Fenerbahçe'nin milli futbolcusu Uğur Boral, sezon başında takıma transfer olan Roberto Carlos'u izleyerek büyüdüğünü ve ona hayran olduğunu söyledi.
Uğur, Futbol Federasyonu'nun resmi yayın organı "TamSaha"da yer alan röportajında, Carlos'un transferi sonrasında kendisi için, "Forması zora girdi" dediklerini hatırlatarak, şöyle konuştu: "Ama ben olumsuz değil, olumlu düşünmeye çalıştım. Roberto Carlos benim çocukluk dönemimin oyuncusuydu. Onu izleyerek büyüdüm, ona hayrandım. 'Onunla karşılıklı oynasam, herhalde saygıdan dokunamam bile' derdim. O zamanlar aynı takımda oynamak aklımdan bile geçmezdi. 'Bir frikik atsa da izlesem, bir dripling yapsa da görsem' diye düşünürdüm. Roberto Carlos'un buraya geleceğini öğrenince çok heyecanlandım. 'İnşallah gelir de ben de onunla yan yana oynarım, en azından ondan bir şeyler öğrenirim' diye düşündüm. Çünkü o sol bekte 6 milyarda tek. Hiç olumsuz düşünmedim. Zaten olumsuz düşünseydim eminim ki başarısız olurdum. Zico belki beni önde de oynatabilirdi ve nitekim de öyle oldu. Ümitsizliğe kapılmak yerine sevindim. Roberto Carlos'un transferi ülke futbolu için de önemli. O buraya geldiğine göre artık diğer bütün yıldızlar da gelebilir."
Roberto Carlos'la oynamanın avantajını yaşadığını dile getiren Uğur, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çünkü futbolu müthiş bilen ve kalbi inanılmaz temiz bir oyuncu. O kadar büyük bir isimle, bu kadar temiz kalması çok şaşırtıcı. Saha içinde çok yardımcı oluyor, hep güler yüzlü, hep yapıcı. Rakiplerine karşı bile aynı duyguları taşıyor. Onu çok seviyorum ve onun da beni çok sevdiğini biliyorum. Onunla oynamak çok keyifli ve öğretici. Buraya gelmesi benim için büyük bir şans oldu. Saha dışında arkadaşlarıyla iletişimi mükemmel. Burnu asla havada değil. Roberto Carlos'un bu tavırları tüm oyunculara örnek olmalı, çünkü bazı oyuncular vardır, bir gol atar, o haftanın kralıdır ve yanına randevuyla gidilir ama Roberto Carlos asla böyle bir oyuncu değil. Kendisinden imza almak isteyen küçücük bir çocuğun gönlünü almak için bile çaba gösteriyor. Tabii ki onun bu yönlerini takdir ediyor ve kendime örnek alıyorum."
"ZİCO ADALETLİ BİR TEKNİK ADAM" Teknik direktörü Zico'ya övgüler yağdıran Uğur Boral, "Zico futbolcular tarafından çok sevilen, çok karakterli ve adaletine güvenilen bir insan. Eğer iyiyseniz sizi oynatmaya devam ediyor. Eğer formunuz gerilerse, doğal olarak sizden daha iyi olan oyuncuya şans veriyor" dedi. Futbolcuların teknik direktörünü sevmesinin, yapılan en iyi antrenmandan bile daha önemli olduğunu dile getiren Uğur, "Çünkü kenarda üzmek istemediğiniz birisi duruyor ve siz de ona göre mücadele ediyorsunuz. Zaten elinizden geleni yapmak zorundasınız ama eğer teknik direktörünüzle de bütünleşmişseniz ortaya bir sinerji çıkıyor ve takım daha bir hırsla oynuyor, mücadele gücü ortaya çıkıyor. Öncelikle teknik adamın futbolcularıyla doğru iletişim kurması çok önemli. Zico da Fenerbahçe'de bunu başarmış durumda. Dilerim böyle devam ederiz" diye görüş belirtti.
"ŞAMPİYON OLACAĞIMIZA İNANIYORUM"
Uğur, bu sezon şampiyonluk yarışıyla ilgili "İnşallah Sivasspor, Galatasaray ve Beşiktaş da sezon sonuna kadar bu yarışı bırakmaz. Tabii biz de bırakmayacağız. Sonuna kadar hep beraber gidelim ve iyi olan ortaya çıksın. Nihayetinde şampiyon olacağımıza inanıyorum" ifadesini kullandı. En büyük hedeflerinden birinin 2008 Avrupa Şampiyonası finallerinde milli takım kadrosunda yer alabilmek olduğunu kaydeden Uğur Boral, sözlerini şöyle tamamladı: "Türk Milli Takımı'nın yetenek açısından tüm rakiplerinden önde olduğunu düşünüyorum. Gerçekten çok yetenekli oyunculara sahibiz ama Türk oyuncuların biraz kendine güvenleri eksik. Fatih Terim gibi teknik adamlar sayesinde bu özgüven eksikliği de gideriliyor. Fatih hoca, Türk takımlarının bugüne kadar yakınına bile gelemediği UEFA Kupası'nı kazandı. Ardından aynı takım Süper Kupa'ya sahip oldu. Fatih hocanın başardığı en önemli işin Türk futbolcusuna kazandırdığı özgüven olduğunu düşünüyorum. Bir Türk antrenörün Milan takımını çalıştırabileceğini de herkese gösterdi. Bence bu, Türk antrenörler için açılmış en güzel yoldur. Artık bu özgüvene sahibiz ve rakiplerimiz Türk takımlarından korkar hale geldi. Böyle bir ortamda eğer yeteneklerimizin var olduğunu söylüyorsak, bunu göstermemiz lâzım. Ben Türk Milli Takımı'nın şansının bütün rakiplerinin önünde olduğunu düşünüyorum. Tıpkı 2002 Dünya Kupası'nda olduğu gibi, Avrupa Şampionası'nı da en iyi noktada bitireceğiz."