HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

"İstanbul çevre düzeni planı" açıklandı

İSTANBUL (İHA) - İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan "İstanbul Çevre Düzeni Planı"nı, Başkan Topbaş kamuoyuna açıklandı.

Topbaş, "Planla kentin gelişme eğilimlerini ve ekolojik dengeleri birlikte yorumladık. Ancak bu nihai bir plan değil. Planı web sitemizde yayınlayarak bütün kamuoyunun görüşlerini alacağız" dedi.

Çevre ve Orman Bakanlığı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında 1 Aralık 2004 tarihinde imzalanan protokolle 5216 sayılı Yasa ile tüm İstanbul il sınırlarını kapsayan 5 bin 400 kilometrekarelik alanda 1/100.000 ölçekli 'Çevre Düzeni Planı'nın yapılması konusunda İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yetki verildi.
Başkan Kadir Topbaş'a bağlı olarak çalışan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi'ndeki (İMP) akademisyenlerce çeşitli kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak hazırlanan "İstanbul Çevre Düzeni Planı" bugün kamuoyu ile paylaşıldı. Plan, sivil toplum örgütleri ile üniversitelerin ve İstanbulluların görüşlerinin alınmasının ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nin onayına sunulacak.

"İstanbul Çevre Düzeni Planı"nın Saraçhane Belediye Sarayı'nda gerçekleşen tanıtım toplantısına, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın yanı sıra, Başkan Danışmanı ve İMP Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Kaptan, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Şaban Erden, Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay ile planı hazırlayan IMP bünyesindeki diğer uzmanlar katıldı.

Saraçhane Belediye Sarayı'nda gerçekleşen basın toplantısında konuşan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Temmuz ayında tamamlanması planlanan 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı'na büyük ölçüde kaynaklık edecek olan 'İstanbul Çevre Düzeni Planı' için ilk defa bilim ve siyaset dünyasının İMP'de bir araya geldiğini belirterek, "Bu çalışma bugüne kadar söylenip de yapılamayan bir buluşmayı gerçekleştirdi. Bugün hep birlikte İstanbul'un geleceğini şekillendiriyoruz, gelecek nesillere çok önemli bir tarih düşüyoruz. İstanbul artık planlı ve kurallı bir şehir oluyor, artık her şeyiyle dünyanın etkilendiği bir kent oluyor. Böyle bir gelişmenin sorumluluğunu taşıyoruz ve onurunu duyuyoruz" dedi.

AB'ye uyum sürecinde İstanbul'daki sektörel yapının mutlaka değişmesi gerektiğini ve İstanbul'un bilgi ile hizmet üreten modern bir dünya kentine dönüşmesi gerektiğini belirten Başkan Kadir Topbaş, şöyle konuştu:

"İstanbul'un çevresel ve ekonomik sürdürülebilirliği günümüzde endişe verici boyutlara ulaşmıştır ve 'ekonomi-ekoloji dengesi' ekoloji aleyhine bozuluyor. Bu planla kentin gelişme eğilimlerini ve ekolojik dengeleri birlikte yorumladık. Çevre Planı, şehri besleyen doğal su kaynaklarının korunmasını ve deprem riski göz önüne alınarak yerleşim eşiklerinin aşılmamasını sağlayacak. İstanbul'da bugün tüm gelişmelere rağmen azman bir sanayinin olumsuzlukları yaşanıyor. Bu olumsuzlukları, ekonomimizi daraltmadan ortadan kaldırmalıyız. İstanbul 20 yıl içinde mutlaka yapısal bir değişimden geçerek bilgi ve hizmet üreten küresel bir merkez olmalıdır".
Planın, belediyenin web sitesinde yayınlanarak kamuoyu ile paylaşılacağını ifade eden Başkan Topbaş, "Hazırladığımız Çevre Planı'nı bitmiş bir plan olarak görmeyin. Planı web resmi sitemizde yayınlayarak kamuoyuna açacağız. Akademisyenlerin, mimarların, sivil toplum kuruluşlarının ve halkımızın görüşlerini alacağız. Burada bu planı tartışmaya açtığımızı ifade etmek istiyorum" dedi.

