Borrell, Brüksel'de düzenlediği basın toplantısında, AB Komisyonunun Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerine karşı kısıtlayıcı tedbir seçeneklerini AB Konseyine iletmesini değerlendirdi.
"Yaptırımlarda ilerlemeden önce iki kez düşünmeliyiz." ifadesini kullanan Borrell, "Çünkü yaptırımlar uygulandıktan sonra caydırıcılıklarını kaybederler. Çünkü bu olayda Türkiye ile Kıbrıs Rum Kesimi arasındaki müzakerelere geri dönülmesini teşvik etmek, gerginliğin tırmanmasını önlemek gerekiyor. Şu anda diplomasi zamanı." dedi.
Doğu Akdeniz'deki sondaj çalışmalarıyla ilgili konunun "uluslararası hukuk sorunu" olduğunu belirten Borrell, "tüm Avrupalıların Kıbrıs Rum Kesimi'nin yanında yer aldığını ve uluslararası hukuka saygıdan yana olduklarını" söyledi.
Borrell ayrıca, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de yaşadığı sorunu, İspanya'nın güneyindeki İngiltere kolonisi Cebelitarık özerk yönetimiyle yaşadığı problemlere benzetti.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilciliğine aday gösterilen Borrell, "bölgenin büyük bir potansiyele sahip olmasından dolayı mevcut sorunun Doğu Akdeniz'deki diğer ülkelerle gelecekte başka yeni anlaşmazlıklar yaratacağını" ifade etti.
AB’NİN DOĞU AKDENİZ KARARLARI
Avrupa Birliği (AB), Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerinin yasa dışı olduğunu iddia ederek, bazı adımlar atma kararı aldı.
AB üyesi ülkelerin dışişleri bakanlarının katılımıyla Brüksel'de gerçekleştirilen Dış İlişkiler Konseyi Toplantısı kapsamında sonuç bildirgesi yayınlandı.
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynaklarına ilişkin faaliyetlerinin yasa dışı olduğu savunulan bildirgede, AB'nin bu duruma yönelik çeşitli kararlar aldığı belirtildi.
Bildirgede, AB'nin Türkiye'ye sağladığı katılım öncesi fonlarda kesinti yapılmasına, Avrupa Yatırım Bankası'nın Türkiye'deki kredi faaliyetlerinin gözden geçirilmesine, Türkiye ile AB arasında devam eden havacılık anlaşması müzakerelerinin askıya alınmasına ve Ortaklık Konseyi ile üst düzey diyalog toplantılarına bir süreliğine ara verilmesine karar verildiği kaydedildi.
Bildirgede, Türkiye'nin hidrokarbon arama çalışmalarını sürdürmesi halinde AB'nin hedef odaklı tedbir seçenekleri üzerinde de çalışacağına işaret edildi.
Kararlar arasında bulunan AB'nin Katılım Öncesi Mali Yardımı (IPA) çerçevesinde 2014-2020 döneminde Türkiye'ye taahhüt ettiği 4,45 milyar avrodan bir miktar kesinti yapması öngörülüyor.
AB'nin finans kurumu olan ve yatırımları finanse eden Avrupa Yatırım Bankası'nın ise 2018 yılında Türkiye'de sağladığı toplam kredi miktarı 386 milyon avro seviyesinde bulunuyor.
Türkiye ve AB arasında müzakere edilen havacılık anlaşmasında da AB’nin anlaşmaya Türkiye’nin tanımadığı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni (GKRY) dahil etmeye çalışması nedeniyle ilerleme kaydedilemiyor.
AB'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerine ilişkin sadece üyeleri olan Yunanistan ve GKRY tezlerini baz alarak hareket etmesi dikkati çekiyor.
Türkiye, AB'yi Ada'da henüz çözüme ulaşılmadan GKRY'yi tüm Ada'yı temsil ediyormuş gibi üye yapmakla ve Rumların güdümüne girmekle suçluyor.
AB'nin, Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye'nin egemen hak ve çıkarlarını göz ardı etmesi tepki ile karşılanıyor.
Türkiye, GKRY'nin Doğu Akdeniz'de tek taraflı eylemleri ile bir "oldu bitti" senaryosu elde etmesini engellemeye çalışıyor.
Bu çerçevede Türkiye, kendi kıta sahanlığı haklarını ve Ada'nın ortak sahibi olan Kıbrıs Türklerinin haklarını korumaya devam edeceğini belirtiyor.
Türkiye, Fatih sondaj gemisi ile Doğu Akdeniz'de kendi kıta sahanlığında sondaj çalışmaları yaparken, Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemisi ve Yavuz sondaj gemisiyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı'na ruhsat verdiği alanlarda sismik araştırma ve sondaj çalışmaları yapıyor. (AA)