HABER

İstanbul Barosu: İfadeye gitmeyeceğiz

İstanbul Barosu Yönetim Kurulu, Balyoz davasında mahkemenin avukat görevlendirilmesi talebini yerine getirmediği gerekçesiyle baro yönetiminin şüpheli olarak ifadeye çağrılmasına tepki gösterdi.

İstanbul Barosu: İfadeye gitmeyeceğiz

Baronun tavrının meslek onurunu korumak olduğu belirtilen açıklamada, ifadeye gitmeyecekleri kaydedildi.

Baronun internet sitesinden yayınlanan açıklamada, İstanbul 10.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Balyoz davasının 6 Nisan 2012 tarihinde yapılan oturumuna katıldıkları, bu davada yaşanan savunmaya yönelik hak ihlallerine ve özellikle de meslek onuruna yönelik saldırılara tepki verdikleri belirtildi. Bu amaçla İstanbul Barosu başkanı ve yönetim kurulu üyeleri olarak adil yargılanma hakkına saygı gösterilmesini talep ettikleri kaydedildi.

Bu talepleri ileri sürmelerine mahkemede yaşandığını iddia ettikleri hak ihlallerini gerekçe gösteren baro yönetimi, sergiledikleri tutumun özü itibariyle mahkemeyi adil yargılanma hakkına saygı göstermeye davet niteliği taşıdığını savundu.

Açıklamada, “Bu suçun maddi ve manevi unsurunun bulunmamasına karşın, aynı gün mahkeme tarafından alınan kararla hakkımızda “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” isnadı ile suç duyurusunda bulunulmuştu. 22 Mayıs 2012 tarihinde bu suç duyurusunun ulaştığı Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İstanbul Barosu Başkan ve Yönetim Kurulu Üyelerine sıfatları da vurgulanmak suretiyle ve baro adresine çağrı gönderilmiştir. “Şüpheli” sıfatıyla yapılan çağrıya 7 gün içinde yanıt verilmezse, zorla getirileceği ihtar olunmaktadır.” denildi.

Avukatlık Yasası gereği, baroların görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma açılması için Adalet Bakanlığı’nın izni gerektiği belirtilen açıklamada, “Bu açık hükme ve bizzat çağrı çıkaran Cumhuriyet savcısına yazılı başvuru ile bu hüküm anımsatılmış olmasına rağmen, savcılık bu girişimimizi “görev” olarak telakki etmemiş ve Adalet Bakanlığı’ndan izin almaya gerek duymaksızın kanuna aykırı bir soruşturma başlatmıştır.” ifadeleri kullanıldı.

Aynı mahkeme tarafından cübbelerini bırakarak duruşmalara girmeyen avukatlar yerine zorunlu müdafi tayinine olumlu yanıt vermedikleri gerekçesiyle ikinci bir suç duyurusunda bulunulduğu anlatılan açıklamada, “Yasa, yönetmelik ve CGK kararları açıkça, vekalet ilişkisinin istifa, azil gibi nedenlerle sona ermediği hallerde, zorunlu müdafi tayininin yasal dayanaktan yoksun olacağı hükmünü içermektedir. CMK ile ilgili yönetmeliğin açık hükmüne ve bizzat İstanbul Barosu’nun taraf olduğu Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarına rağmen, bu taleplerinde ısrarcı olan ve atama yapılmaması halinde yeni bir suç duyurusu yapılacağı ihtar olunarak devam ettirilen bu talep, mahkemenin baroyu hukuk dışı işlem yapmaya zorlamasından başka bir tanımlama ile karşılanamaz.” denildi.

Türkiye’nin olağanüstü tarihsel süreç içinde olduğu ifade edilen açıklamada, “Olağanüstü dönemlerde hukuk devletini, hukukun üstünlüğünü, savunmayı ve meslek onurunu korumak için bedel ödemek gerekiyorsa, İstanbul Barosu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri bu bedeli ödemeye hazırdır.” ifadelerine yer verildi.

Açıklamada, “Dünyanın en büyük barosunu kanuna ve hukuka aykırı işlem yapmaya zorlayan ve her alanda keyfiliği egemen kılan özel görevli mahkemelerin bu uygulamasına İstanbul Barosu teslim olmayacaktır. Baro Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyelerinin kanuna aykırı çağrı ile davet edilmeleri, ülkemizde sadece yurttaşların değil, o arada baro yöneticilerinin bile hukuk güvenliğinin olmadığının göstergesidir. Bu çerçevede; tümüyle adil yargılama hakkını, savunmayı ve meslek onurunu korumayı amaçlayan tavrımızın suç olarak nitelenmesi ve şüpheli sıfatıyla çağrı çıkarılması karşısında, hukuksuzluğa teslim olmayacağımızı ve yasaya uygun işlem yapılıncaya kadar davete icabet etmeyeceğimizi, sadece meslektaşlarımızın hukukunu korumak adına değil, yurttaşların da hukuk güvenliği adına kamuoyuna ilan ederiz.” denildi.

CHA

En Çok Aranan Haberler