Isparta'da "Engelli Hakları" Tartışıldı

Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Seyyar, "Her insan sosyal olmayı ister ve kendi kendine yetebilmeyi umut eder. Çocuklarınızın engelli öğrencilerle birlikte yaşaması onların sadece entelektüel zekalarını değil aynı zamanda duygusal yönlerini de geliştirir" dedi.

Süleyman Demirel Üniversitesi Engelliler Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından Prof. Dr. M. Lütfü Çakmakçı Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Asr-ı Saadetten Günümüze Engelli Hakları" konferansında konuşan Seyyar, engelli bireylerin toplumsal yaşama katılmalarını sağlamanın sosyal sorumluluk olduğunu söyledi.

Sevgi kavramının İslam medeniyetinin özünde yer aldığını belirten Seyyar, "Her insan sosyal olmayı ister ve kendi kendine yetebilmeyi umut eder. Çocuklarınızın engelli öğrencilerle birlikte yaşaması, onların sadece entelektüel zekalarını değil aynı zamanda duygusal yönlerini de geliştirir" dedi.

Anayasal çizgide benimsenen pozitif ayrımcılığın engelli vatandaşların topluma kazandırılması açısından önemine değinen Seyyar, "Pozitif ayrımcılık ilk kez Kuran ayetleriyle tescil edildi. Son zamanlarda ülkemizde de benimsendi. Sosyal devlet anlamında gelişmeler devam ediyor. Duyarlılığın sürekli hızlandırılması gerekiyor. Sadece kanuni çerçevede hakkaniyet ölçüsüyle belirlemek yeterli değildir. İşverenlerin, üniversitelerin, ailelerin ve diğer vatandaşlarımızın duyarlılığı da önemlidir" diye konuştu.

Seyyar, eğitim sisteminin, pedagojik yaklaşımın sevgi ve merhamet medeniyetine göre düzenlenmesi gerektiğini kaydetti.

SDÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan İbicioğlu ise, toplumdaki dezavantajlı gurupların ve doğuştan birtakım engellerle dünyaya gelen insanların toplumsal hayata katılmada, hak ve muamele anlamında sağlıklı insanlardan farklı olmadığını vurguladı.

Pek çok sorunun çözüldüğü modern dünyada insanlık konusunda aynı hassasiyetin gösterilmediğini kaydeden İbicioğlu, dünyanın yeniden Muhammedi bir yaklaşımı beklediğini, bu yaklaşımlarla engellilere olan bakış açısının bir güne sığdırılmaması gerektiğini belirtti.

Modern dünyanın sözde insan hakları bağlamında gündeme getirdiği birçok yaklaşımın aslında bin 500 yıl önceki yaklaşımlardan çok daha geride olduğunu ifade eden İbicioğlu, dünyadaki insani duyguların yeniden yeşermeye ihtiyacı olduğunu, SDÜ'nün bu misyonu benimsediğini ifade etti.