İstanbul Çevre Planı'nın detaylarını açıklayan İMP Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Kaptan da planı hazırlarken bütün Bakanlıklarla, Marmara Bölgesi ve İstanbul'daki Yerel Yönetimlerle, Valiliklerle, İTO, İSO, TÜSİAD gibi sivil toplum kuruluşlarıyla ve akademisyenlerle temas kurarak görüş aldıklarını kaydetti.

PLANLARLA İSTANBUL 5 AYRI BÖLGEYE AYRILIYOR İstanbul'un mekansal gelişiminde belirleyiciliği olan arazi kullanım kararlarının stratejik değerlendirmeleri ile birlikte ele alındığı ve bu kararların Çevre Düzeni Planı sonrasında Nazım İmar Planı sürecinde detaylandırılacak planlama alt-bölgeleri şöyle:
"1. Göller Arası: Büyükçekmece Gölü ile Küçükçekmece Gölü Arası,
2. Küçükçekmece Gölü-Tarihi Yarımada Arası,
3. Tarihi Yarımada ve Merkezi İş Alanı,
4. Batı Koridoru ve
5. Anadolu Yakası
Göller Arası: Büyükçekmece Gölü ile Küçükçekmece Gölü Arası
Büyük ve Küçükçekmece Gölleri arasında yer alan ve Sazlıdere Havzasını da içeren 'Göller Arası' coğrafyası, İstanbul'un büyük ölçekli sanayi yatırım taleplerinin ve yerleşme baskısının oldukça yoğun olduğu bir bölge. Diğer taraftan, TEM'in kuzeyinin sanayi alanlarından arındırılması ve kentin doğal kaynaklarının yoğunlaştığı kuzey bölgesine kentsel gelişme baskısının önlenmesi, İstanbul'un kentsel sürdürülebilirliğinin bir gereğidir. Bu nedenle, bu alt-bölgenin güneyinde yer alan Kıraç ve Beylikdüzü yöresindeki sanayi alanları, Hadımköy'e odaklanan yatırım eğiliminin yönlendirildiği bölge olarak Plan'da ele alındı.
Kıraç ve Büyükçekmece sanayi alanlarındaki mevcut üretim altyapısının niteliğinin arttırılması; Hadımköy'ün ise lojistik sektörlerde uzmanlaşması ve metropoliten ölçekte üretim sonrası yük hareketlerinin yönlendirilmesine imkan verecek altyapı tesislerine ilave olarak sigorta, acenta ve bankaccr AB'ye uyum süreciılık gibi hizmetler için gerekli olan nitelikli ofis yerleşkeleriyle işlevlendirilmesi hedefleniyor. Hadımköy'ün ulaşım altyapısında gözetilen ilke ise Marmaray Projesi ile hat iyileştirilmesi ve kapasite artırımına konu olan demiryolu ulaşımında bir ana istasyon özelliği kazanması ve burada öngörülen lojistik faaliyetlerinin Metropoliten Alan'daki karayolu ulaşım şebekesinden ayrıştırılarak, demiryolu ve raylı sisteme yönlendirilmesi.
Küçükçekmece Gölü ile Tarihi Yarımada arasında Atatürk Havalimanı, İkitelli Sanayi Bölgesi ve Yenibosna Yolu'nun oluşturduğu eksen yer almakta olup, bu eksen ile Bayrampaşa Sanayi Alanı arasında yüksek yoğunluklu yapı stoku bulunuyor. Kapasitesinin yarısını bile dolduramayan ve nitelikli sanayi üretimine konu olamayan İkitelli Sanayi Bölgesi'nin kademeli olarak hizmet sektörüne yönlendirilmesi ve Metropol'ün çok merkezliliğe kavuşmasına hizmet etmek üzere burada da bir alt-merkezin gelişmesine imkan verecek raylı sistem önerileri Plan'da yer alıyor. Ayrıca Esenler, Bağcılar, Bahçeli, Gaziosmanpaşa, Güngören ve Bayrampaşa İlçeleri'nin oluşturduğu yerleşme sisteminin hem mekansal, hem sosyal, hem de ekonomik rehabilitasyon sürecine girmesi gereği vurgulanıyor.
Önerilen ulaşım şeması söz konusu alt-bölgenin, mevcut MİA ile ilişkisini kurmakta, havaalanı ve sahil üzerinden Metropol'ün tümüyle işlevsel entegrasyonu sağlanmakta, doğu-batı yönündeki demiryolu hattına Halkalı, Küçükçekmece, Bakırköy ve Kazlıçeşme olmak üzere 4 farklı noktada bağlantı yaparak, tüm Metropol'e hitap eden alt-merkezlerin gelişmesine hizmet etmesi öngörülüyor. Bu alt-bölgenin doğusunu tanımlayan Zeytinburnu İlçesi ise konumu itibariyle Metropol'ün merkez faaliyetlerinin güneyden batıya aktarılmasına imkan verecek ulaşım ağının düğüm ve aktarma noktası olma özelliği taşıyor. Böylelikle, metropoliten düzeyde bir alt-merkez niteliği gösteren Bakırköy'ün, bu işlevini yerine getirmesinde tamamlayıcı nitelik taşıyan yeni mekansal organizasyonların kentin batısında geliştirilmesi olanağı yaratılmak isteniyor.

