İsrailli Çocuklar da Ölmesin

Çocuklar ölmesin. Çocukların olduğu yerlerde kimyasal silahlar kullanılmasın, nükleer silahlar kullanılmasın.

Hiroşimalar, Halepçeler olmasın. Japon çocuklar, Kürt çocuklar, başka uluslardan çocuklar bu zulümlerin hedefi olmasın.

İsrail'li çocuklar da ölmesin. İsrail'e karşı da kimyasal silah kullanılmasın. İsrail'li anaların da yüreği yanmasın.

Yıllardır Filistin'li çocuklara olmadık zulümleri reva görenlerin çocukları da bu muamelelere maruz kalmasın.

Onların bir kısmının, her sorunu kanla, zulümle çözmeyi alışkanlık edinenlerin, bunu tek çıkar yol sayanların içine düştükleri çukuru, seviyesizliği başka ülkeler yaşamasın.

Bunları bütün yüreğimizle diliyoruz. Bütün bu dileklerimizle ve insan sıfatımızla herkesin buluşabileceği ortak zeminin varlığına işaret ediyoruz.

O ortak zeminde buluşmamızın güzellikler doğurabileceğine dikkat çekmek istiyoruz.

“Bizim neler düşünmekte olduğumuzu bizden iyi bildiklerini söyleyenlerin” kendi çıkarlarına hizmet etmeyen herkesi terör odağı olarak kolayca damgalayanların; ölen, öldürülen çocuklar hakkında öteki saydıkları biz diğerlerinin, onların çoğundan farklı ve gerçekte böyle düşündüğümüzü de o eksik bilgilerine eklemelerini istiyoruz.

Kimi sabıkalı ülkelerin parlamentolarındaki kimi vicdan yoksunu insanlarla kesinlikle ve asla aynı tarafta olmadığımızı, olamayacağımızı da bu suretle ifade etmek istiyoruz.

Hangi semavi dinden olursa olsun, gerçek anlamda dindar ve samimi bütün insanların da bu görüşümüzü destekleyeceklerine inanıyoruz. Hiçbir dine inanmayan ama insanlığa ve vicdana inananların da bu konuda bizimle hemfikir olacaklarını düşünüyoruz.

Ellerindeki kutsal kitabı tahrif edip, eklemeler yapıp “Allah bizim ırkımızı, dindaşlarımızı diğer insanları kullanmak, gereğinde öldürüp amaçlarına hizmet etmelerini sağlamak için yarattı. Biz, yalnızca falanca soydan gelenler diğer insanlardan üstünüz” görüşünü savunan kesimlerin bu sapık fikirleri ile dünyanın gerçek ve en önemli sorunlarından birini oluşturduklarına inanıyoruz.

Onların etkisindeki ve kontrolündeki herkesin de, her topluluğun, derneğin, locanın, meslek kuruluşunun da zulme alet olduğundan, dünyada dökülen kanın sorumlusu olduğundan söz ediyoruz.

Antisemitist değiliz, antizulümistiz. Bunun altını çiziyoruz. Kesinlikle ve asla belli bir ulusun, inancın bütün üyelerini karalamıyor, böyle bir hakkı kendimizde görmüyoruz.

İçlerinde yaratana samimi iman olan, vicdan sahibi Musevilerin de kendi dinleri bahane edilerek yapılmakta olan yanlışlara, katliamlara, baskılara karşı oldukların; Filistin halkına ve topraklarına yönelik işgaller, yanlış askeri müdahaleler ve haksız katliamlar karşısında onların yüreğinin de en az bizim kadar yandığını biliyor, bu anlamda onlarla aynı tarafta duruyoruz. Dini, dili farklı olduğu halde bu uğurda gözünü kırpmadan canını veren büyük insan Rachel Corrie ile onunla aynı fikri paylaşan doğulu, batılı herkesle aynı safta bulunuyoruz.

Bütün bunların ötesinde hangi dine mensup insanların evlatları olurlarsa olsunlar, hangi ırktan, etnik kökenden, ülkeden olurlarsa olsunlar çocukların masum ve dokunulmaz olduklarına inanıyoruz.

Bugün Ortadoğu coğrafyasında dökülmekte olan kanları, işlemekte olan tezgahları gördüğümüzde; o kanların, savaşların gerçek faillerini perdenin arkasındakileri ve önündekileri teşhis ettiğimizde fikirlerimizi güncelliyoruz.

Ortadoğuda ve dünyanın diğer bölgelerinde dökülen kanların başka pek çok çıkar hesabıyla, geçmiş sorunla, kemikleşmiş yapılarla, emperyalist hesaplarla ilgileri de olduğunu görüyor içlerinden çocuklara yönelik suçları cımbızla öne çıkarıp, durumları bu açıdan bakıp yorumlayarak siz insan kardeşlerimizle paylaşma gereği duyup dikkatinize sunuyoruz.

Kimyasal silahlar, atom silahları kullanılmasın; masum insanlara hiçbir silah yöneltilmesin istiyoruz.

Bir taraflarında bir parça vicdan kalmışsa, baskı ve zulümle bugüne kadar devam eden yönetimlerle bugünden sonra bu işe heveslenenlerin ağır ağır temel insani değerlere dönmelerini; insan hakları ve demokrasi ekseninde düzenler oluşturmalarını, kandan, zulümden vazgeçmelerini diliyoruz.

Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşların insan hakları ihlalleri karşısında kimi devletleri kayırmamasını, karar mekanizmalarında kimi devletlere ayrıcalık vermemesini, herkese ve her devlete eşit mesafede durup insani kararları almalarını bekliyoruz. Çocukların patır patır kimyasal silahlarla döküldüğü olaylarda çok daha hızlı ve etkili olmaları gerektiğine inanıyoruz.

Paylaşmakta olduğumuz dünyanın siz, biz ya da başkaları; sadece azınlıklar için, belli elitler için, belli inanç ya da eğilim sahipleri için değil, herkes için, hatta her canlı için daha yaşanabilir bir yer olması niyeti, umudu ve dileğiyle düşüncelerimizi görünür kılmaya çalışıyoruz.

Her nefsin ölümü tadacağı ve Kızılderili bilgesinin ifade ettiği gibi “yaşadığımız dünyayı çocuklarımızdan emanet almış olduğumuz” bilgileriyle bakıyoruz eşyaya ve olaylara.

Bakıyor, diliyor ve paylaşıyoruz. İyilik, güzellik, kardeşlik, barış, insanlık temeline bir taş olur umuduyla.

26/08/13