HABER

İsrail'in büyük savaşı: Sıra Türkiye'de mi?'

Lübnanlı yazar Halil Kansu İsrail’in Batı nezdinde büyük bir savaşı meşru göstermeye çalıştığını, bu plan çerçevesinde İran ve Lübnan'dan sonra Türkiye'nin de cezalandırıldığını yazdı.

İsrail'in büyük savaşı: Sıra Türkiye'de mi?'

İsrailli emperyalistlerin bütün Ortadoğu'yu kendi vesayeti altına almak istediğini elimizdeki tüm veriler teyit ediyor. Bu amaçlarına ulaşmak için sadece kendi askeri güçlerine değil, bölgedeki hassas mevkilere konuşlanmış Batılı ülkelerin ordularına da güveniyorlar.

Batılı emperyalistler Ortadoğu'da geçmişte izledikleri yöntemi izlemeye çalışıyor.

Hindistan'daki Britanyalı emperyalistler, güçlü bir ordu kurmak için birkaç yüz İngiliz askeri komutası altında yerli halktan on binlercesini seferber etmişti. Ve yerli halktan oluşan bu ordu vasıtasıyla Hindistan'a hükmettiler.

Batılı emperyalistlerin hali hazırda kullandığı denklemin dinamikleri Hindistan'ı işgalindekinden pek de farklı değil.

İsrailli emperyalist devletin nüfusu 7 milyonu geçmez. Bu rakamın yüzde 20'si de İsrail devletinde kalabilen Filistinliler'den oluşuyor. Buna rağmen bu emperyalistler, Mısır gibi nüfusu seksen milyona yaklaşan bir ülkenin elini kolunu bağladılar. Irak'ın işgali de aklın kabul edemediği bu denklemin kanıtlarından. İran'ın kökleri insanlık ve uygarlık tarihine dayanıyor, nüfusu ise yetmiş milyonu aşıyor. Ancak İsrail bu ülkeyi de bombalamak ile tehdit edebiliyor.

İSRAİL BÖLGE ÜLKELERİNE KENDİ SINIRLARINI KOYUYOR

İsrail, bilimsel ilerleme ve askeri güç alanında kendi koyduğu sınırları bölge ülkelerinin aşmasını engelleyerek hareket ediyor.

İsrail, İran’a yönelik kampanyasında yalnız da değil. Ordularını Irak’a ve Arap bölgesine gönderen Batılı ülkeler de yanında duruyor. Son olarak nükleer başlık taşıyan dört İsrail denizaltısının İran’a yaklaşmak için Arap Körfez sularına yönelmesine dair haberler, "İsrail bu gücü nereden buluyor?" sorusunu gündeme getirdi.

Filistin yüz ölçümü küçük bir yer. Topraklarında altın ve elmas yatakları bulunmuyor. Petrol ve doğalgaz kaynakları da yok.

TÜRKİYE'Yİ CEZALANDIRMAK DA PLANLAR İÇİNDE

İşin garibi, İsrail’in planları çerçevesinde Gazze saldırılarında işlenen suçları şiddetle ve cesurca kınayan ve ablukayı sonlandırmak için harekete geçen Türkiye’nin cezalandırılması da var.

Filistinliler beton duvarların kuşattığı bir cezaevinde gibiler. Çelik levhalar dünyayla irtibatlarını kesiyor. Burada Gazze’ye dayatılan ablukayı anlatmak niyetinde değiliz. Önemli olan İsrail güçlerinin Türkiye’den Gazze’ye doğru hareket eden gemilere uluslararası sularda müdahale etmesinin boyutlarını anlamak.

'ONLARA YÜZDE 95 HAKLISIN DİYEN ANTİSEMİTİSTTİR'

Amerikalı ünlü siyasetçi Kissinger’ın İsrailli liderlerin davranışlarını tanımlarken "Onlara yüzde 95 onay verseniz dahi, bu sizin 'tehlikeli antisemitist' olduğunuza kanıttır" sözünü hatırlamak bu noktada gereklidir. İsraillileri denizin ortasında sivil bir gemiye vahşi bir askeri operasyon yapmaya ve çok sayıda yolcusunu öldürmeye sevk eden belki de bu mantıktır.

İSRAİL TÜM CEPHELERDE SAVAŞ İSTİYOR

Türkiye bu operasyondan kendisine saldırıldığı ve egemenliğine dokunulduğu mesajını çıkardı.

İsrail'in filonun karasularına girmesini bekleme ve ardından gemiyi istediği yere çekme imkanı vardı. Fakat yapmadı. Çünkü Türk hükümetinin Gazze halkıyla dayanışması, İsrailli emperyalistlere göre terörist bir eylem. Bu emperyalistler yukarıda işaret edilen bütün cephelerde savaş istiyor. Fakat tek başlarına bunu göze alamıyorlar.

AMAÇ BATIYA GEREKÇE SUNMAK

Belirli aralıklarla tutuşturdukları küçük savaşlardaki amaçları ise tansiyonu yükseltmek. Bunun amacı büyük savaşa hazırlık olarak, sıcak bölgelerdeki askeri varlıklarını arttırmaları için Batılı ülkelere gerekçe sunmak.

ABD ASKERLERİ GİBİ YAPTIKLARININ SORUMLULUĞUNU TAŞIMIYORLAR

Burada dikkat çekici nokta, Batılı ülkelerin İsrailli emperyalistlere sağladığı korumadır. İsrail, uluslararası toplumun kurumları tarafından bile hiçbir yaptırıma veya kınamaya tabi olmuyor. Yani İsrailliler Irak ve Afganistan’daki Amerikalı askerler gibi davranıyor. Yaptıklarının sorumluluğunu taşımıyor ve işledikleri suçlardan ötürü soruşturmaya tabi tutulmuyorlar.

GAZZE BİR SÜRGÜN YERİ

Gazze ablukasına konusuna dönersek; İsrail Batı Şeria'da kalmalasını istemediği Filistinlileri Gazze'ye sürüyor. Gazze, İsrail ve işbirlikçileri gözünde bir sürgün yeridir. Yani İsrail, Gazze halkının Batı Şeria halkı kadar Filistinli olduğunu kabul etmemektedir. Daha açık ifade ile İsrail Gazze şeridini düşman bir oluşum olarak görmektedir.

IRAK'I GAZZE'DE TEKRARLAMAK İSTİYORLAR

İşgalciler ve emperyalistler ambargo vasıtasıyla Irak'ı düşürmekte başarılı oldu. Altyapısını yerle bir ettiler ve sosyal dokusunu bozdular. Aynı deneyimi Gazze'de tekrarlamak istiyorlar. Fakat rüzgar bazen ters yönden de esiyor. Görünen o ki insanlar bu kez, İsrailli emperyalistlerin Gazze'deki ablukayı haklı çıkarmak için sunulan zayıf kanıtlara ikna olmadı.

İsraillilerin Türk gemisinde öldürdükleri aktivistler, direnişçiler, Türk veya değil özgürlük şehitleri sadece Gazze halkı için canlarını feda etmediler. Bu şehitler, Batı ülkelerinin bilgisi ve işbirliği ile planlanan suçtan insanlığı kurtardılar.

Sözün özü, altı milyondan az İsrailli Lübnan'daki doğal hayatı işlemez kıldı, 80 milyon İranlıyı saldırı tehdidi ile silah üretimi ve tatbikatlara sevketti. Şimdi artık Filistin halkı da yorgun düştüğne ve Irak da yıkıldığına göre acaba şimdi sıra Türk halkına mı geldi?

En Çok Aranan Haberler