TARİHİ YARIMADA VE MERKEZ İŞ ALANI (MİA)
Ayrıca, merkezi işlevlerin Haliç'in kuzeyinden, Kağıthane üzerinden önerilen raylı sistemler yardımıyla batıya kaydırılması ve ardından; güneye Bayrampaşa Sanayi Alanı'nın dönüşümüne de katkı verecek şekilde yönlendirilerek, ana demiryolu ve denizyolu sistemine bağlanması hedefleniyor.

Tarihi Yarımada-MİA alt-bölgesi İstanbul'un en temel sorunu olan tek merkezli işleyişinin yer aldığı alan olup, Eminönü, Karaköy ve Beyoğlu'ndan başlayarak; Boğaziçi Köprüleri inşası sonrasında Beşiktaş üzerinden Boğaz'ın kuzeyine Zincirlikuyu, Maslak ve Ayazağa'ya uzanıyor. Anadolu Yakası'nda güçlü bir merkezin gelişmemiş olması ve işyeri-konut dağılımlarının iki yaka arasındaki dengesizliği, kentin ulaşım sorununun da nedenini oluşturuyor.

Ayrıca, uluslararası rekabet düzeyi yüksek hizmetlerin yer seçim tercihi olan nitelikli ofis yerleşkeleri ihtiyacı, mevcut MİA'da yeterince karşılanamamakta olup; karşılanmak istenmesi halinde ise, telafisi güç yeni sorunları da beraberinde getiriyor. Bu açmaz, Ayazağa-Büyükdere örneğinde olduğu gibi; parsel ölçeğinde, düzensiz ve parçalı mülkiyet dokusu üzerinde gelişen yüksek yapıların çoğalması sürecinde deneyimlendi. Yapı ölçeğinde nitelikli olan bu yapıların çevresine mekansal katkılarının kısıtlı olması, kamusal alanlar üretememesi, erişebilirliğinin düşük olması, mevcut kentsel altyapıları zorlaması, çevresinde yoğunluk arttırması ve ulaşım yükleri getirmesi, yaşanılan ve tekrarından kaçınılması gereken olumsuz gelişmeler.

İstanbul'un küresel düzeyde rekabet edebilir bir yapıya ulaşması, doğal yapısını telafi edilemez derecede tahrip eden sanayi ağırlıklı metropoliten karakterini dönüştürmesine ve hizmetler sektörünün nitelikli bir gelişme seyri göstermesine bağlı. Tarihi Yarımada ve MİA'nın çeperlerindeki üretim alanlarının; ilkin ofis yerleşkeleri için potansiyel yatırım alanı olarak ele alınması Plan çerçevesinde hedefleniyor.

