ne kadar yılın ilk çeyreğine Türkiye yüzde 2.3 büyüdüyse de, sanayi payı son yılların en düşük rakamlarından bir tanesi. Hem finansal açıdan yılın ilk yarısında yaşanan aşırı olumsuzluklar; hem seçim senesinde olmamız, hem dünya konjonktüründeki olumsuz gelişmeler maalesef 2015 ile ilgili çok umut var pozisyonda olmamızı engelliyor" diyerek şöyle konuştu:

"Büyümenin total kütlesine değil, kalitesine bakmalı"

"Yılın ikinci çeyreği de ilk çeyrekten çok farklı bir boyutta; ihracat rakamları ve bir takım farklı veriler, sanayi verileri zaten bunu gösteriyor. Ben olacağını düşünmüyorum. Yani yüzde 2.3’lük genel büyümenin ilk çeyrektekinin, ikinci çeyreğe de hemen hemen aynı mertebelerde yansıyacağı düşüncesindeyiz. Şu andaki, Türkiye’nin 2015 yılındaki genel büyümesiyle ilgili tahminler her ne kadar yüzde 3’ün üzerinde bir rakamın bazı çevreler tarafından korunsa dahi, geçen yıl yakaladığımız büyümenin altında bir büyümeyi toplamda 2015’de gerçekleşme riskinin olduğunu biz gözlemliyoruz. Umuyoruz ki bu düşüncemiz doğru çıkmaz. Ama şu anda ki gidişat Türkiye’nin 2015’in toplamını yüzde 2’ler noktasında geçireceği pozisyonunda. Ama tabi ki asıl önemli olan büyümenin total kütlesi değil, büyümenin kalitesinin tartışılması konusu. Yüzde 7-8’lik, temelini tamamen tüketimden, ithalattan, finanstan almış bir büyüme yerine; sanayiden, yatırımdan, ihracattan temelini almış yüzde 3-4’lük bir büyümenin Türkiye’nin geleceğine, sürdürülebilir bir büyümesine çok daha katkı sağlayacağını da yine bu vesileyle bir kez daha altını çizmek istiyorum. Türkiye’nin bundan sonra büyümenin total kütlesinde daha ziyade, büyümeyi oluşturan faktörlerin büyümenin kalitesine yaptığı değeri ortaya koyan bir anlayışla, büyüme analizlerini, büyüme değerlendirmelerini yapmamız gerekiyor."

"Umuyoruz ki bu tablo önümüzdeki yıllarda bir yükseliş seyrine girecektir"

Bahçıvan, yabancı sermeye yatırımlarıyla ilgili sorulan bir soruya şöyle yanıt verdi:

“Türkiye’de yabancı sermayenin, yatırım yapmış olan yabancı şirketlerin bir azalma ihtiyacının olması veya Türkiye’nin sanayi yatırımlarından pay alma noktasındaki eğilimlerinde bir düşme olarak bu resmin ortaya çıkmış olması; Türkiye’ye uzun vadeli ve kaliteli yabancı sermayenin akışı noktasında hepimizin arzu etmiş olduğu ana stratejiye uymayan bir gerçek. Bu bize Türkiye’deki sanayi sektörlerine yatırım yapmış olan yabancı sermeyeli şirketlerin ya çok mutlu olmadıklarını ya yapmış oldukları yatırımlardan vazgeçtiklerini, yeteri kadar büyütmediklerini, yeni yabancı sermayeli yatırımların Türkiye’ye gelmediğini gösteren bir tablo. Biz Türkiye’ye yabancı sermayenin, hizmet sektörüne sadece finans sektörüne getirerek teknoloji noktasında ki yabancılardan elde etmesi gereken asıl kazanım noktasında eksik bacak olduğunu her zaman vurguluyoruz. Eğer biz yabancı sermayeyi Türkiye’ye çekeceksek, bunun mümkün olduğu kadar, ileri teknoloji ve katma değeri de beraberinde getiren bir amaç gayesinde gelmesinin, kaliteli bir yabancı sermeye çekişi olduğunu her zaman savunuyoruz. Eğer bu sayıda her geçen sene bir düşüş varsa; o da sanayinin yabancılar için geçtiğimiz 4-5 yıla göre yeteri kadar özenilen bir noktada görülmediğinin bir göstergesi. Umuyoruz ki bu tablo önümüzdeki yıllarda bir yükseliş seyrine girecektir.”

"Biz inşaata ve inşaatçıya karşı değiliz"

Bir gazetecinin, daha önce Bahçıvan’ın sanayicilerin inşaat sektörüne yöneldiği şeklinde yaptığı açıklamaları hatırlatması üzeribe İSO Başkanı şu değerlendirmelerde bulundu:

"İnşaat sanayici tartışması, Türkiye’de maalesef çok magazinleşen bir konu olmaya başladı. Bir kere biz sanayici olarak, inşaata, inşaatçıya karşı değiliz. Biz herkesin inşaatçı olmasına karşıyız. Türkiye gibi bir ülkede tabi ki inşaatın mutlaka doğru inşaatın, yapılması gereken inşaatın ve bu yapılan inşaatların da sanayiye ve sanayiciye vereceği katkının artı değer getirdiği muhakkak. Ancak sanayiyi bırakıp, sanayicilikteki faaliyetlerini bırakıp, umudu ve geleceği inşaatta arama eğiliminin giderek artıyor olması, Türkiye’nin geleceği açısından, hem inşaatın sürdürülebilirliği açısında, hem sanayinin sürdürülebilirliği açısından son derece bizi endişelendiren bir tablo olduğu için biz bunu dile getirdik. Sermaye sahibi olan, iş sahibi olan insan bir şekilde bir değerlendirme yapıyor, bir şekilde bir analiz yapıyor ve elindeki sermayenin, gelecek imkanlarının kar doğurma noktasında, risk doğurma noktasında ve geleceğini doğru yönetmedeki en cazip sektör hangisi ise oraya meyletme noktasında bir karar veriyor. Bu konuda ki kişilerin bu hür kararını, teşebbüsün olduğu bir ülkede de engellemeniz mümkün değil. Sanayicilerimiz belli bir noktadan, bu kadar yılın birikimine, bu kadar yılın tecrübesine, deneyimine rağmen, öyle bir noktaya gelip sanayiden vaz geçip, bunca yılın emeğinden vazgeçip, kendilerine farklı bir sektörde gelecek aramalarının, tartışılıp, değerlendirilmesini Türkiye’nin gündemine taşımak istedik. Biz inşaata ve inşaatçıya karşı değiliz. Ama biz sanayi birikimlerinin, sanayinin hem sermaye birikimlerinin, hem emek birikiminin, hem tecrübe deneyim birikimlerinin, teknoloji birikimlerinin bir çırpıda vaz geçilerek farklı sektörlere kaydırılmasının Türkiye’nin hayrına olmadığın savunuyoruz."