AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, olağanüstü itiraz haklarını kullanarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yeniden yapılmasını talep edeceklerini söyledi.
Ali İhsan Yavuz aynı şekilde Büyükçekmece'deki sonuçlara ilişkin olarak da olağanüstü itiraz haklarını kullanacaklarını belirtti.
Bazı basın kurumları ise AKP'nin olağanüstü itirazını "tam kanunsuzluk" gerekçesiyle yapacağını öne sürdü.
2017'de düzenlenen anayasa referandumuna muhalefet partileri de tam kanunsuzluk gerekçesiyle itiraz etmiş ancak Yüksek Seçim Kurulu (YSK) bu itirazı reddetmişti.
Tam kanunsuzluk, genel olarak "kanun emredici hükümlere aykırılık hali" olarak tanımlanabilir.
YSK'nın Yargıtay'ın, Danıştay'ın ve 2017'deki anayasa referandumuyla kapatılmadan önce Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin (AYİM) bazı kararlarında bu ibareye rastlanabiliyor.
TCMB Adalet Komisyonu üyesi olan CHP Milletvekili Avukat Alpay Antmen, konuyla ilgili olarak 2017 yılında yazdığı bir makalede ibareyi şöyle açıklıyor:
"Örneğin seçilme yeterliliği olmadığı halde seçilen bir kişinin durumu hakkında Danıştay 'tam kanunsuzluk' halinin varlığına işaret etmiştir. Örneğin Yargıtay Ceza Mahkemeleri (usul hukuku anlamında) göreve ilişkin kurallara aykırılığın -karar kesin de olsa - 'tam kanunsuzluk' olacağına hükmetmiştir.
"Yani 'tam kanunsuzluk' kavramı ağır ve açık bir biçimde hukuka aykırı olan ve esasen yok hükmünde olması gereken ve iptal edilmesi elzem olan hukuka aykırılıkları anlatmak için kullanılmaktadır."
Kimi hukukçular da 298 sayılı "Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun" kapsamında seçimlerin düzenlenmesi koşullarına aykırılık teşkil eden olayların ve hallerin tespit edilmesi halinde "tam kanunsuzluk" durumunun oluşabileceğini ve böyle bir durumda zamanaşımının işleyemeyebileceğini öne sürüyor.
YSK'nın tam kanunsuzluğa atıfta bulunduğu kararlarından biri en son olarak 16 Nisan 2017 anayasa referandumuna dair alındı.
CHP, HDP ve Vatan Partisi, YSK'nın referandum sürerken mühürsüz oyların geçerli sayılması yönünde karar almasına karşı çıkarak 16 Nisan anayasa referandumunun "tam kanunsuzluk" nedeniyle iptal edilmesi talebinde bulundu.
Ancak YSK bu talebi, "Tam kanunsuzluk koşulları oluşmamıştır. Sandık kurulunun hatasıyla seçmenin oyu yok sayılamaz" gerekçesini açıklayarak reddetti.
Aynı zamanda 2014 yerel seçimlerinde dönemin CHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Mansur Yavaş da Ankara'da seçimlerin iptali için "tam kanunsuzluk" gerekçesiyle Yüksek Seçim Kurulu'na olağanüstü başvuru yapmıştı.
Ancak YSK yine tam kanunsuzluk koşullarının oluşmadığını belirterek bu talebi reddetti.
Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Erdal Onar'ın 1997 yılında yayımlanan "1982 Anayasasında Milletvekilliğinin Düşmesi" makalesi Yüksek Seçim Kurulu'nun tam kanunsuzluğu adaylar üzerinden nasıl işletebileceğine dair en çok atıfta bulunulan makalelerin başında geliyor.
Bu makaleye yapılan atıflara göre YSK, 1982 Anayasası kapsamında kanunlardaki seçilme yeterliliğine ilişkin emredici hükümlerin ihlâl edilip edilmediğini her zaman için dikkate alabiliyordu.
YSK'nın "tam kanunsuzluk" olarak tanımladığı bu durumlarda itiraz süreleri geçse de kurulun bu itirazları değerlendiribildiği belirtiliyordu.
Milletvekilliği seçimlerine ilişkin olarak "tam kanunsuzluk" durumunun gerçekleşmesi 2011 yılında meydana geldi.
Hatip Dicle, 12 Haziran 2011'de yapılan genel seçimlerde bağımsız aday olarak Diyarbakır'dan ikinci kez milletvekili seçilmişti.
Ancak YSK, KCK tutuklusu Dicle'nin milletvekilliğini "örgüt propagandası yapmak" suçundan aldığı 1 yıl 8 aylık hapis cezası kesinleştiği için "tam kanunsuzluk" gerekçesiyle iptal etti.
YSK, kararını şu gerekçeyle açıkladı:
"Diyarbakır il seçim çevresinden bağımsız aday olarak milletvekili seçilen Mehmet Hatip Dicle'ye verilen milletvekili tutanağının, seçilme yeterliliğine ilişkin tam kanunsuzluk hali nedeniyle 298 sayılı Kanun'un 130/4 ve 2839 sayılı Kanunu'nun 39/4. maddeleri uyarınca iptaline, Diyarbakır İl Seçim Kurulu'nca 2839 sayılı Kanun'un 34 ve 35. maddelerindeki esaslara göre sıradaki adayın tespit edilerek milletvekili tutanağı düzenlenmesine oy birliğiyle karar verilmiştir."
Cumhuriyet Savcısı ve doktora öğrencisi Bülent Şık, 2013 yılında kaleme aldığı makalesinde bu konuyla ilgili şu açıklamayı yapıyordu:
"Bir kimsenin milletvekili adaylığı döneminde Türk vatandaşlığı konusunda çıkan tereddütleri inceleme mercii Anayasa'nın 79'uncu maddesi uyarınca Yüksek Seçim Kurulu'dur. Bu durum, kişi milletvekili seçildikten sonra anlaşılsa dahi, tam kanunsuzluk hali mevcut olduğundan yetkili mercii yine Yüksek Seçim Kurulu olacaktır."
31 Mart'ta düzenlenen yerel seçimlere ilişkin olarak ise AKP'nin "tam kanunsuzluk" gerekçesini öne sürmesi takdirinde hangi belgeleri kanıt olarak sunacağı ve YSK'nın ne yönde karar vereceği belirleyici olacak.