Bu bağlamda; Kağıthane ve Alibeyköy, dönüşüm sürecine girebilecek sanayi alanlarıyla kuzeye gelişme eğilimi gösteren MİA işlevlerini batıya yönlendirmek üzere düşünüldü. Tarihi Yarımada'nın yapı stokunu aşındıran üretim faaliyetlerinden arındırılması, yaşam alanlarının niteliğinin arttırılması, sur içi bölgesinin gece gündüz kullanım düzeylerindeki farkının azaltılması, Haliç sahil boyu alanların atıl durumunun giderilmesi gibi sorunların çözümü ise, metropoliten ölçekte yapılacak müdahalelerle gerçekleştirilebilecek.

İstanbul Metropolü'nün batıda Silivriye doğru uzantısı üzerinde bulunan Yakuplu, Büyükçekmece, Gürpınar, Mimarsinan, Tepecik, Kumburgaz, Celaliye, Selimpaşa, Kavaklı, Silivri ve Gümüşyaka yerleşmelerinin oluşturduğu Batı Koridoru'nun gelişimi, İstanbul'un Büyükçekmece ve Küçükçekmece Havzaları ile kuzeydeki orman alanlarına olan kentsel gelişme baskısının bertaraf edilmesine hizmet etmek üzere planlanıyor. Diğer taraftan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi sınırlarına 5216 sayılı Yasa uyarınca yeni dahil olan ilk kademe belediyelerinin imar planlarının Metropol'e getirmiş olduğu yeni yerleşim alanları baskısının ise önüne geçilmesi gerekiyor.
Bu çerçevede, Büyükçekmece Gölü'nün batısında nitelikli tarım alanlarının yer aldığı ve Metropol'ün kırsal alanlarla buluştuğu bu alt-bölgede; küçük ölçekli, genişleme alanlarının sınırlandırıldığı, nitelikli toplu konut yerleşkelerinden oluşan, kendi alt-merkezleri ile birlikte yaşayan yeni yerleşmelerin kontrollü olarak gelişmesi Plan'da esas alındı. Bu alt-bölge, aynı zamanda Metropol'ün ekonomik faaliyetlerinin iyileşmesine, niteliğinin yükselerek uluslar arası rekabet düzeyinin artmasına hizmet edecek destekleyici ve tamamlayıcı işlevlerin yer seçimine konu olmaktadır. Bu işlevlerin başında; gelişen teknolojilerin en üst düzeyde kullanılabileceği hastaneler, üniversiteler, teknopark, fuar, rekreasyon ve spor alanları gelmekte olup, bilgi teknolojilerinin gerektirdiği mekansal organizasyonlara yer veriliyor.

BATI KORİDORU Batı Koridoru için öngörülen işlevlerin ayrıca; Çorlu ve Çerkezköy sanayi alanlarının niteliğinin artmasına, çevreye zarar vermeyen bir üretim yapısına kavuşmasına ve Çorlu Havaalanı'nın Metropoliten Alan'a hizmet edebilir bir yapıya ulaşmasına katkı vermesi de amaçlanıyor. Söz konusu alt-bölgenin kuzey kesimlerinin eko-turizme ve ekolojik faaliyetlere uygun olarak gelişmesinin öngörülmesiyle, kullanımı sınırlı ve kontrollü olan bu faaliyetler sayesinde yerleşim hareketlerinin değerli tarım ve yeraltı su kaynaklarının bulunduğu kuzey kesimlerine yayılmasının önüne geçilmesi hedefleniyor.

