Savunma Bakanı Benyamin Ben Elieser'e göre İsrail, Filistinli islamci teröre askeri yöntemlerle tepki göstermede elindeki tüm olanakları tüketti. Bugün Küdüs'te Amerika'nın Orta Doğu Özel Temsilcisi William Burns'ü ağırlayan İsrail yönetimi, Filistinliler'i dize getirmek için başka yöntemler deniyor. Yıllardır su sıkıntısı içinde yaşattığı Filistinliler'in içme suyu için kuyu açma taleplerini reddeden İsrail'e karşı şimdi de "Su İntifadası" başladı.
İSRAİL'DEN FİLİSTİN'E SU YASAĞI
İsrail Altyapı Bakanı Effi Eitam, "Filistinliler şimdi de İsrail'e karşı su intifası başlattılar" diyor ve Filistin Özerk Yönetiminin, su anlaşması çerçevesinde işgal bölgelerinde içme suyu için kuyu açmasını yasakladığını ilan ediyor. İsrailli Bakan, aldığı önleme gerekçe olarak, Filistinliler'in yasadışı yollardan 250 kuyu açtığını, çok sayıda su kaynağını da kirlettiklerini söylüyor. Bakana göre Filistinliler, sadece kendi içme suyu kaynaklarını tehlikeye düşürmüyor, işgal bölgelerinde yaşayan Yahudi yerleşimcilerin de sağlığını tehlikeye atıyor.
Altyapı Bakanı Eitam, göçmenlerin çıkarlarının temsilcisi olan aşırı milliyetçi dinci partinin de lideri. Eitam, İsrail'in bir hukuk devleti olduğunu söylüyor ve Filistinliler'i de yasalara uymaya zorlamakta kararlı olduğunu, aksi takdirde sonuçlarına katlanmaları gerekeceğini sözlerine ekliyor.
İSRAİL TALEPLERİ REDDEDİYOR
İsrail'in özerk bölgelere yönelik son askeri operasyonları sırasında su ve kanalizasyon şebekeleri de dahil altyapının neredeyse tamamı yok edilmişti. Eitam'ın bu son emrinin ardından zaten yiyecek sıkıntısı çeken Filistin halkı, şimdi de susuzluğa mahkum ediliyor.
Oslo anlaşması, Batı Şeria'daki su kaynaklarının kontrolünü İsrail'e bırakıyor. Yani Filistinliler, kuyu açmak istediklerinde İsrail'den izin almak zorundalar. Filistin Sular İdaresi Başkanı Adil Kavaş, Kudüs'ün her seferinde bu izni geri çevirdiğini ve bu yüzden de kaçak kuyu açmaktan başka çare kalmadığını belirtiyor. Adil Kavaş, 225 Filistin köyü susuzluktan kırılırken, 200 bin yahudi göçmenin gürül gürül akan sularda yıkandığını anlatıyor.
SU DAĞILIMI ADİL DEĞİL
Bağımsız gözlemcilerin tahminlerine göre, bir Filistinli'ye, bir Yahudi göçmenin üçte biri oranında içme suyu düşüyor. Örneğin Tuba kentinin 60 bin sakini su ihtiyacını tek bir çeşmeden gidermek zorunda.
Baskı yöntemleri su ile de sınırlı kalmıyor. Zeytin hasadının başladığı şu günlerde, Yahudi göçmenlerle Filistinli çiftçilerin çatışmadığı tek bir gün yok. Bir Filistinli, zeytinlerini çalmaya kalkışan bir göçmeni vurmuştu. İsrail ordusu ise bu duruma pek ender müdahale ediyor. Filistinliler'in ekinlerini mahveden ya da çalan Yahudi göçmenler, teröristlere karşı kendilerini savunduklarını iddia ediyorlar.
Öte yandan, İsrail ordusu dün Filistinliler'in can güvenliğini garanti edemeyeceği gerekçesiyle zeytin hasadını yasakladı. İnsan hakları örgütlerinin yoğun protestoları karşısında İsrail askeri makamları, bu emri geri almak zorunda kaldı. Şimdi zeytinlerini toplayan Filistinli köylüleri radikal Yahudi göçmenlerden korumak için, uluslararası insan hakları örgütlerinden çok sayıda görevli Filistinliler'le birlikte zeytin topluyor.