İstanbul Belediyesi Adı Almanya'daki Deniz Feneri e.V. davasında geçen Zekeriya Karaman'ın ortak olduğu şirkete ‘acil' olarak verildi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Darülaceze Müdürlüğü, müdürlüğe bağlı Kartal Çocuk Evi, İsmem, Yakacık Huzur Evi ve Darülaceze Kayışdağı Tesisleri'nde barınan 1240 kişinin 2009 yılı içerisindeki hür türlü bireysel bakım, sağlık kontrolünün sağlanması, yemek, günlük yaşam aktiviteleri ile rehabilitasyon ihtiyaçlarının karşılanması için, 25 Aralık 2008 tarihinde hizmet alım ihalesi düzenledi.
Mepa Medya'da tanıdık isimler
Açık usulle gerçekleştirilen ihaleye katılmak için 11 firma ihale dökümanı satın alırken, 2 firma ihaleye teklif verebildi. Yapılan değerlendirme sonucunda ihaleyi, 31 milyon 484 bin liralık tek geçerli teklifi veren Mepa Medya Pazarlama ve Prodüksiyon Hizmetleri Limited Şirketi kazandı. İhaleyi alan şirketin ortakları arasında Beyaz Holding de bulunuyor. Beyaz Holding'in ortaklarından biri ise Almanya'daki Deniz Feneri yolsuzluğuyla gündeme gelen ve İBB'den aldığı tartışmalı ihalelerle dikkati çeken Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman. Mepa Medya'nın kazandığı bu ihale, 4 şirket tarafından KİK'e şikayet edildi. Bu şikayetlerden Alsan Akaryakıt Temizlik Hizmetleri'nin şikayeti kabul edildi.
Tüzük ve yönetmeliklere aykırı
Kamu İhale Kurumu yaptığı incelemede ihaleyi, ihale şartnamesinde gece çalışma saatlerinin 17.00-08.30 olarak belirlenmesinin, iş kanunu ve ilgili yönetmelik hükümlerine aykırı olması ve işi alacak firmanın sorumluğunda olmayan hususlarla ilgili de cezai yaptırımların bulunmasını yasa, tüzük ve yönetmeliklere aykırı bularak, 23 Şubat 2009 tarihinde iptal etti.
KİK'in bu kararından tam üç gün sonra yani 26 Şubat 2009 tarihinde İBB, "2009 Yılı İstanbul Darülaceze Müdürlüğü 4 Aylık Sakin Bakım Hizmet İşi" adı altında yeni bir ihale gerçekleştirdi. İlansız olarak davet usulüyle gerçekleştirilen ve İhale Kanunu'nun 21-b maddesine göre gerçekleştirilen ihaleye, ilk ihaleyi kazanan Mepa Medya Pazarlama dışında katılan ve teklif veren firma olmadı.
Mepa Medya Pazarlama ve Prodüksiyon Hizmetleri Limited Şirketi, tek başına katıldığı bu ihaleyi 11 milyon 71 bin 798 lira teklifle kazandı ve şirketle 4 Mart 2009 tarihinde sözleşme imzalandı.
İhaleye eski unvanıyla girdi
Bu arada Mepa Medya'nın, 15 Aralık 2008 tarihinde unvanını Lapis Eğitim Organizasyon olarak değiştirmesine rağmen, 25 Aralık 2008 ve 26 Şubat 2009 tarihli ihalelere eski ünvanıyla katılması dikkat çekti. İhaleyi kazanan şirketin, ihale tarihinden 6 gün önce amaç ve konusunda değişikliğe gitmesi ise dikkat çekti. Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarına göre 25 Aralık tarihindeki ihaleden 6 gün önce 19 Aralık tarihinde şirket ortakları, "amaç ve konu tadili" için toplandı.
Toplantı neticesinde, 15 Aralık 2008 tarihinde isim değişikliğine giden şirket, amaç ve konu başlığı altına, "İnsan sağlığı ve toplum sağlığı ile ilgili her nevi muayene, huzurevi, klinik, sağlık merkezi, dispanser, sağlık evi, sağlık danışma merkezi, doğum evi, jimnastik salonu, fizyoterapi salonu, çocuk kreşi, hastane, bakımevi, rehabilitasyon merkezi, tanı ve tedavi merkezi, bağımllık tedavi merkezleri, diyaliz merkezi, görüntüleme merkezi, ilaç deposu ve benzeri tesisleri kurmak, işletmek, kamu ve özel ihalelere girmek..." şeklinde bir madde ekletti. Bu maddeyle şirketin ihale şartnamesine uygun hale getirildiği iddia edildi. .
21-b acil durum hallerinde uygulanıyor
Kamu İhale Kanunu madde 21; aşağıda belirtilen hallerde pazarlık usulü ile ihale yapılabilir; b) Doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması üzerine ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olması.
Alman savcı sorumlu tutmuştu
Almanya'daki Deniz Feneri Derneği e.V'deki yolsuzlukla ilgili davada savcı Kerstin Lötz, Almanya'daki sanıkların asıl failler olmadığını, asıl faiilerin Türkiye'de olduğunu belirterek, tüm yapılanlardan Deniz Feneri kurucularından Kanal 7 yönetim kurulu başkanı Zekeriya Karaman'ı sorumlu tutmuştu. Savcı Lötz Mehmet Gürhan, Mehmet Taşkan ve Firdevsi Ermiş'in yargılandığı davada bu sanıkların iş başında görüldüklerini ancak tüm yönetim ve kontrolün Türkiye'den yapıldığını ve Zekeriya Karaman isminin ön plana çıktığını ileri sürmüştü. Karaman ise bu haberleri yalanlamıştı.