Hizmet alanlarının Avrupa Yakası'nda ve tek merkezli bir mekansal organizasyon içinde yoğunlaşması, İstanbul'un üst ölçekli planlama sürecinin karşı karşıya kaldığı en temel açmaz. Merkezi faaliyetler Anadolu Yakası'nda yeterince gelişmemiş olup, Kadıköy ise alt-merkez niteliğinin üstüne çıkacak mekansal altyapıya sahip değil. Anadolu ve Avrupa Yakaları arasındaki bu farklılaşma, karayolu ağırlıklı Boğaz geçişlerinde tıkanmalara neden oluyor. İstanbul Metropoliten Alanı'nın tek merkezli işleyişinin çok merkezliliğe taşınmadığı ve Anadolu Yakası'nda çekim merkezi niteliği taşıyacak güçlü alt-merkezlerin gelişmediği müddetçe, bu sorunun sürekli olarak gündemde kalması söz konusu.

Fatih Sultan Mehmet Köprüsü inşası sonrasında hem Anadolu Yakası hem de Avrupa Yakası'nda TEM boyunca oluşan yapı stoku ve yerleşim sistemi, İstanbul'un doğal yapısına telafi edilemeyen zararlar verdi. Sultanbeyli ve Sarıgazi gibi orman ve havza alanlarındaki kentsel gelişmelerin boyutu ise tüm İstanbul Metropoliten Alanı'nın yaşam kaynaklarını, ekonomik ilişkilerini ve toplumsal yapısını derinlemesine etkiliyor. Metropol'ün Batı Koridoru'nda olduğu gibi, Doğu Yakası'nda da kontrollü kullanımların yer seçimi, mevcut üretim deseninin dönüşmesine hizmet edecek teknolojik ve bilgi altyapılarının oluşturulması, doğal yapının aşınmasına neden olacak kentsel gelişmelerin önüne geçilmesi açısından Plan öncelikleri arasında yer alıyor.

Bu konuda izlenecek temel planlama ilkesi, kentsel gelişmenin kuzeye yayılmasını engellemek amacıyla TEM'in kuzeyinden yeni bir karayolunun geçirilmemesi olup, raylı sistemin ise doğuda Kurtköy ve Tuzla'ya kadar erişmesi. Ayrıca, Marmaray Projesi'nin tamamlanmasının ardından, metropoliten ölçekte yük ve yolcu hareketlerinin yeniden organize edilmesinde önemli bir aşamanın kaydedilmesi söz konusu. Anadolu Yakası'nın Avrupa Yakası ile kuracağı işlevsel bütünlüğün, raylı sisteme bağlı ve nitelikli hizmet alanlarının bulunduğu alt-merkezlerin gelişmesiyle sağlanması heedfleniyor.

Anadolu Yakası'na ilşkin makro arazi kullanım kararları Tuzla ve Pendik bölgelerinde şekillenmekte olup, buralardaki liman ve tersane alanlarının lojistik merkezler olarak gelişmesi Plan'da öngörülmekte. İstanbul'un doğusu ile batısı arasında yük hareketlerinin, denizyolu ve raylı sistemler üzerinden gerçekleşmesi için mekansal altyapıların geliştirilmesi, izlenmekte olan bir ana ilke. Gebze'deki sanayi tesislerine de hizmet vermek üzere önerilen teknopark gelişimi, İstanbul'un Doğu Yakası'nda da uluslararası ölçekte rekabet edebilir üretim deseninin oluşması açısından önem kazanıyor. Kurtköy'deki Sabiha Gökçen Havaalanı'nın metropoliten düzeyde hizmet edebilir bir yapıya ulaşması, kentin doğusu ve batısı arasında sürekliliği olan bir raylı sisteme entegre olması ile mümkün.

