- NTV ile yollarınız neden ayrıldı? Birileri ısrarla 'Banu Güven kovuldu' diyor...
Gazeteci olarak şunu bilirim, dedikodu üzerine haber yapılmaz. Haberi muhataplarına sorarsın. Bunu duyuranlar ne beni ne de NTV'yi aradılar. Bazıları 'kovulmak gazeteciliğin şanındandır' diye düşünüyor galiba (gülüyor). Bizimki karşılıklı bir ayrılık. Ben işimi eskisi gibi yapabilme hakkını istedim. Bunun olmayacağı ortaya çıktığında benden başka bir şey istemediler. Bir ay içinde gelişmiş bir durum ama şu da bir gerçek ki işimi sürdürebileceğim, bugüne kadar yaptığım gibi yapabileceğim bir alan kalmadı. Şimdi neden kalmadığı sorusunun cevabını istiyorum.
- Sorumlusu siyasi baskı mı, otokontrol mü?
Memlekette bir süredir yaşanan durum, her şeyin bir otokontrol mekanizmasına girmesine sebep oluyor. Seçim öncesinde birtakım sıkıntılar kendini daha çok belli etti ve bizlere de yansıdı. Müdahale, talep gelmeye başladı. Birtakım programların teker teker kalktı. Bu bir 'erken tatil' olarak adlandırıldı. Hiçbir gazeteci seçimden bir hafta önce programını sonlandırmayı düşünmez. İlk ciddi soru işareti, seçimden bir hafta önce ortaya çıktı. İlk kez uzun görüşmelerden sonra mutabakata vardığımız bir isimle bu yayını yapamayacağımız söylendi. Bu kişi Leyla Zana'ydı. Zana ile 6 Haziran'da program yapacaktık. İş ortada kalınca çok büyük mahcubiyet yaşadım. 10 yılını ifade özgürlüğünden dolayı cezaevinde geçirmiş biri olması beni ikinci defa üzdü. Demokratikleşmeden söz ederken böyle bir kanalda bu yayını yapamamamın açıklaması ne olabilir?
- NTV bunun gerekçesini nasıl açıkladı?
NTV birçok başka kuruluşta da olan birtakım müdahale alanlarını kapatmaya karar verdi. Zana'yı ya da herhangi bir konuğu, alamayacağınız çıkıyor ortaya, bunu kabullenmeniz mümkün değil. Benim için programa çıkmamaktan başka seçenek kalmadı. Bu seçim öncesi atmosferde koyulan bir tavırdı. AK Parti'nin bağımsız blokla çekişeceğinin düşünüldüğü kaygısını da dikkate almak lazım.
- İktidar baskısı mı, kanal yönetiminin tasarrufu mu?
Kalkıp Ankara'dan birileri 'o kadın orada bu programı yapmasın' veya 'bu konuk orada çıkmasın' demedi ama genel bir hat çizildi ve o hattın ötesi medya kuruluşlarının sahipleri için risk olmaya başladı. Ben de o hattın üzerindeki duvara çarptım ya da biz duvara çarptık.
AKŞAM