2005'in son günleri yaşanırken, İsrail ve Filistin iç siyasetleri oldukça hareketli günler geçiriyor.
Geçen hafta beyin kanaması geçiren İsrail Başbakanı Ariel Şaron, 40 saat hastanede kaldıktan ve 3 gün dinlendikten sonra işbaşı yaptı, ancak doktorları Şaron'un sağlık durumunun görünenden daha ciddi olduğu yolunda açıklamalar yapınca muhalefet liderleri seçim arifesi Şaron'un ülkeyi yönetemez olduğu yolundaki söylemlerine hız verdi. Bir kan pıhtısının beyne giden damarlardan birini tıkaması sonucu konuşma yeteneğini bir süre kaybeden, ancak erken müdahale ile herhangi bir komplikasyon yaşamadan hastaneden taburcu edilen Şaron, şimdi de kalbindeki delik nedeniyle 3 haftaya kadar ameliyat masasına yatacak. 28 Mart'ta yapılacak genel seçimler öncesi Şaron'un önce beyin kanaması geçirmesi, ardından da kalp ameliyatı olacak olması muhalefet liderleri Benyamin Netenyahu ve Amir Peretz'in, Şaron hakkında 'hasta adam' yakıştırması yapmalarına neden oldu.
Rahatsızlıkları ile bir anda dünya gündemine oturan 77 yaşındaki İsrail Başbakanı ise, bu yakıştırmalara kulak asmadan günlük programına geri döndü. Son olarak bir basın açıklamasıyla seçim programını açıklayan Şaron, yeni kurduğu Kadima Partisi'nin göreve gelmesi halinde, Filistin'de bağımsız bir devlet kurulmasını destekleyeceğini söyledi. Özellikle Doğu Kudüs'teki Arap asıllı İsrail vatandaşlarının ve sol kesimin oylarını hedefleyen Şaron, bu açıklamasıyla Bağımsız Filistin Devleti'ne yeşil ışık yakıyor, ancak bunun için bazı şartları var. Yol haritası ışığında kurulacak olan bağımsız Filistin Devleti'nin terörden tamamen vazgeçmesini olmazsa olmaz koşullardan biri olarak öne süren Ariel Şaron, bu olsa da olmasa da yapımı halen devam eden 'Güvenlik Duvarı'nın tamamlanacağını da belirtiyor.
Bunlardan öte Şaron, bağımsız bir Filistin Devleti kurulsa da İsrail'in güvenliği için şart olan durumlarda Filistin'e yeniden müdahale hakkını da saklı tutuyor. Şaron, bu açıklamaları yaptığı saatlerde Filistinli militan gruplar da, yeni yılda ateşkesi uzatmayacaklarını duyurdu. Hamas ve İslami Cihad, Filistin lideri Mahmud Abbas'a gelecek yılda gayri resmi ateşkesin devam etmeyeceğini bildirdi. Abbas, bu karara gerekçe olarak İsrail'in örgüt liderlerine suikastlar düzenlemesini ve Filistin topraklarında baskının devam etmesini gösteren örgütleri idare etmekte zorlanıyor.
Ocak ayında yapılacak Filistin seçimlerine Hamas'ın da siyasi parti olarak katılması, zaten kötü olan İsrail - Filistin ilişkilerini iyice gerdi. Hamas'ı terör örgütü olarak gören İsrail, seçimlerde yer alması halinde Filistinli seçmenlere kolaylık gösterilmeyeceğini açıklamıştı. Ardından seçimleri iptal etme tehdidinde bulunan Filistin, ABD'nin de desteği ile İsrail'e geri adım attırdıysa da, İsrail özellikle Doğu Kudüs'teki sınırlı sayıdaki Filistinli'nin oy kullanmasına izin verecek.
Öte yandan Filistin'de en büyük siyasi gruplardan olan El-Fetih içindeki gerginlikler de, yaklaşan seçim öncesi bölgede tansiyonu arttırdı. Fetih içindeki genç ve yaşlı kuşak arasındaki farklı listeler ortaya çıkarma yarışı, en son Gazze'de 60 silahlı kişinin seçim ofislerini basmasına yol açtı. Hapisteki lider Mervan Barguti'nin başı çektiği genç kanat, Fetih lideri Abbas ile anlaşma yoluna gittiyse de, Filistinli seçmen ortada dolaşan farklı listeler yüzünden bir süre sürünceme de kaldı. Filistin içindeki siyasi çalkalanma, son 2 gündür İsrail kentlerine Gazze'den düzenlenen roket saldırı ile birleşince Filistin halkı huzursuz günler geçirmeye başladı. Zira İsrail, Gazze'den gelen saldırıları durdurmak için Gazze'nin kuzeyinde tampon bölge oluşturdu. İsrail uçakları, bölgeye bildiriler atarak Filistinlileri tampon bölgeye girmeleri halinde yaşamlarını tehlikeye atacakları yolunda uyardı. Filistinliler ise bu kararın işgale eşdeğer olduğu görüşüne sahip.