ALTYAPILARIN GELİŞMESİ Pendik ve Tuzla'da üniversite altyapılarının gelişmesi, spor ve fuar alanlarına konu edilmesi, burasının ulaşım ve lojistik faaliyetlerinin bütünleştiği bir alt-merkez kimliğini kazanması ve güçlenmesi için gerekli görülüyor. İstanbul Metropoliten Alan'ın üst ölçekli planlama süreci içinde öne çıkan ve metropoliten ölçekte belirleyiciliği olan temel arazi kullanım kararlarından bir tanesi de Kartal Alt-merkez gelişimidir. Hizmetler sektöründe uzmanlaşmış nitelikli ofis yerleşkeleri, kamusal alanları ve kültür yapılarıyla Plan'da öngörülen Kartal Alt-merkez gelişiminin, Metropol'ün tek merkezli yapısından kurtulmasına katkı vermesi amaçlanıyor.
Anadolu Yakası için Çevre Düzeni Planı çerçevesinde geliştirilen diğer bir fiziki gelişme konusu ise, TEM ve E-5 arası bağlantı yollarının çeşitlenmesi ile doğu batı yönünde Maltepe-Kurtköy arasında sürekliliği olan bir ara yol önerisi. Önerilen raylı sistemin etkinliğini de arttırabilecek ve sistemler arası entegrasyona hizmet edecek bu karayolunun, E-5 ile TEM arası yerleşmelerin dönüşüm sürecinde de ana işlevlerin ve yatırımların konumlandığı aks olarak ele alınması hedefleniyor.
Kadıköy'ün Üsküdar ile kuracağı mekansal ve işlevsel birlikteliğin Marmaray Projesi'nin tamamlanması sonrasında önemi artacak olup, Avrupa Yakası'ndaki MİA faaliyetlerinin Anadolu Yakası'na kademeli olarak aktarılmasında belirleyici rol oynayacak. Bu nedenle; Haydarpaşa Liman Sahası'nın konu olacağı mekansal düzenlemenin, toplu ulaşım sistemlerinin birbiriyle buluşarak Anadolu Yakası'nda önerilen alt-merkezlere kesintisiz aktarım sağlayacak nitelikte olması hedefleniyor.
Haydarpaşa Limanı'nın liman faaliyetlerinin gereği olan depolama ve yükleme alanları bakımından büyüyebilme imkanının olmaması, gümrükleme ve depolama alanlarının ise şehrin içine dağılmış olması, Ambarlı Limanı'nın büyüyebilme imkanının da yine aynı gerekçelerle kısıtlı olması, metropoliten ölçekte yük hareketlerinin ivedilikle yeniden yapılandırılmasını gerekiyor. Türkiye'nin dış ticaret hacminin yarısının karşılandığı İstanbul Metropoliten Alanı'nda Haydarpaşa Limanı'nın devre dışı kalması sadece İstanbul için değil, bölge ve ülke açısından da riskler taşıyor.

Bu nedenle, doğuda Pendik ve Tuzla'da liman altyapılarının geliştirilmesi, batıda ise Ambarlı Limanı'nın yükünü paylaşacak destek altyapıların Gümüşyaka'da geliştirilmeye başlanması Plan'da öncelik ve önem arz eden konular. Bu sürece paralel olarak; Metropoliten Alan'da yerleri belirtilen lojistik bölgelerinin ivedilikle geliştirilmesi ve Marmaray Projesi bitimine kadar önerilen raylı sistemin uygulanmasında mesafe kaydedilmesi, belirtilen hedeflere ulaşılması açısından önem kazanıyor. Bu nedenle, İstanbul'da lojistik faaliyetler konusunda yatırımların öncelik kapsamına alınması ve sektörün gelişmesine hizmet verecek faaliyetlerin çoğaltılması Plan'da getirilen ilkelerinin gereği oluyor".

İstanbul İl Bütünü Çevre Düzeni Planı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı, Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi'nde görev alan ve ağırlıklı olarak akademisyen kadrolarca gerçekleştirilen yaklaşık 10 aylık bir çalışma sürecinin ürünü. Yapılan çalışmalar sırasında; Merkezi Hükümet'in ilgili Bakanlıkları başta olmak üzere, Yerel Yönetimler'in ilgili Kurumları ve Meslek Odaları ile Sivil Toplum Kuruluşları'nın görüşlerine ve değerlendirmelerine müracaat edilerek, çok sektörlü ve geniş kapsamlı araştırmalara dayanan planlama önerileri geliştirildi.

Express


En Çok Aranan Haberler