Kalan Müzik'in sahibi Hasan Saltık'ın, Dersim araştırmasında ulaştığı yüzlerce belge ve fotoğraf kitap oluyor. Belgelerde ölenlerin ve sürgüne gönderilenlerin gerçek sayısının yer aldığı bir raporla, olaylar sırasındaki fotoğraflar da bulunuyor
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in TBMM'deki konuşmasıyla gündeme gelen 'Dersim İsyanı' ve devletin düzenlediği harekâtla ilgili 71 yıldır gizli kalmış belge ve fotoğraflar gün ışığına çıktı. 1937-1938 yıllarında harekâta katılan asker ve subayların, dönemin emniyet müdürlerinin, vali ve kaymakamların kişisel arşivlerinden isyanla ilgili hiç bilinmeyen yüzlerce fotoğraf ve yazılı belgeye ulaşıldı. Belgeler arasında, ölenlerin ve sürgüne gönderilenlerin gerçek sayısının bulunduğu bir raporla, isyanın liderlerinden olduğu öne sürülen Seyit Rıza'nın idam kararının alındığı mahkeme çıkışında oğluyla kol kola görüldüğü fotoğraf da bulunuyor. Bölgenin önemli aşiret reislerinden Şahin Ağa ve amcasının cansız bedenini, askerlerin mağaralara düzenlediği baskınları ve halkın çaresizliğini gösteren fotoğraflar da dikkat çekiyor. Bir başka karede ise askerlerin gözetimindeki kadın aynı anda iki çocuğunu birden emziriyor. Fotoğrafların birinde ise harekât emrini veren dönemin Başbakanı İsmet İnönü, Hozat ziyaretinde görülüyor.
**4. UMUM MÜFETTİŞLİK RAPORU**
Dersim olaylarıyla ilgili 9 yıl boyunca araştırma yapan Kalan Müzik'in sahibi Hasan Saltık, arşivindeki bu önemli belgeleri ilk kez SABAH'la paylaştı. Harekâta katılmış, hayatta kalan asker ve bürokratlara, ölenlerin akrabalarına ulaşan Saltık; sahaflar, müzayedeler, özel koleksiyoncular ve İngiliz Ulusal Arşivleri'nden de yararlanarak, kendi tabiriyle 'çuvallar dolusu belge ve yüzlerce fotoğrafa' ulaştı. 'Katliam' olarak nitelendirdiği Dersim olaylarında ölen ve sürgüne gönderilenlerin sayısının yanlış bilindiğini söyleyen Saltık, "Harekâtın başında olan bir subayın Dördüncü Umum Müfettişlik raporuna ulaştım. Bu rapora göre, 13 bin 160 sivil ölü var. Sürgüne gönderilen hane sayısı 2 bin 258. Kişi sayısı ise 11 bin 818" diye konuştu.
**"KAN İÇER İNSAN ETİ YERLER"**
Dönemin Ovacık Kaymakamı'nın Ankara'ya yazdığı bir rapora da ise Tunceliler'in kan içip, insan eti yediği, güneşe taptığının yazıldığını anlatan Saltık, "Harekât için daha ne bekliyorsunuz demeye getirmiş. Bir müzayedede o dönemin Tunceli Emniyet Müdürü'nün fotoğraf albümünü de ulaştık. Harekat sırasında çekilmiş fotoğraflardı. Bir vali muavinin arşivini de bulduk, ölenlerin tek tek fotoğrafları var" dedi. Belge toplarken zorlandığını da ifade eden Saltık, nedenini şöyle anlatıyor; "Bazıları hiç konuşmazken bazıları anlattıklarının kayıt altına alınmasını tercih etmedi. Konuştuklarının öldükten sonra yayımlanmasını isteyenler oldu. Kimi '12 Eylül'de solcular bizi öldürür' korkusuyla elindeki tüm fotoğrafları imha etmiş. Araştırmalarım sonucu şunu gördüm ki, Dersim hareketine katılan askerlerin, subayların çoğu bir daha eski haline dönememiş. Çoğunun söylediği aynı: 'Çok kötü şeyler yaptık'."
**Kitapta toplanacak**
Dersim olaylarını anlatan kitapların tek taraflı ya da yanlış bilgilerle dolu olduğunu ifade eden Saltık, 9 yılda ulaştığı tüm belge ve fotoğrafları, Gazeteci Alev Er'le birlikte kitapta toplayacak. 'Dersim 38' adını taşıyan 600 sayfalık kitap, gelecek mayısta piyasaya çıkacak. Saltık, "Ulaştığımız tüm belgeleri, tarihçilerden oluşan bir heyet inceliyor. Kitap yazmak isteyenler bizim kitabı kaynak olarak kullanabilecek" dedi.
