Anne ve babasının vefatından sonra maddi ve manevi kayıplar yaşamasına rağmen hayata gülümsemekten asla vazgeçmeyen Ilıcalı, zirveye doğru yürüyüş öyküsünü gözleri parlayarak ve gururla anlattı.
Home ofisiniz çok sade ve huzurlu. Burayı tercih etmenizde neler etkili oldu?
- Yedi yıldır tanıdığım emlakçı bir dostum var. Beni hep doğru yerlere yönlendirmiştir. Onunla gelip buraya baktık. Sahibiyle tanıştık, dünya tatlısı bir insan... 10 dakika konuştuktan sonra da binayı aldık.
Burası hayalinizdeki çalışma ortamı mı?
- Yok. Çünkü sığmıyoruz. Daha büyük bir yere geçeceğiz. Burada çok önemli projeleri hayata geçirdik, ruhu var. Küçük olmasına rağmen birçok avantaja sahip. Herkes birbirini daha sık görüyor. Devamlı beraberiz ve aile gibiyiz.
"Bir ofisim olsun" diye hayal kurar mıydınız?
- Kurmazdım. Hiçbir zaman hayallerimin peşinde koşmadım, olaylar beni bir yerlere getirdi. Belki bu nedenle başarılı oldum. Bir şeye kafayı takıp, çok konsantre olsaydım, bu kadar başarılı olamayabilirdim.
En çok dikkatimi çeken şey, ayrı bir odanızın olmaması. Ekiple iç içe oturuyorsunuz...
- Arkadaşlarımlayken mutlu oluyorum. Yalnız olmayı sevmiyorum. Annemler yedi kardeşti, onun da etkisi olabilir bu durumda. Devamlı etrafımda birileri olsun, sohbet, muhabbet edeyim istiyorum. Odalı düzen benim çok hoşuma giden bir sistem değil.
Ama dinlenmek için kullandığınız bir bölüm var sanırım?
- Evet. Ofiste bir dinlenme yerim var. Orası uyuduğum, hayatımı sürdürdüğüm yer. Ama şu an pek düzenli değil.
[**MAGAZİN 'BİRBAK'I FACEBOOK'TAN TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYIN**](http://www.facebook.com/home.php#%21/pages/Magazin-Birbak/162650420431413)