**"Öymen'i takdir ediyor ve seviyorum!"**
Hasan Saltık, Dersim açıklamalarıyla tartışmalara neden olan CHP'li Öymen'e minnettar: "Yıllardır tüm uğraşlara rağmen, Dersim olaylarını gündeme getirmeyi başaramamıştık. Dersimliler'in 70 yılda yapamadığını, birkaç cümlelik konuşmasıyla Onur Öymen başardı. Bizim için büyük bir iyilik yaptı. Artık isyan değil katliam olduğu konuşuluyor. Onur Öymen'i bu olaya sebep olduğu için seviyorum."
**"Tunceli'de bebekler bu yüzden travmayla doğar"**
Tunceli'de bebeklerin '37-38 olayları' yüzünden travmayla doğduğunu, söyleyen Saltık, "Yıllarca isyan gibi gösterildi. Ulaştığım belgeler de gösteriyor ki, Dersim olayları Alevi - Kızılbaş kıyımına yönelikti. Dağlarda aranan 40 kişi yüzünden bu kadar insanın öldürülmesi akla başka bir şey getirmiyor. Birçok yetim başka illere gönderilip evlatlık verildi, kızlar Türkler'le evlendirildi. Hazırlanmış, planlanmış bir hareket."
**Bu da jandarmanın Dersim andıcı**
Jandarmanın 1931'de tuttuğu Dersim raporunda, "Kızılbaş, Sünni'yi sevmez, kin besler ona ezelden beri düşmandır" deniyor. Türklüğü telkin için 2 okul açılması öneriliyor.
Sabah; Jandarma Umum Kumandanlığı'nın (Jandarma) 1931 yılında Dersim'le ilgili tuttuğu raporu ortaya çıkardı. Tutulan raporlar, bir kitap haline getirildi ve sadece 100 adet basıldı. Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi'nin raflarında bulunan "Dersim" kitabında; aşiret, aşiretlerin yapısı, hükümete yakın olanlar olmayanlar, devlet karşıtı aşiretlerin içlerine sızma yöntemleri ile Batı'ya göç ettirilen aşiretlerin listesine yer veriliyor.
**KILIÇDAROĞLU'NUN AŞİRETİNE**
Cumhuriyet döneminde, Dersim'de devlete karşı ayaklanan, kendi içlerinde işbirliği yapan aşiretlerin tümü sürgün ediliyor. Sürgünde Trakya ilk adres oluyor. CHP'li Onur Öymen için 'gereğini yapsın" diyen partisinden Kemal Kılıçdaroğlu'nun isyancı dedesinin Kureyşanlı Aşireti, Tekirdağ'ın Saray kazasına gönderiliyor. Trakya'ya sürgüne gönderilen 347 aileden 3 bin 470 kişinin ulaşım masrafları devletin kasasından çıkıyor. Botanlı Aşireti Edirne (Uzunköprü), Koç Uşağı Aşireti ve Hozat Reisleri Balıkesir (Balya), Şadilli Aşireti Balıkesir ( Bandırma), İksor Aşiret Reisleri (Kırklareli), Balabanlı Aşiret Reisleri Çorlu'ya gönderiliyor.
**KİM BU DERSİMLİLER**
Rapordaki en dikkat çekici bölüm ise devletin bakış açısını ortaya koyması açısından Dersimliler'le ilgili tespitler:
Konuştukları dil Zazacadır.
Dersim kalabalık ve çok silahlıdır. Dersim'de silah toplamak gün ve ay işi değildir. İki sene işidir.
Türk ve Türklüğü telkin etmek için iki mektep açılmalı.
Hükümete karşı tamamıyla anarşiktir.
Dersim hükümeti cumhuriyet için bir çıbandır.
Dersimliler askerlik yapmazlar.
Zaza kadını, Türkmen ve Yörük kadınları gibi cinsi temasa pek düşkündür.
Türkmen kadını gibi evinin işlerini çevirir.
Yavuz Sultan Selim'in gazabı olmasaydı bugün güzel Türkiyemiz'de tek bir Sünni'ye tesadüf etmek İmkanı belki de mümkün olmayacaktı.
Aleviliğin en kötü ve tefrika değer cephesi Türklük'le aralarındaki derin uçurumdur. Bu uçurum Kızılbaşlık itikadıdır.
Kızılbaş, Sünni Müslümanı sevmez. Kin besler, onun ezelden düşmanıdır.
Kızılbaşları, yuvarlak kafası, geniş alnı basık yüzü ile gözlerinin daima akın yollarını, uzakları araştıran cevvaliyeti ile Türk neslinden ayrı bir nesle bağlamak güç bir iş olur.
Dersim; Türk, Faris, Asur, Ermeni, Arap gibi milletlerin tortularını almış bir mıntıkadır.
Ermenilik Dersim içinde şimale gittikçe kesafetini kaybetmiş ve ancak kasabalar ve onların yakınında barınıp taşamamış ve hiçbir zaman Dersim umum nüfusunun yüzde 20'sini aşamamıştır. Harbi umumiden sonra izlerini bırakarak ölmüştür.
Sabah